Merkeze bağlı Tevfikiye köyü yakınındaki antik kentte yerli ve yabancı turist sayısının son yıllarda artması, köylülerin geçim yöntemlerini farklılaştırdı.
Tarım ve hayvancılığa devam eden köylülerden bazıları, evlerinde kurdukları atölyelerde ürettikleri tahta at ve savaş objelerini, antik kentin girişindeki alanda kurdukları tezgahlarda turistlere satıyor.
Köy Muhtarı Mehmet Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı köy sakinlerinin, hediyelik eşya üreterek aile bütçesine katkıda bulunduğunu söyledi.
Hediyelik eşya yapanların sayısının her geçen gün arttığını dile getiren Er, şöyle konuştu:
"Köyümüzde 20 aile bu işle uğraşıyor ve bu sayının artmasını bekliyoruz. Gündemde olan Troya Müzesi'nin yapılması, buraya ayrı bir kazanç getirecek. Tahta at ve döküm kalıplarının yanı sıra daha başka objelerin de ortaya çıkması gündemde. Köylülerimiz, ürünlerini antik kentin dışındaki alanda kurulan tezgahlarda satıyor. Buraya turlarla gelenler ise tezgahlara uğramadan direkt antik kente giriş yapıyor. Bu nedenle köylülerimiz, gelen turistlerden yararlanamıyor. Hediyelik eşya tezgahlarının antik kentin içine alınması ve buraya bir mescitle posta ofisi kurulması için girişimlerde bulunduk."
-Tahta at, tezgaha konulmadan 25 kez işlemden geçiriliyor
Köylülerden Engin Cumalı ise evinde kurduğu atölyede eşiyle 10 yıldır hediyelik eşya yaptığını bildirdi.
Truva Atı figürlü 7 boyutta biblolar ürettiklerini belirten Cumalı, şunları kaydetti:
"Atölyede, tahta atın biçimini ve şekillendirmesini yapıyoruz. Daha sonra eşim, yakma işlemini gerçekleştiriyor. Buradan elde ettiğimiz ücretle evimizin geçimini sağlıyoruz. Satışlar durgun. Turist arabaları tezgahların önünde dursa o zaman ilgi çok olur ama turlar transit geçtiği için yerli gruplara ve öğrencilere yönelik çalışıyoruz."
Hediyelik eşya üretiminin zorluğuna da değinen Cumalı, bir Truva Atı maketini satışa hazır hale getirebilmek için ham maddeyi çizim, kesim, biçme, yakma, boyama gibi 25 kez işleme tabi tuttuklarını sözlerine ekledi.
-Bir savaş stratejisi: Truva Atı
Bazı tarihi kaynaklarda yer verilen bilgilere göre, Truva Atı, MÖ 2'nci yüzyılda yaşayan Odysseus'un, Troya surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketi olarak biliniyor.
Akhalılar, yaklaşık 10 yıldır süren savaştan sonra Troya'ya girmeyi başaramayınca Odysseus'un aklına tahtadan bir at yapma fikri geldi.
Plana göre, Akhalılar savaştan çekiliyor gibi görünüp geride çok büyük bir tahta at bıraktı. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken diğerleri denize açılıp gemilerini Bozcaada'nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde sakladı.
Akhalıların çekildiğini gören Troyalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına gitti. Bu sırada ortaya çıkan bir Akhalı asker, ağlayıp sızlanarak, Yunanlılardan nefret ettiği, Akhalıların, geri dönüşleri için gerekli rüzgarın çıkması adına kendisini kurban seçtiği, kaçarak kurtulduğu ve sunak olarak yapılan bu atı içeri almaları gerektiği yalanını söyledi.
Buna inanan Troyalılar, tahta atı içeri aldı. Daha sonra atın içindeki Akhalı savaşçılar, gece dışarı çıkarak takviye güçlerle kenti yakıp yıktı.
Truva Atı, bu savaşın simgesi olarak mitolojide yerini aldı.
Mitolojik Simge "truva Atı", Köylülere Ekmek Kapısı Oldu
ÇANAKKALE - FİKRİYE SUSAM UYAR - Çanakkale'de, Troya Antik Kenti girişinde tezgah açan köylüler, geçimlerini, tarım ve hayvancılığın yanı sıra hediyelik eşya olarak yaptıkları mitolojik simge özelliğine sahip "Truva Atı"nın maketlerini satarak sağlıyor.