Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, Canli Yayinda Sorulari Yanitladi Açiklamasi (1)

'Tereddütsüz eylülde okula baslamakla ilgili bir süreci yönetiyoruz. 31 Agustos'ta ögretmenlerimiz gelecek, 6 Eylül'den itibaren ögrencilerimiz gelecek' '(Telafide Ben de Varim Programi) Su an görev alan ögretmen sayisi 293 bin, ögrenci sayisi yaklasik 8 milyon civarinda, 493 bin faaliyet sayisi var' '(Ögretmenlerin asilanmasi) Simdi büyük ölçüde tamamlanmak üzere. Yüzde 90'lar civarinda oldugunu rahatlikla söyleyebiliriz' 'Ögretmenlerimize sunu söylüyorum, ne olur ilk ders hemen matematik, fizik demeyin. Dakika bir matematik, fizik olmasin. Bunu sundan dolayi istiyorum. Okul açildiginda sinifinizdaki çocuklara söyle bir bakin, hepsinin gözüne, gözünden kalbine ilik ilik akmadan akademik döneme baslamayin'

Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, "Tereddütsüz eylülde okula baslamakla ilgili bir süreci yönetiyoruz. 31 Agustos'ta ögretmenlerimiz gelecek, 6 Eylül'den itibaren ögrencilerimiz gelecek." dedi.

Selçuk, Habertürk televizyonunda yayimlanan, Kübra Par'in moderatörlügünü yaptigi, ögrencilerin de katildigi "Açik ve Net" programinda egitim gündemine iliskin açiklamalarda bulundu.

"Telafide Ben de Varim" programi hakkinda bilgi veren Selçuk, çocuklarin motivasyonunu yükseltmek, özgüvenlerini artirmak, kültürel faaliyetlerle onlari yogunlastirmak, sportif ve kültürel etkinliklerle kaynasmalarini saglamayi amaçladiklarini söyledi.

Türkiye genelindeki 55 bin civarindaki okulun 22-23 bininin "Imkanlarimiz çok müsait, okulumuzda bu etkinlikleri yapmak istiyoruz" diye kendilerine basvurdugunu dile getiren Selçuk, telafi dersleri kapsaminda "bendevarim.meb.gov.tr"ye basvurarak herkesin bulundugu ilçedeki etkinlikleri görebilecegine ve bunlara katilabilecegine isaret etti.

Yaklasik 300 bin civarinda ögretmenin "Telafi de bende varim" diye basvuru yaptigina dikkati çeken Selçuk, "Zorlama yok, tamamen gönüllülük. Hiçbir ögretmenin katilmayacagi noktasinda bazi endiseler de vardi. Bunun böyle olmadigini net olarak gördük ki su an görev alan ögretmen sayisi 293 bin, ögrenci sayisi yaklasik 8 milyon civarinda. 493 bin faaliyet sayisi var. Bu su demek 493 bin ayri etkinlikten bulundugunuz okulda ilçede hepsine katilabilirsiniz. Etkinlik okulunuzda, belediyenin bir tesisinde de Gençlik ve Spor Bakanliginin bir kurulusunda da olabilir." ifadelerini kullandi.

"Türkiye'nin is günü itibariyla okullari en uzun kapatan ülkeler arasinda yer aldigina" iliskin soruya Selçuk, söyle cevap verdi:

"Bu bütün dünyanin problemi, sadece Türkiye'nin problemi degil. Bizim görevimiz okullari açik tutmak. Ziya ögretmen ne ister? Okullar her gün açik olsun ister. Peki bilim insanlari önümüze bir tablo koyar ve derse ki sayisal veriler gerçekten endise verici, ögretmenlerimizin, çocuklarimizin sagligi risk altinda, su seviyeye geldiginde okullari kapatmaniz gerekiyor derse o zaman durum degisebilir. Milli Egitim Bakanligi okullar kapatilsin veya okullar kapali kalsin diye bir karar almadi. Bilim kurulunun tavsiyeleri, Saglik Bakanligimizin bazi öneri ve öngörüleri var. Milli Egitim Bakanligi ilk defa baska bakanligin verilerini de dikkate alarak kararlar almak durumunda kaldi. Keske kapatmasaydik tabii ki ancak sunu ifade etmek lazim, bu bir siyasi karar olmanin ötesinde. Bizim vaka sayilarina iliskin gördügümüz tablolar bir sekilde tip insanlarinin somut kanitlara dayanarak ortaya koydugu tablolar. Bu somut kanitlar ortadayken Milli Egitim Bakanligi karari neye göre alir? Ögretmenleri için bir risk varsa önce saglik der çocuklar için bir risk varsa önce saglik der. Simdi böyle bir risk olmasa ben okulu niye kapatayim.

Asilamayla ilgili müthis bir asama kaydedildigini, bu asamada yeni bir takim varyasyonlar ortaya çikmazsa sürecin artik çok rahat yönetilebilecegini aktaran Selçuk, "Varyantlarla ilgili farkli çözüm senaryolari gelistirilmeye baslandi. Türkiye'de kontrol edilebilir bir tablo söz konusu. Saglik Bakanligindan aldigimiz verilere baktigimizda ve biz su anda tereddütsüz eylülde okula baslamakla ilgili bir süreci yönetiyoruz. 31 Agustos'ta ögretmenlerimiz gelecek, 6 Eylül'den itibaren ögrencilerimiz gelecek." diye konustu.

Pandemi dönemindeki egitimle alakali bazi verileri de açiklayan Selçuk, "Biz bilim insanlari olarak veriye bakariz. Nerede hangi ögrencisinin ne problemi vardir. Biz bunlari saha çalismasi vasitasiyla net olarak ortaya koyuyoruz. Hepsini takip ediyoruz. Ilkokul birlerde okumada yüzde 90'larin üzerinde bir basari var ama yazmada yüzde 70'ler civarinda. Bunu çok net görüyoruz. Burada eksiklik var. Bu yüzden ne oldu okullar açilir açilmaz ögretmenlerimiz yazmaya agirlik vermeye basladi." dedi.

- EBA'ya katilimlar

Bakan Selçuk, EBA'ya katilimla alakali bir soru üzerine de söyle konustu:

"15 bin 300 EBA destek noktamiz var. Evinde bilgisayar olmama ihtimali olan, kardes sayisi fazla olan veya çalisma ortaminin müsait olmamasi söz konusu olan her çocugumuzun hizmetindeydi. Kesinlikle verim aldik, oralarda her birinde ortalama 10 bilgisayar var ve çocuklar orada EBA'ya girip çesitli içeriklere ulasmaya çalisiyorlar ama bir kisim çocuklarimiz da oralara ugramadi. Hatta yarisindan fazlasi oraya ugramadi. Neden? Ya imkani var ya da baska bir sey var. Bir de bizim imkansizligi yüksek olan çocuklar diye tespit ettigimiz yaklasik 1,5 milyon çocuk var. Bu çocuklari kardesleriyle düsündügünüzde bunlara 750 bin tablet dagittik."

Selçuk, dezavantajli çocuklari tek tek tespit edebildiklerini anlatarak, buradaki ögrencilerin tamamina ulastiklarini, televizyon olmayanlara televizyon, tablet, internet paketi gibi çesitli yardimlari ulastirdiklarini ancak bunun daha fazlasini yapmalari gerektigini söyledi.

- Ögretmenlerin asilanmasi

Ögretmenlerin asilanma oranina iliskin degerlendirmelerde bulunan Bakan Selçuk, söyle konustu:

"Asilama konusunda hekimlerden sonra ilk baslayan grup ögretmenlerdi. Simdi büyük ölçüde tamamlanmak üzere. Yüzde 90'lar civarinda oldugunu rahatlikla söyleyebiliriz. Artik 18 yasa kadar indigi için bu konuda bir problemimiz yok hatta 3. doz asilarla illi bir takim senaryolar çalisiliyor. Arzumuz ögretmen, okul yöneticisi arkadaslarimiz eylül ayinda okul açildiginda büyük bir dikkat, özgüven ve saglik içerisinde baslasinlar ve biz isimize gücümüze bakalim."

Selçuk, ilk dönemler yüzde 15 civarinda ögretmenin çesitli nedenlerle asiya gelmedigini belirterek, "Bunun tabi bazi lojistik nedenleri olabilir veya zamanlama nedeni olabilir, daha sonra yaptirmak isteyebilir, yaptirmak istemeyebilir. Bu konuda ayrintili analiz henüz bitmedi ama biz bunu tabii ki tesvik ediyoruz ama bizim asi olmayan ögretmenin egitim-ögretim yapmamasi gibi bir sey söz konusu olamaz. Türkiye tercihini daha demokratik bir anlayisla, daha seçime saygi göstererek yürütmeye ve tesvik modeli üzerinden gitmeye çalisiyor. Biz de ögretmenlerimizle oturup gerekirse tek tek konusur dertlesiriz. Burada hiçbir ögretmenimizin kendi ve çocuklarin sagligini riske atacak bir tercihte bulunmaz." diye konustu.

Selçuk, "Gelecek yil egitim-ögretimde eskiye göre ne fark olacak?" seklindeki soruyu da söyle yanitladi:

"Ögretmenlerimize sunu söylüyorum, ne olur ilk ders hemen matematik, fizik demeyin. Dakika bir matematik, fizik olmasin. Bunu sundan dolayi istiyorum. Okul açildiginda sinifinizdaki çocuklara söyle bir bakin, hepsinin gözüne, gözünden kalbine ilik ilik akmadan akademik döneme baslamayin. Önce bir uyum dönemi olsun, hemhal olalim, isimlerimizi konusalim. Bir konusalim, sohbet edelim. Bunu salgindan bagimsiz istiyorum. Bu, ögretim yilinin tümünü güçlendirir. Egitimde asil olan ögretmenle ögrenci arasinda sefkat ve sevgi baglidir. Bu bag kurulmadan alisveris olmaz. Çünkü hiç kimseye zorla bir sey ögretemezsiniz ama sefkat bagi o kanallari açar ve çocuk alir. Salgin dönemiyle iliskili olarak bizim her sinif seviyesinde birinci hafta, birinci gün, besinci gün hangi sinifta hangi etkinligi yapacaksiniz, bunun çalismasi bitti, hazir. Ögretmenlerimiz dilerse bunlari dilerse de kendi istedigi faaliyetleri yapabilir."

(Sürecek)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile