MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Bursa İl Başkanlığında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Türkiye ve çevresinin uzun süredir dinamitlenmekte olduğunu ifade eden Büyükataman, "Milli varlığımıza, hayat haklarımıza topyekun suikast hazırlığı artık son aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Türkiye’nin hassasiyetleri kaşınmakta, husumet kamçılanmaktadır. Her türlü iğrençlik bin bir kılıf altında gerçekleştirilmekte; kutsal değerlerimiz bile bu yöntemle kullanılmakta ve istismar edilmektedir. Terörizmi paravan olarak kullanan vahşi emperyalizm son kozunu oynamak için tetikte ve teyakkuzdadır. Hedef aslında Türk milletinin tarihi ve tavizsiz mevcudiyetidir. Aziz milletimizin destansı, aziz vatanımızın benzersiz kutsiyet ve ulviyeti tüm haşmetiyle, tüm görkemiyle meydandadır. Bundan rahatsız olan, bunu hazmedemeyen ne kadar hasım devlet varsa cinayet örgütlerini üzerimize salmak ve eş anlı saldırı komutu vermek için el ele vermişlerdir. Bunu görüyor, bu hazin gerçeği biliyoruz. Suriye’de ve Irak’ta tedavüle sürülen kirli pazarlıklar, kinli arayışlar, kapalı devre kışkırtılan arzular esasen Türkiye temalı, Türkiye odaklıdır. Bir asrı geçen bir süredir güney sınırlarımız boyunca fitne kazanı kaynatılmaktadır. Emperyalizm önce kaos çıkarıp, sonra da müdahale gerekçeleri oluşturmaktadır. Sancılı on yıllar boyunca terör örgütleri varlığımıza ve birliğimize kıymak ve kast etmek için kışkırtılmış, tasmalarından tutularak üzerimize salınmıştır. Bütün gözler, bütün dikkatler ülkemize çevrilmiştir. Aslında bir Türkiye sorunu çıkarmak için herkes işbaşındadır. Oklar üzerimize yönelmiştir. Küresel çetenin istikrarsızlık ibresi ülkemizi işaret etmektedir. Türklüğün soluk borusunun kesilmesi, tarihi irtibatlarının koparılması hususunda ittifak kurulmuştur. Küresel çetelerin yerli işbirlikçileri FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG gibi terör örgütlerinin belinin kırılması, tamamıyla tasfiye edilerek temizlenebilmesi ancak milli ruh ve ahlakın güçlü tepkisiyle mümkündür. Kaos havarilerine fırsat vermemek, kriz elçilerine şans tanımamak mecburiyeti ertelenemez bir gerekliliktir. Taşeron maşaların imha edilmesi, vekalet savaşçılarının belinin kırılması olmazsa olmazdır" şeklinde konuştu.
"Cumhur ittifakı teklifi, 8 Ocak 2018 tarihi itibariyle Genel Başkanımız eliyle somutlaştırılmıştır"
Türkiye’nin beka mücadelesi verdiği bu zaman aralığında siyasi polemik oluşturmak isteyen, siyasette kavga ve kutuplaşma arayışında olan kim varsa art niyetli olduğunun altını çizen Büyükataman, "Bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin ve onun üzerine titrediği Türk devletinin istiklal mücadelesinde ve beka direnişinde ayrılığa, anlaşmazlığa, çatışmaya prim vermeyecek bir irade ve tutumdadır. Çünkü mevzu bahis olan kutlu ve tarihi varlığımızın müdafaasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ülke gündemini, bölgesel konuları, milli davaları, küresel meseleleri dikkat ve titizlikle takip ve tahlil eden 49 yıllık milli çınar, göz kamaştıran millet cevheridir. Milliyetçi Hareket Partisi terörizmle, iç ve dış mihraklara karşı verilen samimi mücadelede devletiyle beraberdir. Aksini düşünüp milli dayanışmayı yıkmak, değilse bile sarsmak isteyen fesat odakları kaybetmeye mahkum olan çürümüşlerdir. Ne yapıyorsak, neyi teklif ve temenni ediyorsak milletimizin tarihi ve kültürel varlığını korumak içindir. Bugünkü şartlarda güven ile kuşku arasında gelip giden, güvenlik ile korku arasında adeta sarkaç gibi salınıp duran Türkiye’yi emniyetli ve istikrarlı bir şekilde dengede tutmayı amaçlıyoruz. Zira biliyoruz ki bu dengeyi sağlayacak yegâne organizasyon, köklerini kadim Türk kültüründen alan ve Türk milliyetçiliğinin biricik siyasi temsilcisi olan üç hilalimizdir. Bu gerçek, çok şükür ki milletimizin irfanı sayesinde bugün daha anlaşılır bir durumdadır. Paha biçilemez bir elmas gibi parlayan Milliyetçi Hareket, sonsuza kadar var olacak Türklüğün siyasî kıblegâhı olarak dimdik ayaktadır. Teslimiyet diyenlere, tavize yanaşanlara milli mukavemeti ihtarla hatırlatıyor, sağlam tavrımızı ilan ve izhar ediyoruz. Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden sonra eski alışkanlıklarla, eskiyen siyasi taktiklerle, artık erimiş olan siyasi kalıplarla birlik ve beka mücadelemizin sürdürülemeyeceğini işaret etmiştik. Siyaset denkleminin, bu denklemdeki sabit ve değişken parametrelerin 15 Temmuz’la beraber değişikliğe uğradığını söylemiştik. Söylediğimiz bu yeni şeyler Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin varlık ve birliğini muhafaza gayesine hizmet edecek tavır, tutum, söylem ve eylem birliğinin sosyal ve toplumsal alanını genişletmek, siyaset ayağını derleyip toplamaktır. Düşman kampında mevzilenenler illetin yüz karaları, milli mutabakatta birleşenler ise milletin yüz aklarıdır ve tarih bunu böyle yazacak, gelecek nesiller bir yanda dua, diğer yanda bedduayla ak ve karalar hakkında hükmünü verecektir. Cumhur ittifakı teklifi, Genel Başkanımız Bahçeli tarafından ilk kez Kasım 2017’de dile getirilmiş ve o günden itibaren büyük yankı uyandırmıştır. Cumhur ittifakı teklifi, 8 Ocak 2018 tarihi itibariyle yine Genel Başkanımız eliyle somutlaştırılmış ve alenileştirilmiştir. 8 Ocak tarihli basın toplantısından itibaren gündemin ana maddesi haline gelen bu konu, Türkiye için yeni bir siyasi sürecin başladığını da göstermektedir. Cumhur ittifakı teklifinde etkili olan başat maddeler 15 Temmuz hain darbe girişimi, cumhurbaşkanlığı sistemi içinde cumhurbaşkanının seçimi usulü ve zorunlu bir model olarak cumhur ittifakıdır. Bu bağlamda, konunun iyi anlaşılması ve kavranması gerekmektedir. İç ve dış güvenlik sorunlarının giderek ağırlaştığı, vatanımızı içine alan husumet çemberinin giderek daraldığı, kısacası Türkiye’nin çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldığı en buhranlı bir zamanda, derinleşen hükümet sistemi tartışmalarının milli mutabakatla halli yolunda MHP’nin attığı Anayasa değişikliği adımı, son derece önemliydi" diye konuştu.
"MHP’nin gücü ve müessiriyeti kemiyetle değil keyfiyetle ölçülür"
MHP’nin sistem tartışmalarının siyaseti tıkamasını ve bunun bir rejim krizine dönüşerek yeni krizlere davetiye çıkarması ihtimalini görmezden gelmediğini kaydeden Büyükataman, şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz sıkıntıların derinleşmesinde rol oynayan problemleri azaltmak, ülkeyi adeta kilitleyen sorunlar yumağını çözmek, ülkemizin huzuruna ve güvenliğine kast eden riskleri ve tehditleri ortadan kaldırmak için MHP’nin çabaları sürmektedir. MHP, Türkiye’nin varlığını sürdürmesi ve bekası açısından hayati bir fonksiyon icra etmektedir. MHP; fikriyatı, mücadelesi ve ilkeli tutumuyla Türk toplumunu ve onu ayakta tutan maşeri vicdanı beslemektedir. MHP, kolektif vicdanın siyasete yansıması, milli vicdanın politikadaki karşılığıdır. MHP’nin gücü ve müessiriyeti kemiyetle değil keyfiyetle, sıkletiyle değil özgül ağırlığıyla ölçülür. MHP, bilinen siyasi ölçülerin terazisinde değil tarihin şahit olduğu ama aynı zamanda istikbalin taşlarının döşendiği bir zeminde tartılabilir. Yalnızca bugüne bakmakla, sadece bugünde kalmakla MHP anlaşılmaz. Kalp gözü açık olmayan siyasetin miyopları Ülkücü Hareket’i kavrayamaz, anlamlandıramaz. MHP’nin siyasi tarihimizin her döneminde neden büyük sorunlarla boğuşmak zorunda kaldığını, neden birtakım küresel operasyonlara maruz kaldığını anlamak için bütün bu işlevlerinin iyi anlaşılması icap eder. Gelinen noktada bizim durduğumuz yer ve çizgimiz bellidir. Biz bir yere gitmedik, dün de farklı davranmadık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarına en sert muhalefeti yaptığımız dönemlerde dahi milli meselelerde devletimizin yanında olduk. Tıpkı merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in de yaptığı gibi. Bizim desteğimiz devletimizedir. Desteğimiz dış politika, terörle mücadele ve milli meselelerle ilgilidir bu böyle bilinmelidir. Bu saydıklarım Milliyetçi Hareket Partisi’nin varlık nedenleridir. Bizim her fırsatta dile getirdiğimiz ’millet ebed müddet, devlet ebed müddet’ çağrı ve beyanı kişilerle kaim olmayan tarihi bir derinlik ihtiva etmektedir. Bazı dönemleri hariç tutarsak, Türk milleti hiçbir zaman fani heveslerin, mefkure yoksunu cüce heyecanların oyuncağı olmamıştır. Kendini düşünmeden çıkarsızca sadece geleceği düşleyen, gelecek nesiller için yokluklara göğüs geren düşüncenin bu toprakları vatan yapan bir asil duruş olduğu bilinmelidir. Yine Genel Başkanımız eliyle dile getirilen ve ’fiili durumu, hukuki duruma çevirmek’ şeklinde özetlenen anayasa değişiklik teklifi ve kabul edilen cumhurbaşkanlığı sistemi önemli bir gelişme olarak 15 Temmuz sonrasına damgasını vurmuştur. Halkoylamasıyla gerçekleşen bu değişiklik, başta propaganda dönemindeki psikolojik ortamdan ve değişiklik paketinden kaynaklanan pek çok tartışmayı doğurmuştur. Bundan sonraki süreçte bu tartışmalardan uzaklaşma yönünde bir dil kullanılması, ülkemizin birliğinin tahkim edilmesi, büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin yeniden inşa ve ihyası gayretine, uyum yasaları başta olmak üzere cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin doğasına uygun olacak tüm mevzuat değişikliği ve düzenlemesine elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar destek vermeye kararlı ve hazırız. Cepheleşme değil, kucaklaşma; ayrılık değil, buluşma; kavga değil, uzlaşma hedefimizdir. Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmiş olması, sistemin nasıl işleyeceğinden ziyade artık, sistemin hayata geçeceği 2019 seçimlerinin sonuçlarına odaklanmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda üzerinde durulması gereken konu, Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 kişilik çoğunluktur. Cumhurbaşkanlığı sistemi, cumhurbaşkanı seçilmek için geçerli oyların basit çoğunluğunu yani yüzde 50+1’i esas almaktadır. 16 Nisan 2017 tarihli halk oylaması göstermiştir ki Türkiye’de hiçbir parti, böylesi bir çoğunluğu ilk turda elde edecek oy oranına sahip değildir. Cumhur ittifakı teklifini ortaya çıkaran süreç, yukarıda genel hatlarıyla çizilmeye çalışılmıştır. Bu teklif, MHP açısından bakıldığında, ülkücü Türk milliyetçiliği açısından odak bir değer olan ’Türk milletinin ve Türk devletinin bekası’ çerçevesinde geliştirilmiş bir formüldür. Çünkü MHP, Türk milletinin bütün değerlerini, tasalarını, beklentilerini, geçmişini ve geleceğini kucaklayan bir anlayışı temsil etmektedir. Çünkü MHP, ’Önce ülkem ve milletim, sonra partim’ demektedir."
Afrin operasyonu
Zeytin Dalı Harekatı’yla teröristlerin ihanetlerinin bedelini ağır bir şekilde öderken her dağın yamacı, her taşın altının kirden pastan arındırıldığının altını çizen Büyükataman, "Afrin’in huzura kavuşacağı günler sayılı ve yakındır. Sahadaki mıntıka temizliği kahramanca sürdürülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk askeriyle birlikte yüzyıllarca okunacak yeni bir destana imza atmaktadır. Teröristler aldıkları ölümcül darbelerle son nefeslerini verme noktasına gelmişlerdir. Mazlumlar uzatılan zeytin dalıyla umutlanmışlar, hainler uzayan ve ufku saran milli öfkeyle kahrolmuşlardır. Günahkârlar köşeye sıkıştırılmış, suçlular kuyruklarını kıstırmışlardır. Türkiye havadan karadan ateş olup Afrin’i kavramış, barış ve huzur olup masumları kollamıştır. Afrin, Hafız Esad’ın göz yummasıyla PKK’nın devletçilik oynadığı ilk yerdir. Körfez savaşı ile merkezini Kuzey Irak’a kaydıran ve uyuşturucu kaçakçılığını ele alan PKK’nın daha önceki temel finansal kaynağı haraç ve Afrin’de kurduğu sistemdir. Özetle Türkiye Afrin’e kendi haklarını, kendi vatandaşlarını korumak, terörü yerinde ezmek için gitmiştir. Emperyalist devletlere güvenerek Türklüğe kasteden mikroplara dünya gerçeklerini hatırlatmaya gitmiştir. Türk milleti mazluma sığınak, zalime ateştir. Bu ateşte teröristler Allah’ın izniyle yanacak, Zeytin Dalı Harekâtı huzur ve güvenliğimizi sağlayacaktır. Çünkü Afrin demek Hatay demektir, Afrin demek Kilis demektir. Yani vatan demektir. Bu vesileyle Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit düşen askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize şifalar diliyorum. Dua ve desteğimiz Mehmetçiklerimizledir" ifadelerini kullandı.
MHP'li Büyükataman Açıklaması 'Afrin, Hafız Esad'ın Göz Yummasıyla PKK'nın Devletçilik Oynadığı İlk Yerdir'
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, "Türkiye havadan karadan ateş olup Afrin’i kavramış, barış ve huzur olup masumları kollamıştır. Afrin, Hafız Esad’ın göz yummasıyla PKK’nın devletçilik oynadığı ilk yerdir" dedi. Büyükataman ayrıca, "Cumhur ittifakı teklifi, MHP açısından bakıldığında ülkücü Türk milliyetçiliği açısından odak bir değer olan ’Türk milletinin ve Türk devletinin bekası’ çerçevesinde geliştirilmiş bir formüldür" diye konuştu.