MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP muhabirleri ile yemekte bir araya geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bahçeli, “Diyarbakır’da çocukları kaçırılan aileler var. İmamoğlu’nun gidişi tartışılıyor ama İYİ Parti’den şu açıklama geldi; gideceği kapı devlet kapısı olmalı bir partinin il binası değil” sorusuna, “Buna yorum yapmak bile gereksizdir. Devlet nerede? İP partisine bakarsan Devlet MHP’de. Pençe 1’de kim var, Pençe 2’de Pençe 3’te, Kıran 1, Kıran 2’de kim var? Mehmetçikler dağın başında ne yapar? Sınırda bu kadar asker niye bulunur? Bunları arıyorsan devlet oralarda. Kalkıp HDP’nin kapısında ‘Bunlar devletin yanına varsın’ diyorsun. Şimdi soruyorum, devlet olmasaydı HDP’nin kapısında hangi anne bulunabilirdi. Devlet olmasa başlarına ne gelirdi. Kendileri o devletin dolaştığı yerleri dolaşıyorlar mı?” cevabını verdi.
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde eylem yapan annelere ilişkin Bahçeli, “Annelerin mücadelesi herkes tarafından anlaşılır hale geldi ve destek buluyor. Bunun bana göre tercümesi şudur; HDP’nin önündeki her anne terörün bitmek üzere olduğu bir mücadelenin cesaretlendirdiği analardır. HDP’nin önünde evlatlarını istiyorlar. Bugün evladını isteyen yarın milletini ister, milletini isteyen daha sonra devletini de ister. İşte bu devlet, millet birliği ve kardeşliğinin önemli bir adımıdır. Bunu böyle yorumlamak lazım. Bunları bu polemiklerden çıkarmak lazımdır. Bu siyaset değildir. Bundan da iktidar yıpranmaz. Bu tür lafları söyledikçe insan iktidarı daha fazla sevmeye başlıyor” dedi.
“Belediye başkanları toplantısı çok isabetli olmuştur”
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanları ile yaptığı toplantıya ilişkin, “Belediye başkanları toplantısı çok isabetli olmuştur. Böyle bir toplantı olmamış olsaydı, 11 belediye başkanı televizyonlarda sürekli olarak tartışma zemini bulmuş olurlardı. Bana göre Cumhurbaşkanı çok sabırlı hareket ediyor. Hepsini bir araya getirdi, taşları dökün dedi.
Kimin kucağında ne taş varsa, oradaki 29 belediye hangi taşı kim attı gördüler. Bu siyasi bir birikim ve zekanın sonucudur. Önce 11 kişi olarak CHP’ye gidip, strateji belirleyip toplantıya gidenler açığa düşmüşlerdir. Kafalarında ne varsa açıkça söylemek durumunda kalmışlardır. Siyaseten iktidara karşı bugüne kadar koymuş olduğu görüşlerinden sarfı nazar etmişlerdir. Ümit Besen’in içinde kırık masa geçen şarkısı vardı, (Tahta Masa) şimdi zannediyorum kırık sandalye şarkısı dinleyeceğiz hep beraber” ifadelerini kullandı.
"Okuma yazma bilen herkes belediye arabasını"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hizmet fazlası diyerek Yenikapı’ya çektiği araçlarla ilgili değerlendirmede bulunan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Yenikapı’da o kadar milyonların toplandığı, geleceği yönlendiren bir ruhun yeşermesi için çaba gösterilirken bin 700 araba ile orayı örtmenin bir anlamı yok. Varsa fazla bir araba al at, sat, istediğini yap. Sergilemenin ne manası var, sergilemenin ne gereği var. Nereye gidersen git İBB hizmet aracıdır diye üzerinde yazıyor. Okuma yazma bilen herkes belediye arabasını bilir. Eğer Sayın Belediye Başkanı yeni öğrenmek istiyorsa teker teker arabaları yerinde ziyaret etsin, sağ köşede ve sol köşedeki yazıları iyice okusun. Sonra anlayamadığı yer varsa şoförüne sorsun. Senin görevin nedir diye. Bunlar siyaset olmaktan çıkmalıdır, bizi üzen budur. ABD, PKK’ya 50 bin tır silah vermiş, sizi hala oyalıyor. Bunlarla ilgili ağzınızdan bir cümle çıkmıyor. Bin 700 araba nere, 50 bin tır nere. Biraz da bu konuları düşün.”
"Kapıyı açıp göndermek bir cesaret işidir"
Bahçeli, “İdlip’i yakından takip ediyorsunuz. Yeni bir göç dalgasından endişe ediliyor. Cumhurbaşkanı kapıları açarız çıkışında bulundu. Nasıl bir çözüm yolu bulunmalı?” sorusuna, “Avrupa bunu düşünsün. 3 milyon 600 bini buldu. 500 bini yola çıkmış durumda. Cumhurbaşkanı hatırlatıyor, ‘3 milyon 600 bin insana ben bakıyorum, onların can güvenliğini sağlıyorum, barınmalarını, eğitimlerini sağlıyorum. Eğer bunları anlayamıyorsanız kapıyı açıyorum. Ege Denizi ve Yunanistan ile de birleştiriyorum. Alayını da size gönderiyorum. Ne ederseniz edin’ diyor. Bundan sonrasını artık Avrupa düşünsün. ABD görüyorsunuz Meksika’dan gelenler için duvar yaptı. Bu konuyla ilgili olarak MHP göç çalışması yaptı. Güzel bir çalışma ile kamuoyunu aydınlatmıştır. Kalkıp 3 milyon 600 bin göçmeni sırtınıza yükleyip arkanızdan da PKK ile ilişki içerisine girmeye karşı Türkiye’nin de bir tavır koyması lazım. Bunlar insanımız, kardeşlerimiz, Arap, Kürdü, Türkü ile beraber Suriye’den gelen. Biz onları sahipleniyoruz, bakmaya çalışıyoruz ama siz anlamıyorsanız buyurun alın. İtalya ne yapacaksa yapsın. Belçika, Hollanda onların çok daha güzel yaşayacakları yerler. Buyursunlar. Burada kalkıp Avrupa’nın çığırtkanlığına kulak asıp, ‘nereye gönderiyorsun’ diye Türkiye’de iktidarı eleştirmek doğru bir şey değil. Kapıyı açıp göndermek bir cesaret işidir. Alacak olanda da bu cesaret varsa ’Gönder’ diyecek. Yoksa, ‘Türkiye sen haklısın. Biz sana yardımcı olmak durumundayız. Güvenliğini sağlamalıyız. 3 milyon 600 bin insanın geleceğiyle ilgili maddi katkıları da temin etmeliyiz’ demeliler” cevabını verdi.
“Doğu ve Güneydoğu’da operasyonlar devam ediyor ama ABD terör örgütüne yardım ediyor. Güvenlik koridoru ile ilgili düşünceleriniz neler?” sorusu üzerine Bahçeli, “Pazar günü Söğüt’te söyledim. Ecdadın olduğu yerde güvenliği gündeme getirerek herkese bir mesaj gönderdik. Yani Ertuğrul Gazi adına gereğini söyledik” dedi.
Kadın cinayetleri ve çocuk istismarıyla ilgili de Bahçeli, “Birincisi toplum bu hale nasıl getirildi, bunun çok yönlü incelenmesi, araştırılması ve rahatsızlığın sebep ve sonuçlarının kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Var olan tüm üniversitelerin içindeki kurumlarla bunun üzerinde ciddi bir şekilde durulması gerekiyor. Toplumda bu tür davranışların yaygınlaşmasının, sosyolojik, psikolojik sebeplerini gündeme getirmek şart. Dolasıyla tedbir buradan başlar. İkinci olarak da mümkün olduğu kadar önleyici tedbirler alınması gerekir, bu da asayişle alakalıdır. Üçüncü olarak bunu teşvik edecek davranışlardan uzak kalınmasıdır. Bir televizyon kanalı, cinayet işlemeye azmetmiş olan birisinin bohçasını açtı, bir bez parçası. Bir, iki defa gösterse anladık. Sabahtan akşama kadar tekrarın anlamı nedir? O bez parçasının bir köşesine ipi koymuş. Yani diyor ki, ‘asabilirsin’. Bir köşesine silahı koymuş, ‘kafasına sıkabilirsin’ diyor. Bir köşesine bıçağı koymuş, ‘istediğin kadar bıçak vurabilirsin” diyor. Bu yöntem, aynı sıkıntıyı psikolojik yönden sıkıntı çeken insanlara yol göstermekten başka ne olabilir acaba? Televizyon yayınlarında sabahtan akşama kadar kadın cinayeti, çocuk istismarını tekrarlamanın bir manası yok. Olayı bilen biliyor, intikal eden yerlere intikal ediyor. Kamuoyuna bilgilendirmek amacıyla duyuyorsun. Bir defa yap bunu. Sen MHP veya herhangi bir siyasi partinin bir demecini bir defa veriyorsun ikinciyi ara ki bulasın. Ama cinayeti sabahtan akşama kadar veriyorsun. Bir de bunun yanında yurt dışı ve yurt içinden gelen reytingi yüksek filmler için ortaya konulan uygulamalar var. Bunlara da dikkat etmek lazım. Bu aynı zamanda bir eğitim meselesidir. Türkiye’de birileri bir şeyler yapıyor bunun farkında olmak lazım. Her gün bir kafenin önünde kavga çıkıyor. Cezaevinden çıkan bir kişi üniversiteli bir gençten para istiyor, şu kadar mahalledeki parkta, sokakta bir PKK militanı sokağa hakim olarak arabasını park edenden ’10 lira ver vermezsen arabanı yırtarım, çizerim’ derse ne olacak bu memleketin hali! Bu ciddi bir konudur. Bu ciddi konuyu bilimsel yönden ele alacaksınız. Üniversite ve ilgili kurumların görevi budur. Her gün televizyonlara çıkıp yeni kurulacak parti şöyledir diye dört avukat iki profesörü gece gündüz kadrolu konuşmacı olarak seçeceğin yerde iki psikolog, sosyolog bul bir şeyler yap. Bunu anlat. Olayı yaşıyor. Bir bakıyorsunuz şartlı salıverme. Adamı arabayla vurmuş öldürmüş. Bir çeki düzen verilmesi lazım. Fırsatı önümüze geliyor, 1 Ekim. 1 Ekim’de bu konular üzerinde durmak, cezayı artırmak lazım. 1.5 yaşındaki çocuğu öldüren insanı, buna insan gözüyle nasıl bakacaksın ki, insan olduğu için insan haklarından yararlandıracak, idam olmadığı için adamı serbest bırakacaksın veya cezaevinde besleyeceksin. Artık toplumsal olarak bu konuda bir mutabakatımızın olması lazım. Yoksa yazık günah her gün bir aile yıkılıyor. Her gün bir kadın hayatını kaybediyor. Sadece kadınlar da değil erkeklerde de. Arabasının içinde alacağından ötürü vurup öldürüyor” diye konuştu.
Bahçeli, “İdamın gelmesi konusunda destek vereceğinizi açıklamıştınız bu konuda. Getirilmesi söz konusu olabilir mi?” sorusuna, “Eskiden beri görüşümüz budur. Bunu da getirmek lazımdır. İdam olmazsa bu işlerden nasıl vazgeçecekler. Toplumsal olayları yakından takip edebilecek kurumlar var Türkiye’de. Bunlar görevini yapmıyor. Üniversitedeki bilim insanları bunu yapmıyor. Televizyonlardaki programlara bunlar davet edilmiyor. Biz bu kadar ayrıntıyı nereden bileceğiz, bizim görevimiz değil ki. Ama yapmayın demek bizim hakkımız ve bunu söylüyoruz. Önlenmesi lazım” cevabını verdi.
“Erdoğan düşerse Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi düşer”
“Bazı gazetelerde yer aldı. Erdoğan düşerse Türkiye düşer mi?” sorusunu yanıtlayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Erdoğan düşerse demek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çökerse demektir. Ondan sonra ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? İç savaş nasıl çıkar, karşılıklı olaylar nasıl olur, hangi parti ne yapar. Bugün için bizim söylemek istediğimiz şey Türkiye’nin normalleşmesi, istikrarlaşması, yönetimi itibarsızlaştırmamak lazım, Türkiye üzerindeki kuşatmalar karşısında Türkiye’yi korumak şarttır. Bugün için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde sözün kısası olarak, ‘Başkan düşerse ülke düşer’ demişiz. Bir Asprin satan kardeşimiz var CHP’de. Beni eleştiriyor, ‘Bu ne demek kimler geldi kimler geçti Türkiye düşmedi ki’ diyor. Öyle mi, 12 Eylül yarın. Nasıl düştüğünü gör. 12 Eylül’de acaba hiç burnun kanadı mı? Gözünden yaş düştü mü, cezaevinde bir kardeşin yatıyor mu? Devrimci veya ülkücü kim olursa olsun, fark etmez. Ne yapalım Türkiye’yi bir daha bunlarla mı yaşatalım yani. Önümüzde seçim olacaksa güçlenirsen gel. Ceza hukukçumuz haklı söylüyor. Diyor ki, ‘yasa bunu söylüyor, anayasa bunu söylüyor. Buna uymak mecburiyetindesin. Uymak istemiyorsan değiştirecek gücü ve imkanı bul değiştir.’”
“1 Ekim’de gözler yargı reformu strateji belgesinde. Sizin de tahliyeler konusunda çekinceleriniz vardı. Yeni yasama döneminde ne gibi bir değişiklik olabilir? Af gündeme gelecek mi?” soruları üzerine Bahçeli, “Biz o konuda kararlıyız. Sayın Feti Yıldız bu konuda hazırlıklarını tamamlamıştır. Aftan ziyade. İşte ABD’den biri cezaevinde isyan başlatın demiş. Biz bunları daha evvel söyledik. Bunları yaşadık. 18 devrimci cezaevinde yakıldı, öldürüldü. Yarın başka şeyler neden olmasın. Dışarıda bir tane rap şarkısı, içeride bin tane bilmem ne. Türkiye yarın nereye gidecek? Siyasetçi olarak bunları ölçeceksin, biçeceksin. Ona göre de hareket edeceksin. Onun için yasa geldiği zaman bizim arkadaşlarımızın hazırlıklarını 49 milletvekili olarak önereceğiz. İmkan bulursak çıkartacağız. Bulamazsak parlamentodaki partiler kendi aralarında uyum sağlasın çıkartsın diyeceğiz. Yol gösterici görevimizi yapacağız inşallah” ifadelerini kullandı.
Yargı reformu strateji belgesiyle ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Bahçeli, şunları dedi:
“O çok uzun. Yanında oturuyor. Bir gün yanına uğra çayını iç saatlerce anlatsın. 9 madde üzerinde MHP’nin görüşleri var. Sabaha kadar anlatırsak ne yapacağım bilemiyorum.”
“Rap adına darbe yapmaya heveslenen insanlar türer”
Rapçi Şanışer’in 20 rapçi ile söylediği ‘Susamam’ isimli şarkıyı değerlendiren Bahçeli, “Ben her şeyi takip ederim. Paragraf paragraf orada ne amaçlandığını biliyorum. Eğer o rapi yeni yetişen nesil bütünüyle parça parça kabul ederse her parçayı yönlendiren çevre, grup veya kişiler dış destek bulanlar Türkiye’yi karmakarışık hale getirirler. Rap adına Türkiye’de darbe yapmaya heveslenen insanlar türer. O rapi iyi okumak şart. Yazacak başka şey mi bulamadılar. Haydi söylemede becerileri var, yazmadaki becerinin onlardan olduğu kanaatinde değilim. O kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik yönden birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez. Birileri hazırlamış vermiş. Sen de rap okuyorsun al oku demiş. Yarın herkes okuyacak. Onlar çok tehlikeli şeyler. Bazıları sanat uğruna Türkiye’yi kurban etmeye çalışıyorlar” dedi.
Son dönemde giderek artan orman yangınlarına da değinen Bahçeli, “Orman yangınları geçmiş döneme göre giderek artıyor. Şu an için PKK kontrolünde yangınların çoğaldığına dair bilgiler de ortaya çıkıyor. Böyle bir ortam içinde THK geçmişteki yönetim anlayışı ile bekleneni verememişlerdir. Şimdiki yönetim hazırlıklarını nasıl yapıyor bilemiyorum. Ama Türkiye’de THK’nın yangınla mücadelede çok daha kapsamlı, kapasiteli olması arzulanıyor. THK’da eğer iddia edildiği gibi pervane yoksa, uçacak gücü, sekiz ton suyu taşıyacak gücü yoksa ne yapacaksın o kurumu, gözden geçireceksin. Şimdiki yönetimin samimi olduğu kanaatindeyim ben. Bir paşa sorumlu kılınmış zannediyorum samimi çalışır” açıklamasını yaptı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'den 'Susamam'A Tepki
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Rap adına Türkiye’de darbe yapmaya heveslenen insanlar türer. O rapi iyi okumak şart. Yazacak başka şey mi bulamadılar. Haydi söylemede becerileri var, yazmadaki becerinin onlardan olduğu kanaatinde değilim. O kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik yönden birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez. Birileri hazırlamış vermiş” dedi.