İŞTE MHP'NİN İNTERNET SİTESİNDE YER ALAN AÇIKLAMANIN TAM METNİ
Ülkemiz, iktidar partisi AKP eliyle içinden çıkılmaz bir kaosa doğru hızla sürüklenmekte, en alçakça cinayetleri işlemiş, şahadetlere neden olmuş PKK zihniyetine bile kucak açmalarına rağmen Milliyetçi Hareket Partisi'ne tahammül edemeyenlerin fitne ve fesat hareketi gün geçtikçe yayılmaktadır.
Sorunları çözmekten aciz kalan, yarattığı sanal dünyada başarılı ülke, mutlu insanlar ve müreffeh millet yalanı ile avunmaya çalışan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkemizin gerçekleri ile yüzleşmekten kaçınamadığı anlarda yaşadığı öfke nöbetleri son zamanlarda sıklaşmıştır.
Meşruiyetini yurtdışındaki yapay iltifatlarda arayan, yönetim iflasını, yaşanan yoksulluğu, yandaşların yolsuzluğunu gözlerden kaçırmak için korku tacirliğine sığınan iktidar, son zamanlarda ihtiyatta beklettiği istismar alanlarına yeniden sarılma arayışlarına girmiştir.
Hak talep eden işçiyi, memuru, çiftçiyi, emekliyi, esnafı ve işvereni tehdit ederek, kendi milletini sindirme yolunu tercih eden istisnai bir yönetim zafiyeti baş göstermeye başlamıştır.
Yöneticilerde oluşan bu çaresizlik ve acziyet, toplumda korku uyandırmak, sanal tehditler yaratmak veya tehditleri abartarak millet vicdanını istismarla mağdur rolünü oynamak AKP kadrolarının başlıca siyasi sermayesi haline gelmiştir.
Bu konuda geride kalan doğruluğu veya yanlışlığı tam olarak bilinmeyen olayların bile ısıtılarak gündeme taşınacağı ve “anlatacaklarım var” denilerek yürütülecek ilkesiz propaganda ile oy avcılığına çıkılacağı anlaşılmaktadır.
Etrafındaki riyakâr kadrolar, işbirlikçi yandaşlar ve çıkarcı medya gücünün yarattığı sahte gündemden sebeplenen Başbakan Erdoğan, milletimizin yaşadığı buhranı idrak edemeyecek kadar hayatın gerçeklerinden kopmuştur.
Bütün gayretlerine rağmen yaşanan ağır tahribatla yüzleşme durumunda kalındığı vakit, Başbakan ve kadrolarının tercih ettiği yöntem ise azar, hakaret, baskı, şantaj ve dayatma olmaktadır.
Nitekim sözde demokrasi adına büyük adımlar atacağından söz edenlerin, başka fikirlere karşı ne derece tahammülsüz olabileceğinin son örneği Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında maalesef yaşanmak ve izlenmek durumunda kalınmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında verilen gensorunun 2 Şubat 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmeleri esnasında yaşanan vahim gelişmeler milletimizin gözü önünde cereyan etmiştir.
Bu konu ile ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin aziz milletimizle paylaşacağı konular şunlardır:
1. Adalet ve Kalkınma Partisi seçim tarihi yaklaştıkça partisinde yaşanacak çözülmeleri durdurmak, iktidar imkânlarını kaybetmemek, her alana yayılan bunalımı gözlerden kaçırmak üzere yeni bir gerilim ve istismar stratejisini uygulamaya koymuştur.
Bu stratejinin ana unsurları, sanal bir demokrasi taraftarlığı ve karşıtlığı Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik haklı veya haksız ithamlar, inançlar ve maneviyat üzerinden yapılan ağır istismarlar ile özel hayatını bile siyasetin malzemesi haline getirmekten utanmayan anlayış oluşturmaktadır.
Bu yeni karanlık kampanyanın vasıtaları ise işbirlikçi medya gücü, yandaş sivil toplum kuruluşlarının içte ve dıştaki uzantıları, uluslar arası kara para ve finans şebekeleri ile nihayet bu zilleti sineye çekmeye ve Başbakan Erdoğan’ın fedailiğini yapmaya hazır bazı AKP milletvekilleridir.
Nitekim, Mecliste yaşananların ardından güdümlü medya gücü tarafından partimize yönelik tek taraflı ve AKP’yi masum göstermeye çalışan çarpıtılmış haber ve yorumlar bu kirli ittifakın açık belgesi olmuş ve sözde tarafsız yayın yaptıkları iddiasında bulunanların ise kirli yüzlerini ortaya çıkarmıştır.
Bu konuda AKP destekli hısım ve akrabalardan oluşan medyadan çarpıtılmış haberler beklenmek doğaldır.
Ancak servetinin kaynağı şaibeli olan ve elindeki medya gücünü ticari faaliyetleri için iktidara kiralayan medya patronlarından Ahmet Çalık, Akın İpek, Turgay Ciner ve Ferit Şahenk’in elindeki haberleşme vasıtaları ve elemanları ile partimize yönelik karalamaların odağı haline geldikleri görülmektedir.
Söz konusu olan medya temsilcilerinin gerçeğe aykırı ve ahlaken sorunlu yayınlarının devamı halinde, aziz milletimiz bunları affetmeyecek ve milliyetçi -ülkücü irade ise bu ahlaksızlığı asla unutmayacaktır.
İstikballerini yalnızca iktidarda kalmak üzerine şekillendirmiş, hesap vermenin derin korkuları içinde çırpınan bu şer ittifakının, kirli ve karanlık emellerine ulaşmakta en büyük engel gördükleri Milliyetçi Hareket Partisine yönelik beklenen saldırıları bu son olayla Meclis zemininde gerçekleşmiştir.
Partimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AKP grubuna mensup milletvekillerinin Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna yönelik tehditkar tavırları ve fiziki müdahale arayışlarını şiddetle reddetmekte kınamaktadır.
Bu olay akıbetini anlayan müflis ve zavallı siyaset çürümüşlüğünün tahammülsüzlüğü olarak siyasi tarihe geçecektir. Aziz milletimizin de bu olayları tasvip etmesi mümkün değildir.
2. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü iç tüzükte belirlenen esaslara uygun olmak kaydıyla hür vicdanın sesi olup, milletimiz adına her görüşün tam bir serbestlikle ifade edileceği en yüksek zemindir.
Bu kürsüden yüce Meclise seslenen millet temsilcisine karışı yapılan maddi veya manevi engellemelerin demokrasi ve kürsü hürriyeti içinde görülemeyeceği de açıktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda söz alarak fikirlerini beyan eden partimize mensup milletvekiline ve grubumuza yönelik Başbakanın gözü önünde ve teşvikiyle sözlü ve fiziki müdahaleleri, sataşmaları ve hakaretleri kamuoyunun gözü önünde meydana gelmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisine mensup milletvekilinin sözlerinin saygı ile karşılanmaktan çok uzak bir anlayışla, cevap bekleyen sözlerine öfke ile yaklaşan Başbakan Erdoğan ve mesai arkadaşlarının tam bir çarpıtma ile konuyu yine bilindik istismar uzmanlıkları olan “başörtüsü” konusuna kadar getirmiş olmaları içine düştükleri çaresizliğin son belgesidir.
Başbakan Erdoğan’ın, Milliyetçi Hareket Parti’sini başörtüsü karşıymış gibi göstermesi, yasakçı uygulamaları desteklermiş gibi çarpıtarak sunması utanmazlığın ulaştığı en son nokta olmuştur.
Yine bu görüşmeler esnasında bir milletvekilimiz tarafından tartışmalara konu olarak, AKP sıralarınca ağır hakaretlerle ve tepkilerle eleştirilen, Başbakan tarafından kabul edilmeyen, olmayacağı söylenen ‘adeta peygamber tanımlaması’na dair iddialar da belgeleriyle doğru çıkmış, tartışmaların kaynağı olan AKP yöneticisi istifa etmek durumunda kalmıştır.
3. 2 Ocak 2010 tarihinde TBMM çatısı altında AKP gurubu tarafından yaşatılanlar bu en yüksek millet mekânını ve onun saygınlığını korumaktan çok uzak kalmıştır. Dileğimiz buna benzer bir utanç verici olayın tekrar yaşanmamasıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, başta başbakan Erdoğan olmak üzere AKP Meclis Grubunu siyasi terbiyeye ve hadlerini bilmeye davet etmektedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi için mukadder olan hesap verme günü göründükçe ve sandığın milletimiz önüne konulacağı tarihi fırsat yaklaştıkça panik hali gözlenen ve asabileşenlerin teslimiyetçi çırpınışları boşuna; iftira, istismar ve tehdide dayalı siyasetleri beyhudedir.
Rüzgâr eken mutlaka fırtına biçecektir. Başbakan Erdoğan sabırları zorlamaktan artık vazgeçmeli ve yaktığı fitne ateşine ilk önce kendisinin düşeceğini iyi bilmelidir.
Milliyetçi Hareket, bütün tahriklere, bütün kışkırtmalara ve tuzaklara rağmen demokratik mücadelesini sonuna kadar sabırla sürdürecek, hiçbir tehdit ve dayatmaya boyun eğemeden yalnızca Türk milletinin birliği, esenliği ve refahı yolunda hak bildiği mücadelesini sürdürecektir.
Nereden ve kimden gelirse gelsin zorbalıklar, tehditler ve tahrikler bizi tek başına iktidar yolumuzdan alıkoyamayacaktır.
MHP'den AK Parti'ye yönelik sert açıklama
MHP'den AK Parti'ye yönelik sert açıklama geldi: 'Erdoğan sabrımızı zorluyor.'