Bakan Işık, NTV’de Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili şu bilgileri aktardı:
“Şu anda her şey planlanan bir şekilde yürüyor. Dün özellikle sabah saat dörtte operasyon başladı.
Operasyon başladığı andan itibaren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Cerablus’un önce etrafını kuşatması ve arkasından da güvenli şekilde Cerablus’a girip oradan DAEŞ’in tamamen temizlenmesi stratejisi gereği bugün 2. gün Cerablus’un tamamının kontrol altına alınması ile ilgili operasyon sürüyor. Burada ÖSO’ya biz de Türkiye olarak ciddi destek veriyoruz. DAEŞ’ten temizlenme operasyonunu en başarılı şekilde yürütmeleri için Türkiye olarak onlara gereken tüm desteği veriyoruz. Şu anda her şey planlandığı gibi gidiyor".
Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Cerablus ÖSO’nun eline geçti’ açıklaması ile ilgili, “Dün kontrol altına alınmıştı şimdi bir temizlik harekatı da yapılıyor. Yani DAEŞ’in Cerablus’tan tamamen saklandıkları, gizlendikleri yerler olabilir. Bu çalışmayı bir mıntıka temizliği gibi görmek gerekiyor. Tüm şehrin DAEŞ’ten tamamen temizlenmesi ile ilgili bugün çok daha detaylı bir operasyon yürüyor, bazen silah sesleri duyuluyor bundan dolayı ama dün zaten kontrol altına alınmıştı. Operasyonu ÖSO yürütüyor, bu noktada daha önceki tecrübelerde mutlaka dikkate alınarak bugün şehir içerisinde saklandıkları, karargah olarak kullandıkları yerler üzerinde şu anda yoğunlaşılmış durumda, bu tip şeyler olursa onunla ilgili temizlik de yapılacak. Harekat planlaması içerisinde o ihtimaller de göz önüne alınır” dedi.
“Türkiye’nin sınır güvenliği teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek”
Operasyonun iki temel amacının olduğunu kaydeden Bakan Işık, “Bu operasyonun iki temel amacı var, biri Türkiye’nin sınır güvenliğinin teminat altına alınması, bununla ilgili DAEŞ’in oradan tamamen temizlenmesi bizim için olmazsa olmaz. Bu bizim için gerek şart ama yeter şart değil. Yeter şartta, oranın Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde teminat altında tutulması. Yani buradan DAEŞ gitti bizim işimiz bitti anlayışıyla burada Türkiye’nin hemen geri çekilip yerine bir PYD’nin de oraya gelmesinin engellenmesi. Bu teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek. Türkiye’nin terör tehdidinin ortadan kaldırılması için bu bölge bizim açımızdan kritik bir bölge. Türkiye’nin hem kısa vadeli acil ihtiyacı açısından hem de uzun vadeli Türkiye’nin stratejisi açsından Cerablus Bölgesi kritik bir bölge. Kısa vadede DAEŞ’in buradan temizlenmesi 2016’nın başından beri burada DAEŞ’in attığı füzelerle 21 vatandaşımız hayatını kaybetti, 84 insanımız da yaralandı. Burada böyle bir tehdidin tamamen ortadan kaldırılması bizim kısa vadeli acil ihtiyacımızdı, şu anda bu yapılıyor. İnşallah bugün itibariyle çok büyük oranda sağlanmış olacak ama burada PYD’nin gelip PKK terörünün Türkiye’ye saldırılarına devam etmesine de müsaade etmeyiz. Onun için orada ÖSO’nun kalması ve orada tam olarak yerleşip kontrolü tamamen sağlayana kadar Türkiye olarak bizim desteğimizin sürmesi gayet normaldir. Bunu hiçbir şekilde kimsenin tartışma hakkı yoktur çünkü bu bizim uluslararası anlaşmalardan doğan hakkımızdır. Kendi sınır güvenliğimizi teminat altına almak bizim temel hakkımızdır. Çünkü şu anda Suriye’de bir devlet yok maalesef. Özellikle PYD’nin Doğu ve Batı Kantonlarını birleştirme hayalinde Cerablus önemli bir nokta. Böyle bir hayalin gerçekleşmemesi Türkiye’nin en önemli politik, stratejik önceliğidir” diye konuştu.
“Önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor”
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını kaydeden Bakan Işık, “Suriye’nin bir bütün olarak kalması Türkiye’nin en temel tercihidir fakat son dönemde yaşanan olaylardan dolayı birileri burada farklı hesaplar peşine düştü, farklı senaryoları hayata geçirmeye çalıştı. Bizim burada Türkiye olarak tercihimiz Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve demografik yapının değişmemesi. Fırat’ın batısına PYD’nin geçip orada bir hakimiyet sağlamaması bizim önceliklerimizden bir tanesi. Özellikle son iki gündür gelişen olaylardan sonra Biden’in Türkiye ziyaretinde bu konu yoğun bir şekilde konuşuldu. Daha önce Menbiç operasyonu başladığında da bu konular konuşulmuştu ben de mevkidaşım Ashton Carter’la yaptığım görüşmede bu konuyu konuştum. Kesinlikle Menbiç’in DAEŞ’ten temizlenmesinden sonra hiçbir şekilde orada PYD’ye mensup kimsenin Fırat’ın batısında kalmaması sözü verilmişti. Bu sözün yerine getirilmesi Türkiye açısından önemli. Amerika’nın güvenilirliği açısından da önemli. Şu anda çok kısa süre içerisinde PYD mensuplarının tamamen Fırat’ın doğusuna çekilmesi konusunda Amerika’nın verdiği sözü tutacaklarını tekrar ifade ettiler. Bunu yakinen takip ediyoruz, bu mutlaka fiilen gerçekleşecek. PYD mutlaka Fırat’ın doğusuna çekilecek. ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekileceklerini en azından bu konuda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor. Bu konuda Amerikalıların tabii bu son bir haftada tavırlarını göreceğiz. Şu an çekilme tam olarak gerçekleşmedi bu çekilmenin gerçekleşmesini hem bekliyoruz hem de yakinen takip ediyoruz. Menbiç, Suriye’deki problem başlamadan önce kime aitse onun olmalı. Biz orada demografik bir değişikliğe Türkiye olarak kesinlikle taraf değiliz bunu kesinlikle arzu etmiyoruz ve bunun gerçekleşmemesi için de gereken tavrı gösteriyoruz. Bu noktada özellikle bu tip karambol dönemlerinde alelacele orada nüfus yapısının değiştirilmesine yönelik bir takım hareketler var bu hareketlerin engellenmesi, bu bölgede kalıcı barış açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.
“Asıl dikkat etmesi gereken PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler”
PYD’nin kesinlikle Fırat’ın doğusuna bir an önce çekilmesi gerektiğinin altını çizen Işık şöyle devam etti:
“Bu çekilme olmazsa Türkiye bununla ilgili gereken her türlü müdahaleyi yapma hakkına sahiptir. Böyle bir harekat sürerken asker sayısı vermek doğru değil ama şu andaki ana unsurunun ÖSO olduğunu sayı olarak da ÖSO olduğunu, bu harekatı onların yürüttüğünü bizim de onlara destek verdiğimizi, kritik noktalardaki personelimizle onlara destek sağladığımızı, yönlendirdiğimizi, ihtiyaç duyulduğu anlarda topçu desteği gibi, zırhlı birliklerdeki zırhlı araç desteği gibi, İHA’larla görüntü desteği gibi ve gerektiğinde de F-16’larla da düşman hedefini imha etmek gibi destek verdiğimizi söylüyoruz. Buraya ÖSO yerleşecek onun için ÖSO’da bu konuda ciddi bir sayıyla bu harekatın içerisinde bulunuyor. Burada hedefimiz kimseyle çatışmak değil, hedefimiz kimsenin var olan hakkının gaspı değil, Türkiye’nin bu konuda herhangi bir genişleme arzusunun hiçbir zaman olmadığını biliyoruz. Buradaki hedef Türki’nin sınır güvenliğini sağlamak, DAEŞ’in bu topraklardan sökülüp atılmasını sağlamak ama DAEŞ’in terk ettiği topraklara da PYD’nin yerleşmesini engellemek. Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da Suriye’nin demografik yapısının değişmeden toprak bütünlüğünün sağlanması için bu noktada gereken çalışmayı yapmak. Burada da mümkün olduğu kadar çatışma olmamasına dikkat ediyoruz. Burada asıl dikkat etmesi gereken tabii ki PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler. Yok sa da tabii Türkiye gereğini yapar. TSK’dan hiçbir personel yaralanmadı, ÖSO’da 2 şehit var 2 de yaralı var. Onun dışında şu ana kadar bize ulaşan yeni bir bilgi yok inşallah böyle tamamlanır. ÖSO’nun askerlerinin toparlanması, sevk ve idaresinde Türkiye olarak biz destek verdiğimizi inkar etmiyoruz. DAEŞ’le mücadelede yapmamız gereken iş ve bunu yapıyoruz. Amerika’dan biz bir destek istemedik, ÖSO’nun da böyle bir talebi olmadı ama en azından hava unsurlarının keşif, gözetleme, istihbarat gibi konular da destek vermesi faydalı oluyor, bunu da yapıyorlar. Bu operasyon da Amerika’nın en azından istihbarat olarak da uçuş güvenliği açısından da hava gücüyle destek vermesi önemli. Çünkü bu bir DAEŞ’le bir mücadele operasyonu biz de bu konuda koalisyonun bir parçasıyız koalisyonun liderliğini de Amerika yapıyor.”
“Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz”
Rusya, Amerika ve İran’a Cerablus Bölgesi için desteğe gidileceğinin bilgisinin önceden verildiğini belirten Işık, “Suriye rejimi ile doğrudan bir temas olduğunu bilmiyorum, bildiğim kadarıyla olmadı. Biz bu bölgede huzur istiyoruz, barış istiyoruz. Bu bölgede Türkiye ne bir genişleme emelleri olan bir ülkedir ne de bölgenin istikrarsızlığının Türkiye’ye bir faydası vardır. Biz bu toprakların ana unsurlarından biriyiz dolayısıyla bu bölgede ne kadar huzur olursa bu Türkiye’nin faydasına olur. Bu noktada da Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz. Bunları da tabii ki bölgedeki güçlü aktörlerle konuşuyoruz. Bu konuşmanın sonucunda bölgenin istikrarına yönelik bir katkı olacaksa da bu katkıya Türkiye ‘hayır’ deme şansına sahip değil. Bu açıdan biz bu bölgenin istikrarını kazanması açısından tüm aktörlerin masada olması ve bu istikrarın kazanılması için tüm aktörlerin gayret etmesi gerektiğini bu konuda da Türkiye’de daha esnekliğin olabileceğini Sayın Başbakanımız ifade etti.
Şu anda da bu çerçevede gelişmeler devam ediyor. Şu ana kadar 3 milyon Suriye vatandaşını misafir ediyoruz. Sonunda isteriz ki Suriye huzura kavuşsun, istikrara kavuşsun ve Suriyeli halkın yönetime katılmasını sağlayan mekanizmalar kurulsun. Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlansın bu insanlar da gönül rahatlığıyla ülkelerine dönsünler. Türkiye’nin baştan beri politikası tamamen insani değerler üzerine kuruldu” açıklamasında bulundu.
“Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim”
Bakan Işık, Fırat Kalkanı operasyonunun ismine nasıl karar verildiği ile ilgili ise, “Bu tip operasyonların kararı bir günde verilmiyor. Son dönemde özellikle PYD’nin biraz da mahallenin şımarık çocuğu tavrıyla külhanbeylik, kabadayılık biraz da ‘biz burada DAEŞ’le mücadele ediyoruz her istediğimizi yaparız’ havasıyla hareket etmesi Türkiye’nin çıkarlarını ciddi ölçüde tehdit ediyordu ve Cerablus’un PYD tarafından işgal edilmesi, DAEŞ’in çekilmesi ve oraya PYD’nin girmesi ihtimali ağırlık kazanmıştı bundan dolayı hazırlıklar aslında daha önceden başlamıştı. Türkiye’nin kendi sınır güvenliğini sağlama yani bir belanın defiyle başka bir belayla muhatap olmamak için bir terör örgütünün sınırımızın hemen diğer tarafından çekilip başka bir terör örgütünün oraya yerleşmemesi için daha önce hazırlıklar vardı ve bu hazırlıklar olgunlaştıktan sonra karar noktasına geldi. Karar noktasına geldikten sonra da operasyonun başlayacağı bilgisi önceden bizde vardı. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde operasyonlar başladı ve yapıldı şu anda da devam ediyor. İsim koyma konusunda TSK’nın ciddi bir tecrübesi ve deneyimi var, Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim. Askerlerimiz teklif ettiler Sayın Cumhurbaşkanımız da onayladı. 15 Temmuz’un sonraki TSK ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları ilişkisinde ‘bu yapıda emir komuta zinciri bozulur’ deniyordu. Bozulmadığı çok net olarak ortada. Emir komutanın tamamen geçerli olduğu, Genelkurmay Başkanı’nın TSK’nın komutanı olduğu, Genelkurmay Başkanının Kuvvet Komutanlarına doğrudan emir verme yetkisinin, emir komuta zincirinin hiçbir şekilde kopmadan devam ettiğini ifade etmiştik bu son operasyon da bunun çok güzel bir şekilde göstergesi oldu. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde cereyan etti. bunun net göstergesi oldu” şeklinde konuştu.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 'Fırat Kalkanı Operasyonu'nu Anlattı
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi ile ilgili, “ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekilecekleri konusunda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor” dedi.