SERHAT ZAFER - Milli Mücadele döneminde asker eşiyle cepheden cepheye koşan, askerlere yemek pişiren ve gerektiğinde yaralarını saran "Kara Fatma" lakaplı Fatma Seher'in cesareti ve fedakarlığı, Türk kadınının ulusal kurtuluş mücadelesine verdiği katkıyı gözler önüne seriyor.
Sivas'taki Atatürk Kongre Müzesi içerisinde Milli Mücadele'de görev alan diğer kadın kahramanlarla fotoğraflarına yer verilen Üsteğmen Fatma Seher Erden'in Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadığı diyalog, müzeyi ziyaret edenlerce ilgi görüyor.
İstanbul'dan vapurla Samsun'a oradan da Sivas'a yaylı arabayla gelen ve Mustafa Kemal Atatürk ile görüşerek savaşa katılma arzusunu dile getiren Fatma Seher Erden, Gazi'nin izniyle ulusal kurtuluş savaşında Batı Cephesi'nde mücadele vererek Anadolu kadınının fedakarlığının, vatan sevgisinin ve cesaretinin timsallerinden oldu.
"Kara" lakabını ve üsteğmen rütbesini Mustafa Kemal'den alan Fatma Seher, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi'nde 300 kişilik birliği de komuta etti.
"Milli Mücadelede Sivas 108 Gün" kitabının yazarı ve Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Öğretim Görevlisi Necip Günaydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sivas'ta Atatürk ile görüşmesini bir yerden okuyunca Milli Kütüphane'den "Kara Fatma"nın kendi hatıralarını temin ettiğini söyledi.
Bu hatıralarda "Kara Fatma"nın, yaşadıklarını açıklığıyla anlattığını dile getiren Günaydın, şunları kaydetti:
"Bizi ilgilendiren kısım Sivas'ta yaşadıkları. Mustafa Kemal'in Sivas'a geldiğini duyunca İstanbul'dan Gülcemal vapuru ile Samsun'a, oradan da yaylı arabayla Sivas'a geldi. Bugün bizim belediyenin olduğu bölgede Mustafa Kemal'i 3 gün bekliyor. Bir yemeğe giderken önüne çıkıyor ve 'Paşam sizinle görüşmek istiyorum' diyor. Mustafa Kemal, 'Sen kimsin kadın?' diyor. Suikast olabilir, her şey olabilir. O da 'benim sizden tek isteğim başlattığınız istiklal savaşında fiilen görev almak. Bir yetki belgesi istiyorum' diyor. Mustafa Kemal, 'bu erkek işi, toptan tüfekten korkmaz mısın?' diyor. O da 'hayır Paşam toptan da tüfekten de korkmam' diye karşılık veriyor."
Günaydın, Kara Fatma'nın Erzurum taraflarında Ermeni katliamlarından sonra çete kurup onlara karşı savaşmış tecrübeli kadınlardan olduğunu belirterek, yaşanan diyaloğun Atatürk'ün çok hoşuna gittiğini aktardı.
Kara Fatma'nın anılarında bu diyalogdan "İlk defa birisi sırtıma elini vurdu ve dedi ki 'Kara Fatma keşke bütün Türk kadınları sizin gibi olsa' dedi." şeklinde bahsettiğini aktaran Günaydın, Atatürk'ün verdiği izinle savaşa katılan Kara Fatma'nın Batı Cephesi'nde ulusal kurtuluş mücadelesinde savaştığını ifade etti.
Günaydın, Milli Mücadele kahramanlarından Fatma Seher Erden'in cesareti ve gözü karalığı dolayısıyla "Kara Fatma" lakabını aldığını belirtti.
Böylesine önemli ve öne çıkan bir kadın kahramanın kente gelişi, Mustafa Kemal Atatürk ile diyalog kurması ve görüşmesinin, Sivas'a anlam kattığına işaret eden Günaydın, "Kara Fatma'nın Sivas'taki bu rolünü biraz daha tanıtmamız lazım." dedi.
Milli Mücadele'de "kadın" deyince Sivas'ın öne çıkması gerektiğine vurgu yapan Günaydın, "Sivas'ta Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kuruluyor. Sivas Valisi Reşit Paşa'nın hanımının başkanlığında 800 Sivaslı kadının üye olduğu bir dernekten bahsediyoruz. Bu konuda bütün belge, doküman ve yazışmalar her şey elimizde. Cumhurbaşkanlığı arşivinde bunlar muhafaza edilmiş." diye konuştu.
- Milli Mücadele'nin kadın kahramanları
Bu derneğin bütün işgal kuvvetleri komutanlarına, padişaha ve sadrazama telgraflar çekerek işgalleri kınadığını hatırlatan Günaydın, şöyle devam etti:
"Sürekli dikiş dikerek elde ettikleri gelirleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne teslim eden, Maraş'ın işgalinde burada toplantı yaparak yardım toplayan, Sivas'a sığınmış olan Trabzon ve Erzurum'dan gelen muhacirlere bakan, onların istek ve ihtiyaçlarını karşılayanlar yine bu kadınlarımız."
Günaydın, Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetinin, birkaç yıldır okul kitaplarına girdiğine işaret ederek, "Ondan dolayı çok mutluyum, yani şu an müfredatta ilk defa yer alıyor. Koca 100 yıl boyunca insanlar ismini duymamışlardı. Şu anda detaylı bir şekilde insanlar merak duyuyor, inceliyor. Milli Mücadele'nin başta Halide Edip Adıvar olmak üzere pek çok kadın kahramanı var. Bunlar bugün Türk kadınına, kızlarımıza örnek teşkil edebilecek insanlar. Bunların hayat hikayelerini tanıtmak, anlatmak, yeni nesillere bir boyut kazandıracak. Bu bakımdan kadınlarımız çok önemli. Özellikle isimsiz kahraman dediğimiz, mermi taşıyan kadınlarımız var." değerlendirmesinde bulundu.
Günaydın, Milli Mücadele döneminde "Kara Fatma"nın yanı sıra Binbaşı Ayşe, Tayyar Rahmiye, Kılavuz Hatice ve Asker Saime başta olmak üzere birçok isimsiz kadın kahramanın bulunduğunu sözlerine ekledi.
- Fatma Seher kimdir?
Erzurum'da dünyaya gelen Fatma Seher, Balkan Harbi yıllarında asker olan eşiyle Edirne'ye yerleşir. Sarıkamış'a gönderilen eşiyle bu defa Doğu Cephesi'nde çeşitli görevler üstlenir. Eşinin şehit düşmesinden sonra Fatma Seher'in savaş sahnesine çıktığı görülür. Akrabalarından oluşan bir müfreze oluşturur.
Fatma Seher, Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek savaşa katılmak için izin ister. "Kara" lakabını da ve üsteğmen rütbesini de Mustafa Kemal'den alan Fatma Seher, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi'nde 300 kişilik birliği komuta eder.
Savaşın sona ermesinden sonra İstanbul'a yerleşen Fatma Seher, devletin kendisine bağladığı maaşın tek bir kuruşuna bile dokunmadan Kızılay'a bağışlar. Fatma Seher, 2 Temmuz 1955'te İstanbul Darülaceze'de hayatını kaybetti.
Milli Mücadele'nin Kadın Kahramanı Açıklaması Kara Fatma
Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek savaşa katılmak için izin isteyen, cesareti ve gözü karalığı dolayısıyla 'Kara Fatma' lakabını alan Fatma Seher, Milli Mücadele'nin kadın kahramanları arasında örnek teşkil ediyor 'Milli Mücadelede Sivas 108 Gün' kitabının yazarı ve CÜ Öğretim Görevlisi Necip Günaydın: 'Milli Mücadele'nin başta Halide Edip Adıvar olmak üzere pek çok kadın kahramanı var. Bunlar bugün Türk kadınına, kızlarımıza örnek teşkil edebilecek insanlar. Bunların hayat hikayelerini tanıtmak, anlatmak, yeni nesillere bir boyut kazandıracak'