Mhp, Son Meclis Grup Toplantısını Gerçekleştirdi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisinin değiştirilmesini ’skandal’ olarak nitelendirerek, "Göreve yeni başlamış Lefkoşa’daki büyükelçimizin görevden alınarak, yerine buradaki son tartışmaların odağında yer alan Türk yardım hey
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin 23. yasama dönemindeki son Meclis Grup Toplantısında milletvekillerine ve partililere seslendi. AK Parti iktidarları döneminde Türk milletinin beklentilerin hilafına büyük hayal kırıklıklarına uğradığını ve Türkiye’de çivisi çıkmamış hiçbir alan kalmadığını belirten Bahçeli, geçen yıllar içinde Türkiye’nin ağır bunalımlara maruz kaldığını, toplumun cephelere ayrıldığını, güvensizlik virüsünün her tarafa sıçradığını, kimlik ve değer aşınmalarının endişe verici birnoktaya ulaştığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’de, sokaklarda arabaların yakıldığını, caddelerde maskeli katillerin cirit attığını, işyerlerine molotof kokteyllerinin atıldığını, meskenlere tecavüz edildiğini, ileri asayişsizliğin tüm hallerinin görüldüğünü belirten Bahçeli, Başbakan’ın yönetiminin Türkiye’ye kan kusturduğunu, kavganın zehrinin iktidar eliyle her tarafa şırınga edildiğini kaydetti. İnsanların artık başlarına ne geleceğini bilmeden ve korku içinde hayatlarını sürdürmeyeçalıştıklarını ifade eden Bahçeli şunları söyledi: "Başbakan ise koruma ordusu ile saltanat sürmekte, geçtiği yerlerde tıpkı Sakarya’da olduğu gibi, mutat işlerini yaparken apar topar yere yatırılıp zalimce sorgulanan vatandaşlarımıza rastlanmaktadır. Bu saygısız, vicdansız ve küstah davranışları hiçbir masum vatandaşımız hak etmemektedir. Bize göre Başbakan Erdoğan, başını serbest bıraktığı katillere çevirmeli, savunmasız vatandaşa güç gösterisi yapmaktan utanmalı ve bu konuda nedamet göstermelidir.Üzülerek ifade etmeliyim ki, AK Parti despotluğu yalnızca hukuka ve adalete saygılı, başkalarının haklarını gözeten vatandaşlarımıza yönelik işlemektedir.Kıbrıslı kardeşlerimize besleme diyerek hakaret eden, futbol kulübü taraftarlarımızı nankör sözleriyle azarlayan siyasi zihniyetin, terör maşaları karşısındaki tepkisizliği yalnızca bir oyundur ve Türk düşmanlarıyla el birliği yapmasının bastırılamaz bir sonucudur.""MİLLETİMİZ ADINA HESAP SORULMASINI SAĞLAYACAĞIZ"Bu haliyle önümüzdeki seçimlerin daha da önem ve anlam kazandığını belirten Bahçeli, Türkiye’de siyasi iktidarın yenilenmesine ve milletin yeni bir başlangıca ihtiyacı olduğunu söyledi. AK Parti’yle daha fazla gidilmesinin, telafisi olmayacak sorunlara neden olabileceğini ve Türkiye’nin dönüşü olmayan bir yola girebileceğini ifade eden Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ve partisinin dinlenmesi ve seçim sandığıyla kenara çekilmesi mecburi bir hal almıştır. Aziz milletimiz, demokrasinin sunduğu imkanlarla iktidarmührünü AK Parti’den alacak ve bin yıllık kudretiyle azametli yumruğunu kafasına indirecektir. Kars’tan Edirne’ye, Trabzon’dan Mersin’e kadar tüm vatandaşlarımız sekiz yılı aşan bir süredir görevde bulunan AK Parti hükümetinin demokratik yollardan yakasından tutacak ve alaşağı edecektir. Bilinmelidir ki, bugün geçmişin pisliğini temizlediklerini söyleyen müfteri Başbakan, en büyük pisliği ve iğrençliği kendi dönemlerinde yandaşlarıyla birlikte oluşturmuştur. Unutulmasın ki, biz bu dönemin kirlerini hemarındıracağız hem de bunun müsebbiplerinin burunlarından bir bir getireceğiz. Yandaş hale soksalar da, AK Parti markalı vurgun çetelerini adalete teslim ederek milletimiz adına hesap sorulmasını mutlaka sağlayacağız" şeklinde konuştu."KAZANAN DEĞİŞİM SÖZLERİ ALDATMADIR" Mısır’daki olayların 18. gününde Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in, protestoların artması sonucunda görevinden çekildiğini ve bir dönemin böylelikle kapandığını beliren Bahçeli, bu gelişmenin Ortadoğu ve Müslüman coğrafyasında önemli sonuçlara kapı aralayacağını vurguladı. Tunus’tan başlayarak Akdeniz kıyı şeridi boyunca yayılarak yıllardır görevleri başında olan otokrat yöneticileri teker teker deviren halk hareketlerinin, hangi mecraya yöneleceğini yakın bir zaman içinde daha iyi görmenin mümkün olacağınıdile getiren Bahçeli, "Ancak bir gerçek vardır ki, o da bundan sonra Müslüman coğrafyası eskisi gibi olmayacaktır" dedi. Mısır’da yönetimin Yüksek Askeri Konsey’in kontrolüne geçtiğini, parlamentonun feshedilerek Anayasa’nın askıya alındığını kaydeden Bahçeli, bu son gelişmelerin demokrasiyle nasıl bağdaştırılacağı üzerinde mutlaka durulması ve yaşananların neye ve hangi çevrelere hizmet edeceğinin samimi bir şekilde analiz edilmesi gerektiğini söyledi. Toplumun demokratik bir iklimi arzulamadığı,demokrasinin bütün kurum ve kurallarının iç toplumsal dinamiklerden yükselmediği ülkelerdeki demokrasi denemelerinin hem sancılı hem de başarısız olduğuna işaret eden Bahçeli şöyle konuştu: "Eğer gerçek ve tutarlı bir demokrasi arayışı varsa, bu durumda cemiyet içinde yoğrulmuş, kendi tabii dengeleri ile mesafe alan sosyolojik yapılara çok ihtiyaç duyulacağefdza yönelik işlemektedir.ı tartışmasızdır.Mısır’daki yeni yönetim yapısının bununla ne kadar örtüştüğü son derece muammadır ve belirsizliğini korumaktadır. Demokrasiden kasıt, üzeri cilalanmış yeni bir vesayetin ve baskıcı zihniyetlerin değişik bir şekilde yönetimi ele geçirmesi ise, bu durum karşısında bunun daha büyük sarsıntılara davetiye çıkaracağını gözlerden uzak tutmamak lazımdır. Şüphesiz askeri bir yönetimin işbaşına gelmesi ve bir konsey marifetiyle ülke yönetimini ele alması bizim anladığımız ve inandığımız demokrasiyle aslauyuşmamaktadır. Demek ki ’Mısır halkının sesine kulak verilmeli’ çağrılarının gerisinde farklı bir niyet vardır ve bu şimdi daha da su üstüne çıkmıştır. Bu konuda ABD ile aynı alanda buluşan ve aynı dili konuşan AK Parti hükümetinin, kendi dışındaki ülkelere yönelik demokrasi temennisinin nasıl bulanık ve karanlık olduğu bu vesileyle bir kez daha açıklık kazanmıştır. ABD’nin yaklaşımlarını Mısır’a dayatan ve küresel güç merkezlerinin kurguladığı iktidar oyununda idraki kapalı bir aktör haline gelenhükümetin, ülke dışındaki vesayetçi ve statükocu politikaları gerçek kimliğini deşifre etmesi bakımından çok önemli olmuştur. Başbakan Erdoğan’ın ’Mısır’da kaybeden statüko, kazanan değişimdir’ sözleri yalnızca bir aldatmadır ve eskinin yeniymiş gibi yutturulmasından başka bir anlam taşımamaktadır. Üstelik Başbakan’ın baskının kaybettiğini, buna karşılık demokrasinin kazandığını söylemesi tam bir zihni iflas ve akıl tutulması olarak hafızalardaki yerini almıştır.""MÜBAREK 18 GÜNDE GİTTİ, 118 GÜN SONRA YAPILACAK SEÇİMLERDE ERDOĞAN GİDECEK"Mısır’ın mevcut halinde demokrasinin kazandığını söylemenin gaflet, densizlik ve çarpıklığın daniskası olduğunu söyleyen MHP lideri Bahçeli, iktidar partisinin içeride ileri demokrasi diyerek istismarcı bir anlayışın ev sahipliğine soyunduğunu, dışarıda ise yeni baskıcı yönetimlerin kurulması için faaliyete geçen küresel planların taşeronluğunu yapmaktan zerre kadar çekince göstermediğini öne sürdü. Gelinen bugünkü aşamada, Mısır’daki askeri yönetime ABD ile birlikte koro halinde alkış tutan iktidarzihniyetinin, küresel destekten mahrum olmamak uğruna atmayacağı iftira, söylemeyeceği yalan ve girmeyeceği işbirliği ağının olmadığını iddia eden Bahçeli, AK Parti’nin üzerini örtmeye çalıştığı otoriter yüzünün boyalarının Ortadoğu’nun sancılı ve sıcak coğrafyasında aktığını ve Türk milletinin bu çirkin yüzü açıkça gördüğünü ifade etti. Bahçeli, "Dünya 18 günde Mübarek’in gitmesine şahit olmuştur. Ve bu hepimizin bildiği bir sondur. İnşallah 118 gün sonra yapılması gündemde olan milletvekilliği genelseçimlerinde de Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi demokratik yollardan gidecek ve milletimiz bu fesat siyaset erbaplarına hak ettiği dersi ve karşılığı mutlaka vererek geldikleri gibi gönderecektir" dedi. "GÖRÜLMEMİŞ BİR REZALET OLARAK TARİHE GEÇTİ"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan bir mitingde açılan pankart bahane edilerek, Başbakan’ın Kıbrıs Türklerini bir bütün olarak hedef alan kabul edilemez sözleriyle başlayan tartışmaların bugün geldiği noktanın, Başbakan’ın gerçek niyetlerine ve hesaplarına ışık tuttuğunu kaydeden Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın suçüstü yakalandığını, maskesinin düştüğünü ifade etti. Başbakan’ın yavru vatandaki çirkin bir pankartı gerekçe yaparak son Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle Kıbrıs Türk halkını cezalandırmaniyetinin bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığını öne süren Bahçeli, yaşanan son gelişmelere ilişkin inkar ve tevil götürmeyen gerçeklerin, Başbakan’ın sinsi planlarını açığa çıkardığını bildirdi. Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın Annan Planı konusunda 24 Nisan 2004’de yapılan referandumda dönemin Başbakan’ı Talat ile birlikte bir cephe oluşturduğunu ve referandumda evet çıkması için bir militan gibi çalıştığını anlatarak şöyle konuştu: "Rumların hayır demesi üzerine Annan Planı geçersiz hale gelmiş ve BM GenelSekreteri aracılığında yeni bir müzakere süreci başlamıştır. Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Rauf Denktaş’ın yerine Mehmet Ali Talat seçilmiştir. Görev süresinin sona ermesiyle, Kuzey Kıbrıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mehmet Ali Talat, Başbakan’ın bütün çabalarına rağmen ikinci kez seçilememiştir. Bu gelişmeden duyduğu büyük rahatsızlığı saklama gereğini duymadan alenen dışa vuran Başbakan, Kuzey Kıbrıs demokrasisini hedef alan hezeyanlarla ve dile getirdiği tepkilerle demokrasiden ne kadarnasibini aldığını göstermiştir. Başbakan bu gelişmeden dolayı Kıbrıs Türklüğünü cezalandırmak için uygun zemin ve zaman kollamıştır. Aradığı fırsat nihayet gelmiş ve Başbakan hem Kuzey Kıbrıs hükümetini çalışamaz hale getirmek için ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlamış, hem de açılan bir pankartı bahane ederek Kıbrıslı soydaşlarımızı topyekün hedefine alan ’besleme’ hezeyanlarıyla geçmişin intikamını çıkarmaya çalışmıştır. Burada herkesin şu gerçekleri çok iyi görmesi ve anlaması büyük önem taşımaktadır.Başbakan’ın zahiren tepki göstermesine gerekçe olarak gösterdiği pankartı açanlarla, 2004 referandumunda Başbakanla aynı safta Annan planına evet cephesi oluşturan kuruluşlar aynıdır. Başbakan Erdoğan bu müttefiklerinin tahrikini vesile olarak kullanıp Annan planına hayır diyen ve daha sonra Cumhurbaşkanı seçimlerinde Başbakan’ın gönlündeki adayı desteklemeyen Kıbrıs Türklüğüne hakaret ederek bu yolla cezalandırmaya çalışmıştır. Göreve yeni başlamış Lefkoşa’daki büyükelçimizin görevden alınarak, yerineburadaki son tartışmaların odağında yer alan Türk yardım heyeti başkanı bir müşavirin atanması ise bu rezalete tüy dikmiştir. Başbakan’ın mesajı son derece açıktır. Başbakan Erdoğan seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümetine, ’ben sizi ekonomik cendereye alarak çalıştefdza yönelik işlemektedir.ırmayacağım’ demektedir. Lefkoşa Büyükelçimizin görevden alınması Dışişleri Bakanlığı gelenekleri, ilkeleri ve uygulamaları bakımından da görülmemiş bir rezalet olarak tarihe geçmiştir.Dışişleri Bakanlığı meslek memurları dışında, dışarıdan Büyükelçi ataması yasal olarak mümkündür. Ancak, bugüne kadar buna istisnai hallerde başvurulmuştur. AK Parti hükümeti ise dışarıdan atama yöntemine iki yıl içinde dördüncü kez başvurarak Dışişleri’nin geleneklerini alt-üst etmiştir. Lefkoşa Büyükelçimizin görevine altı-yedi ay önce başlamışken apar topar merkeze alınması, yerine Dışişleri kadroları haricinden Büyükelçinin mahiyetinde alt düzeyde bir müşavir olarak çalışan Türk ekonomik yardımheyeti başkanını ataması tam anlamıyla bir skandaldır. Dışarıdan Büyükelçi atanan bu şahsın hangi özelliklerinin bu süreçte belirleyici olduğu doğrusu merak konusudur. Kıbrıs müzakerelerinin çok nazik bir aşamaya girdiği bugünkü süreçte Kıbrıs’ın "K"sını bile bilmeyen birinin Lefkoşa gibi hassas bir merkeze Büyükelçi olarak atanmasının arkasında hangi hesapların yattığı da ilerde daha iyi anlaşılacaktır. Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetinin Türk milletini ve Kıbrıs’lı kardeşlerimizi derinden yaralayanbu planlı tezgahı sonrası önümüzdeki döneme ilişkin endişelerimiz daha da ağırlaşmış ve derinleşmiştir."Kıbrıs milli davasını, AB ve ABD’nin politikaları karşısında bir kambur ve ayak bağı olarak gören Başbakan’ın Kıbrıs Türklüğünü Rumlar’a yamayarak tasfiye etme yolunda önümüzdeki dönemde hangi adımları atacağının çok ciddi bir soru işareti olduğunu dile getiren Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümetini ekonomik baskı altına alarak çalıştırmamak, bunun sonucu toplumsal huzursuzluk ortamı yaratarak siyasi tabloyu değiştirmek için hangi zorlamalara yöneleceğini bugündenkestirmenin güç olduğunu söyledi. Yavru vatanda bilinçli olarak yarattığı pankart krizi sonrası, Ankara’ya kimleri davet ederek baş başa görüştüğüne bakıldığında, yeni bir tezgah içine girdiğini gösteren işaretlerin yoğunlaştığını savunan Bahçeli, "Başbakan Erdoğan bu anlamda da suçüstü yakalanmıştır. MHP, bu vahim gelişmeleri büyük bir endişe içinde ve yakından izlemektedir. Kıbrıs Türkleri sahipsiz ve çaresiz değildir. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklüğünü Kıbrıs’tan tasfiye etmeye, AB üyeliği perspektifiyalanıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs’ın sözde yasal hükümeti olarak Kıbrıs Rum Yönetimine peşkeş çekmeye hiç kimse muvaffak olamayacaktır. Kıbrıs Türklerini tasfiye etmeye yeltenen Başbakan, çok yakında demokratik yollardan Türk siyasetinden tasfiye edilecektir. Önümüzdeki seçimler, bu tasfiye işleminin seçim sandığında tecelli edecek milli irade yoluyla tamamlanması için tarihi bir vesile olacaktır. Milliyetçi Hareket’in iktidarında Kıbrıs’ta iki devletli, iki milletli ve iki bölgeli yeni zayönelik i?lemektedir. bir ortaklık yapılması dışında hiçbir çözümün çözüm olarak görülemeyeceğini herkes anlayacaktır" şeklinde konuştu. Kamuoyunun Torba Yasa olarak bildiği, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın Meclis’te kabul edildiğini hatırlatan Bahçeli, sözkonusu Yasa ile 33 devlet kurumunun vatandaşlardan talep ettiği birçoğu davalık olmuş alacaklarının yeniden yapılandırıldığını söyledi. Parti olarak bu Yasaya, komisyonda ve Meclis Genel Kurulunda katkı verdiklerini ve önemligördükleri maddelerine destek olduklarını anlatan Bahçeli, "Milletimizin yararına ve menfaatine olacak düzenlemelerin yasalaşması için üzerimize düşeni yaptık. Ancak AK Parti iktidarının sorunlu düzenlemelerine de karşı durduk ve etkili bir muhalefet sergiledik. Aslına bakılırsa iktidar partisi bu Yasayla ülkemizi kötü yönettiğini de itiraf ve kabul etmiştir. AK Parti’nin sekiz yıllık bilançosunun özünde alacağını tahsil edemeyen devlet, borcunu ödemeyen millet gerçeği vardır. İşte AK Parti Türkiye’yibu hale getirmiştir" diye konuştu."MİLLETVEKİLLERİNE ’HALKIN İÇİNE GİRİN’ TALİMATIBahçeli, konuşmasının sonunda 23. yasama döneminin son grup toplantısını gerçekleştirdiklerini belirterek milletvekillerine Meclis’teki çalışmaları için teşekkür etti. Birlikte omuz omuza mücadele vermekten dolayı son derece bahtiyar olduğunu söyleyen Bahçeli, milletvekillerine seçim çalışmaları için de bazı talimatlar verdi. Bahçeli, "Gece demeyeceğiz, gündüz demeyeceğiz, milletimize koşacağız, hanelerinde onlarla hasret gidereceğiz, büyük Türkiye ülkümüzü anlatacağız. Bağda olacağız, bahçedebulunacağız, tarlalarda gelincikler gibi açacağız. Camide, cemevinde, çarşıda, pazarda, dükkânlarda aziz vatan evlatlarıyla buluşacağız. Saflarımızı sıkı tutarak, gönülleri kazanarak, elele Milliyetçi Hareket’in iktidarına yürüyeceğiz. Elleri nasırlı analar, yazması yüzüne düşmüş bacılar, çocuğuna aş bekleyen gelinler, güneşten bağrı yanmış babalar, terini tezgâhına akıtan işçiler bizi bekliyor. Sofrasında bir tabak sıcak çorba isteyenler, elleri üşüyüp soğuktan titreyenler, vatan sevdalısı yüreklerMilliyetçi Hareket’i bekliyor. Yolda kalmışlar, başını sokacak bir meskeni olmayan çaresizler, ayakkabısının altı delinmiş fukaralar, yamalı gezen, ama yüreği Ağrı Dağı kadar engin olanlar Üç Hilali istiyor. Yavrular, gençler, torunlarının geleceğinden endişeli olan dedeler, nineler hepimizi yanlarında istiyor. Nerede gözü yaşlı, yardıma muhtaç, derdine deva bekleyen varsa bizi bekliyor. Milliyetçi Hareket Tam Yol İleri parolasıyla Türk milletiyle bütünleşmek için geri dönülmez bir yola çıkıyor. SesimeKulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye diyerek yollara düşeceğiz. Dere tepe gideceğiz, engelleri aşacağız, Türk’ün ve Türk milletinin iktidarını Milliyetçi Hareketle mutlaka kuracağız. Yeter artık diyenlerle, iş bekleyenlerle, ekmek isteyenlerle ve lider ülke Türkiye özlemini yü za yönelik işlemektedir.reklerinde taşıyanlarla kutlu yolculuğumuzu Cenab-ı Allah’ın izniyle sürdüreceğiz ve zalime, ihanete ve Okyanus ötesinin oyunlarına inat mutlaka iktidara ulaşacağız" şeklinde konuştu.