SERCAN KÜÇÜKŞAHİN - Osmanlı döneminde oldukça yaygın olan ancak günümüzde ilginin azaldığı nakkaşlık sanatının son temsilcilerinden Önder Narin, 27 yıldır cami ve sarayların duvarlarını, kubbelerini süslüyor.
Çocuk yaşta nakkaş olan ağabeyinin yanında mesleğe başlayan Narin, şimdilerde bir bölümü yurt dışında olmak üzere çok sayıda caminin süslemesini yapıyor.
Geleneksel Türk sanatları arasında 9'uncu yüzyıldan beri var olduğu bilinen nakkaşlık sanatının modern temsilcisi Önder Narin, çeşitli ülkelerdeki tarihi yapılar, saraylar, camiler ve turistik mekanlara süslemeler yaparak, Türk-İslam kültürünü gelecek nesillere taşıyor.
Narin, dikkat ve sabır gerektiren sanatını, şimdilerde İstanbul'un yeni simgelerinden olan Çamlıca Camisi'nde icra ediyor.
Bugüne dek ekibiyle birlikte Türkiye'nin dört bir yanındaki camilerin yanı sıra Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Bosna Hersek Kayseri Camisi'nin duvarlarına imzasını atan Önder Narin, 27 yıldır sürdürdüğü mesleğinde adından söz ettirecek bir projede yer almak için kendisini geliştirdiğini anlattı.
- Çamlıca Camisi projesi
Çamlıca Camisi projesinde yer almanın gururunu yaşadığını ifade eden Narin, 'Bu projede bulunduğum için kendim ve ekibim adına çok mutluyum. 27 yıllık sanat hayatımda bu tür projeleri gerçekleştirebilmek için çalıştım.' dedi.
Sanatını nasıl icra ettiği hakkında bilgi de veren Önder Narin, 'Öncelikle tasarım yapılır. Kubbeye ne yapılacak, aslan göğüse ne çizilecek, kemerler hangi renk olacak... Çizim ve tasarım aşamasında her şey dikkatli düşünülmeli. İşlemede kullanacağımız boyaların renkleri, halıyla uyumlu olmalı. Kesinlikle hazır renk boya kullanmayız. Yani 'nalburdan al boyayı duvara sür' işi olmaz. Karışımlarla yeni renkler ortaya çıkarırız.' diye konuştu.
Narin, son dönemde nakkaşlıkta kaliteye önem verilmemesi ve kalitesiz iş yapanların sanata zarar vermesinden yakındı.
Bu sanatla uğraşanların kısa süre içinde 'nakkaş' diye adlandırılmasını da eleştiren Önder Narin, 'Çok güzel işler yapan ustalarımız var. Ama 'merdiven altı' dediğimiz arkadaşlar da var. Bir ustanın yanında 2 yıl çalışıp 'ben nakkaşım' diye piyasaya çıkıyorlar. Piyasa da bunları nakkaş olarak kabul ediyor, hepimizi aynı kefeye koyuyor.' ifadelerini kullandı.
Narin, nakkaşlığın zorluklarına işaret ederek, şunları söyledi:
'Çok yüksekte çalışıyoruz. İskelenin üzerinde akşamı ediyoruz. Bu yüzden çok dikkatli olmamız gerekir. Günlük yaşantımızdaki sıkıntılarımızdan, stresimizden ve düşüncelerimizden kurtulup iskeleye öyle çıkmamız gerekiyor. Yani iskeleye çıkmadan her şeyimizi yerde bırakmamız gerekiyor. Bu hem kaliteli iş çıkarmamız için hem de güvenliğimiz için önemli. Bizim işimiz hatayı kabul etmiyor. Yukarıda yapılacak olan 1 santimetrelik hata, aşağıya indiğimizde karşımıza 1 metrelik hata olarak çıkar. İğne ile oya örer gibi biz de kubbeleri nakış nakış örüyoruz. 'İğne ile kuyu kazmak' tabiri tam bizim işimize uygun bir tabir. Çok zor bir iş ama severek yapınca insan zevk alıyor.'
Önder Narin ayrıca, son dönemlerde kalifiye eleman yetişmediğini de vurgulayarak, 'Eskiden usta-çırak usulü eleman yetişiyordu. O tarz yetişen eleman da işini severek yapıyordu. Şimdi insanlar ne kadar para kazanacaklarını düşünüyorlar. Böyle olunca da sanat aradan çıkıyor.' şeklinde konuştu.
Nakış Nakış Tarihi Yapıları Süslüyor
Osmanlı süsleme sanatı nakkaşlığa gönül veren Önder Narin, 27 yıldır devasa mabet ve sarayların duvarlarını fırça darbeleriyle oya gibi işliyor Camiler ve tarihi saraylara kurduğu örümcek ağını andıran iskelelerin üzerinde duvarları süsleyen Narin, ekibiyle birlikte nakşettiği süslemelerle gelecek nesillere tarihin izlerini bırakıyor Bugüne dek Türkiye'nin dört bir yanındaki yüzlerce caminin yanı sıra Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Bosna Hersek Kayseri Camisi gibi önemli işlere imza atan nakkaş, sanatını şimdilerde Çamlıca Camisi'nde icra ediyor.