Beyin gücü hakkında değerlendirmelerde bulunan Dr. Mehmet Yavuz,
“Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.
Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin
donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor." diye konuştu.
Beynimizi sürekli olumlu şeylere odaklamamız gerektiğini anlatan Dr. Mehmet Yavuz, şunları kaydetti; “Bazı insanlar vardır, hep konuşurken en fazla 1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Halbuki hangi yaşta olunursa olsun asla artık hayatın sonuna geldim, toprak beni bekliyor, artık bir ayağım çukurda gibi ifadeler kullanmamak gereklidir. Aksi takdirde bilinçaltı bu ifadeleri gerçek zannedip onu gerçekleştirmeye çalışır. Bilinçaltı bilincimizi yöneten asıl güçtür. Bilinç gibi evet veya hayır diye yargı belirtmez. Bilinçli taleplerimizi, biz farkında olmadan yerine getirmeye çalışır. Nitekim artık bir amacı, hedefi kalmamış insanların birden bire ölüp gittiğini çok görmüşüzdür. Etrafımızda emekli olduktan hemen sonra hayata veda eden kişilere çok şahit olmuşuzdur. Bunların hepsi yaşam gayesinin kalmadığı, dünyada yapılacak işlerinin sona erdiğini böylece kendi hayat enerjilerini bitiren insanlardır. Aynı şekilde şunu yapmadan, bunu görmeden ölmeyeyim gibi ifadeler de tehlikelidir. Zira o iş gerçekleştikten sonra bilinçaltı dünyadaki görevinin tamamlandığını ve ölmesi gerektiğine inanır ve bunu gerçekleştirmeye çalışır.
Zihnin bilinç ve bilinçaltı işlevlerini daha iyi anlamanız için bahçe ve bahçıvan örneğini verebiliriz. Bilinçaltınız bahçe ise bilinciniz bahçıvandır. Günler, haftalar boyunca bahçenize tohumlar ekersiniz. En önemlisi ektiğiniz tohumların da farkına varamazsınız. İyi ya da kötü mahsul almanız, ektiğiniz tohumlara bağlıdır. İyi mahsul alıyorsanız zaten mesele yok ama kötü mahsul alıyorsanız, bunun neden olduğunu anlayamazsınız. Çünkü nasıl bir tohum ektiğinizi çoktan unutmuşsunuzdur. Eğer buğday ekerseniz, üzüm toplayamazsınız ya da kaktüs ekerseniz incir elde edemezsiniz. Bilinçaltı, bilinç gibi aceleci değildir, çok sabırlıdır. Eğer kötü tohumlar ektiyseniz, zamanı gelince siz hiç farkında olmadan meyvelerini acı acı tattırır. Bu nedenle düşüncelerinizin kontrolünü ele almalısınız.
Birçoğumuzun başından geçmiştir: Sabah önemli bir işimiz varsa ve şu saatte mutlaka uyanmalıyım diye kendimizi şartladıysak çoğu zaman dakikası dakikasına tam da o anda uyanırız. Bilinçaltı kendi saatini kurmuştur çünkü.
Bilinçaltımız bazen bizimle konuşur. Sezgiler yoluyla algıladığımız bu hislere bazen kulak veririz bazen de vermeyiz. Hani bazen, “İçimden bir ses, şöyle dedi” deriz ya, işte bu bilinçaltının sesidir. Örneğin havalandıktan kısa bir süre sonra düşen uçağa binmeyen adam; “İçimden gelen bir ses ‘o uçağa binme’ dedi, bu nedenle içimdeki sesi dinledim ve hayatım kurtuldu” demiştir.”
BİLİNÇALTINI POZİTİFE ÇEVİRMEK (KUANTUM OLUMLAMA)
“Bilinçaltı, mıknatıs gibi kendi inancına ve kendi realitesine uyan şeylerle rezonansa girer. Paranın zor kazanıldığına inanıyorsanız önünüze parayı zor şartlarda kazanmanızı sağlayacak deneyimler gelir. Çünkü bilinçaltı inançlarınızı gerçekleştirir” diyen Dr. Yavuz, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bilinçaltına yerleştirdiğiniz inançları değiştirdiğinizde ise her şey değişir. Biz bilinç gücümüzü bir fikri kabul etmek için, bilinçaltımızı ise sonuçları kendimize çekmek için kullanırız. Bilinçaltını bilgisayarın sabit diski gibi kabul edersek ekranda gördüklerimiz de bilinçaltına bağlı olarak geliştirdiğimiz bilinçli yaşam alışkanlıklarıdır.
İşten çıkarılan bir kişinin, gerçekte işine son veren patronu değil kendisidir. Çünkü o kişi, öncesinde zihinsel bir muhalefet geliştirerek çalıştığı işyeri ile manevi bağlarını koparmıştır. Böylece işten çıkarılma sürecini başlatan yine o kişidir. Patron çalışanına, artık yollarımız ayrılıyor dediğinde, aslında yolları ayıran kişi kendisidir. Burada patron, çalışanının olumsuz zihinsel durumunu, teyit eden bir araç rolü üstlenmektedir.
Zihninizde denge oluşmadığı sürece, bedeninizde hiçbir şey gerçekleşmez. Zihninizi sürekli olumlu fikirlerle besleyerek değiştirirseniz hayatınızı da değiştirebilirsiniz.
Asla “Şunu yapamam, bunu beceremem, sınavı kazanamam, işe giremem, zengin olamam, evlenip yuva kuramam” gibi olumsuz cümleler kullanmayınız. Zira bilinçaltınız sözünüzü dinler, istediğiniz şeyi yapmak için gücünüzün ya da yeteneğinizin olmadığını düşünür ve buna göre sizi yönlendirir. Eğer “Başarırım, yaparım, çözerim” gibi olumlu düşünceler kullanırsanız, bilinçaltınız da sizde bu güç ve kabiliyetin olduğunu düşünür. Böylece istediğiniz şeyi gerçekleştirmek için yollar arar ve sonunda da bulur. Mesela çocukluğundan itibaren zengin olmanın kötü bir şey olduğu, zenginlerin sadece haksız para kazanarak zengin oldukları gibi yanlış bir inanca sahip olan kişi, zengin olmak istese bile hedeflerine ulaşamaz. Çünkü bilinç programına yerleşmiş bu yanlış inanç virüsü, bilinçaltı bilgisayarı tarafından kabul edilmiş ve zengin olmaya yönelik fırsatlar bilinçaltı tarafından yok sayılmıştır.”
Olumsuz düşüncelerin bilinçaltı tarafından gerçekleştirmeye çalışıldığını kaydeden Dr. Yavuz, “Sürekli hastayım diyen biri gerçekten de hastalıklardan bir türlü kurtulamaz. Hemen her yerde kimse borç para istemesin diye param yok, garibanım diyen biri de o an için varlıklı olsa bile er geç parasız kalmaya mahkumdur. Çünkü sürekli parası olmadığını beyan ettiği için, para kazanma adına önüne çıkan fırsatlar bilinçaltı tarafından yok edilir ve para kazanamaz hale gelir. İnsanlara yardım eden ve ‘’her şeyim var Allaha şükür’’ diyerek cömert davranan kişilerin ise paraları bir türlü tükenmez hatta aksine daha da artar ve bereketlenir. Çünkü bilinçaltı onun zenginleşmesi için her imkanı sağlamaya çalışır.
Ailemizden ne kadar sakar olduğumuza dair veya çevremizden adam olmayacağımıza, boş gezdiğimize ya da yaramaz olduğumuza dair telkinleri sıkça duymuşuzdur. Küçük yaşta farkında olmadan yapılan bu telkinlerin, ileriki yaşlarda hayatı ne denli problemli hale getireceğini tahmin etmek zor değildir. Bu konuda özellikle anne ve babaların üzerinde daha büyük sorumluluklar bulunmaktadır. Çevresel faktörlerin etkisiyle beceriksiz ve yeteneksiz bir insan olduğuna inandırılmış bir bilinç, bilinçaltını etkiler ve bilinçaltı her olayda buna uygun davranır.
Bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır. Amerikalı ünlü bir basketçi hiç bir atışını ilk önce beyninde sayı olduğunu hayal etmeden yapmadığını söylüyor. Yine dünya çapında golf oyuncuları iyi bir golfçu olmak için ilk önce beyinde atışın yapıldığını canlandırabilmek gerektiğini ifade ediyorlar.
Bilgiler, duyularımız ve düşüncelerimiz vasıtasıyla bilinçaltına işlenir. Gizemin ana merkezi olan bilinçaltına işlenen bilgilerin, ne zaman bağlantıya dönüşeceği tahmin edilemez bir durumdur. Bir an aklınıza çok sevdiğiniz bir akrabanızın geldiğini düşünün. Sonra eliniz telefona giderek akrabanızı aramak istersiniz. Onu aradığınızda ise, “Müthiş bir şey, ben de tam seni düşünüyordum!’’ der. Bu konu, henüz nasıl olduğunu anlayamadığımız bilinçaltılar arası bir telepatik iletişimi ifade eder. Böyle misallere hemen hepimiz tanık olmuşuzdur.
HER ŞEYİ BİLİNÇALTINA ATMAYIN
Diğer taraftan bilinçaltı çöp kovası da değildir. Bilinçaltı hijyenine çok önem verin. Bir arkadaşınıza kırıldığınızda ne kendinizi ne de arkadaşınızı cezalandırmayın. Konuşun onunla… Suçlayarak, sesinizi yükselterek değil. Sakinleştikten sonra ve size yakışır biçimde kırgınlığınızı anlatın ve negatif enerjinizi bilinçaltına yerleşmeden yok edin.
Bir konudan dolayı kendinizi hatalı bulduğunuzda suçluluk duyguları ve “keşke”lerle kendinizi boşuna yıpratmayın. Hatanızı tamir edin ve bu meselenin sürüncemede kalarak sürekli zihninizi meşgul etmesine izin vermeyin.
ALTERNATİF TIP BİLİNÇALTINI KULLANIR
Bilinçaltı vücudun sağlığını dengede tutmak için koruma altına alır. Vücudun kendi kendini doğal olarak iyileştirme kabiliyetinin olması bundandır. Alternatif tıbbın da temeli budur. Yaşamınızdaki olayları değiştirmek için düşüncelerinizi değiştirin. Hayatınızdaki kafa karışıklıklarından, uyumsuzluklardan, sınırlamalardan kurtulmak için nedeni ortadan kaldırın. Bu neden; bilinçaltınızda teşvik ettiğiniz düşünce ve imgelerdir. Neden değişirse, sonuç da değişir. Amerikalı düşünür Ralph Waldo Emerson “İnsan bütün gün ne düşünüyorsa odur” demiştir. Dolayısıyla hayatın yasası, inanç yasasıdır. İnanç ise zihninizdeki düşüncedir. Asla olumsuz, negatif şeyler düşünmeyin. Bilinçaltınızın sizi iyileştirme, güçlendirme, zenginleştirme ve ilham verme gücüne inanın.
Ne demiş Mahatma Ghandi: “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...”
BİLİNÇALTINI ETKİLEYEBİLİR MİYİZ?
Kişisel gelişimin en önemli unsurlarından biri de farkındalık oluşturmak ve bilinçaltı düzeyinde yeniden yapılanma sağlamaktır. Modern bilimin ifade ettiği bilincin yüzde 20, bilinçaltının yüzde 80 oranında varlığımızı yönettiği varsayımı üzerinden hareket edersek, büyük oranda bilinçaltının kontrolü altında olduğumuz gerçeğine ulaşabiliriz. Bilinçaltı varlığımızın gizli ama asıl yöneticisidir.
Antik çağlarda, eski din adamları hastalarına ilaçlar veriyorlar ve onlar uyurken hipnotik telkinlerde bulunuyorlardı. Hastaya meleklerin, uyku esnasında onu ziyaret edeceği ve iyileştireceği söyleniyordu. Böyle ikna edici telkinler çoğu zaman işe yarıyor ve hastaların iyileştikleri görülüyordu. Günümüzde de farklı dini inançların çeşitli ritüel ve törenleri, aynı telkin yöntemlerini kullanmaktadır. Hatta modern psikanalistler ve terapistler, daha bilimsel yöntemlerle ruhsal terapi seanslarında, bilinçaltındaki evrensel gücü kullanmaktadır. Her şeyden önce bilinçaltı, telkin gücüne karşı çok hassastır. Bu yüzden iyileşmeye inanmak, tedavinin en az yarısıdır.
Yunus Emre “Bir ben vardır bende, benden içeru” derken belki bilinçaltını kastetmiyordu ama gerçekten de “Bilinçaltı”, “Gözüken ben” dışında, bir başka “Güçlü ben”dir. Aslında bizi idare eder, evirir çevirir ancak biz hiç farkında olmayız. Bilinçaltındaki gücü bilsek de genellikle kullanamayız. Özellikle Uzak Doğu öğretisinde çok önem verilen meditasyon çalışmaları, bilinçaltını tanımaya ve oradaki gücü ortaya çıkarmaya yöneliktir. Meditasyondan daha ulvi olan tasavvuf öğretisi de böyledir. Psikanalistlerin uzun yıllar boyunca uyguladıkları terapi seansları, kişinin bilinçaltını tanımasına, zaaflarını öğrenmesine ve kendini bulmasına yardımcı olur.
Mıknatıslı bir demir parçası, kendi ağırlığının 12 katını kaldırabilir. Bu demir parçasından mıknatıs gücünü alırsanız bir tüyü bile kaldıramaz. İşte mıknatıslı demir parçası gibi bilinçaltının çekim gücünü arttırmak bizim elimizdedir. Bunun ilk şartı ise bilinçaltını temizleyerek saf ve temiz hale getirmektir. Bilinçaltını arıtmadan çekim gücünü arttırmanız mümkün değildir. Tasavvuf terminolojisindeki “nefis terbiyesi” çeşitli usullerle, riyazet ve oruçla bilinçaltını temizlemek ve kontrol altına almaktır. Nitekim bilinçaltımızın derinliklerinde sınırsız bilgelik ve güç, ihtiyaçlara cevap verecek her türlü materyal mevcuttur.
DÜŞÜNCE BİR ENERJİDİR
Bilinçaltınız ne kadar temiz ve kontrollü olursa, düşüncelerinizin ve söylemlerinizin etkisi de o kadar güçlü olur. Aslında düşünce, ışık, madde gibi her şey, atomun bilinen en küçük parçacığı olan “kuant” taneciklerinin belli oranda yoğunlaşmasından başka bir şey değildir. Neticede düşünce de bir enerjidir ve bu enerjinin ne kadar güçlü olup olmadığı da tamamen bilinçaltının gücü ile ilgilidir. Olumlu düşünmek, evrene pozitif enerji vermek, olumsuz düşünmek ise negatif enerji yaymaktır. Diğer insanlardan gelen pozitif ya da negatif enerjileri, bilinçli halimiz algılayamasa da bilinçaltımız hisseder ve bunlardan etkilenir. Dolayısıyla düşüncenin gücü bir nevi bilinçaltının gücüdür. Örneğin ABD’deki ünlü tıp araştırmaları merkezi olan Mayo Clinic tarafından yapılan bir araştırmada obezite problemi olup da zayıflamak isteyen kişiler, iki gruba ayrılır. Birinci gruba çeşitli egzersizler ve hareket aktiviteleri önerilir. Diğer gruba ise sürekli hep daha zayıf olmayı düşünmeleri ve devamlı olarak “Zayıfladım, artık daha zayıfım” diyerek daha zayıflamış hallerini düşünmeleri söylenir. Araştırmanın amacı doğrultusunda her iki gruptan da beslenme alışkanlıklarını kesinlikle değiştirmemeleri istenir. Bir ay sonra aktivite grubu ile düşünce grubu arasında zayıflama konusunda hiç bir fark olmadığı ve çalışmaya katılan tüm bireylerin 1-3 kilo arasında zayıfladıkları belirlenir. Bu çalışma gösteriyor ki, düşünce ile bilinçaltını etkilemek mümkündür. Bilinçaltı siz ne istiyorsanız ona göre kendini düzenlemekte ve organizmayı yönetmektedir.
Bengal’de 1840’larda üç yıl boyunca cerrahlık yapan Dr. Esdaille, 400’ün üzerinde ameliyat gerçekleştirmişti. Bunların arasında kol ve bacakların kesilmesi, kanserli dokuların çıkarılması, göz, kulak ve burun ameliyatları da vardı. O zamanlar kimyasal anestezi yöntemleri henüz keşfedilmediği için, tüm ameliyatlarını zihinsel anestezi ile yapmıştı. Doktor, ameliyat öncesinde hastalarına hiç ağrı duymayacakları konusunda net ve yoğun telkinler yapıyor, böylece bilinçaltlarını ağrı hissetmemeye programlıyordu. Ameliyatlar gününün şartlarına göre steril olmayan ortamlarda yapıldığı halde, operasyon sonrası enfeksiyon ve yan etkiler görülmüyordu. Çünkü hastalarına ameliyat sonrası hiçbir enfeksiyon durumunun ortaya çıkmayacağını ısrarla söylüyor, hastaların bilinçaltı da buna karşılık veriyor ve organizmayı korumaya alıyordu. Bir buçuk asır önce bir İskoç cerrahın hayranlık uyandıracak bu ameliyatları bugün bir efsanedir. Dr. Esdaille, bilinçaltını nasıl kullanacağını öğrenmiş ve adeta onu doğaüstü bir güç haline getirmişti. Siz de zihninizin derinliklerindeki bu gücün farkına varın ve onu geliştirin. Zira bilinçaltınız zaman ve mekândan bağımsız olmanızı sağlayabilir, sizi maddi ve manevi tüm varlıkları etkileyecek güce eriştirebilir.
MANTIKLI HAYALLERİNİZİ BİLİNÇALTI GERÇEKLEŞTİRMEK İSTER
Hayallerimiz, bilinçaltını etkileyen faktörlerdendir. Sürekli aynı şeyi hayal ederseniz ve gerçekleşeceğine inanırsanız, bilinçaltı siz farkında olmadan, hayalinizi gerçekleştirecek planlar ve eylemler yapmaya başlar. Bu nedenle çok uçuk olmamak şartıyla olumlu güzel hayaller kurun ve istediğiniz hayali düşünün. Burada önemli olan nokta, hep farklı farklı hayaller kurmanız bilinçaltınızı şaşırtabilir ve hayalleriniz hayal olarak kalabilir. Bu nedenle tek bir hayal üzerine yoğunlaşın, bilinçaltınız bunu gerçekleştirmek için gizli gizli çalışacaktır. Ancak çok az bile olsa gerçekleşme ihtimali olan hayaller kurun, imkânsız hayaller peşinden gitmeyin. Bilinçaltı her neye yoğunlaştıysanız onu gerçekleştirme eyleminde olur fakat gerçeklemesi imkânsız hayallerinizin peşinden giderseniz, sahip olduğunuz bilinçaltı gücünüzü boş yere heba etmiş olursunuz. Örneğin çok zengin bir kişi olmayı hayal edebilirsiniz, bu mümkün olabilecek bir şeydir ve bilinçaltınız bunun için çalışır ama Süpermen olmayı hayal ederseniz enerjinizi boşa harcamış olursunuz. Bilinçaltının her ne kadar teslimiyetçi bir karakteri olsa da, imkânsız olan hayallerinizi fark eder ve size yardımcı olmaz. Dolayısıyla bir amacı net biçimde ısrarlı olarak hayal ederseniz, bilinçaltınızın esrarengiz gücü sayesinde, ihtiyaç duyduğunuz her şeye, hiç beklemediğiniz bir şekilde sahip olabilirsiniz.
Günümüzde başarılı liderlerin hepsi, bilinçaltını mükemmel kullanan insanlardır. Güçlü bir bilinçaltına sahip olmaları nedeniyle düşünceleri şekillendirebilir, hissedebilir, isabetli düşünceler oluşturabilirler. Daha proje safhasında iken bütünü görebilirler ve öngörüde bulunabilirler. Bir başarıyı oluşturan en büyük güç, arkasındaki enerjidir. Bu enerjiyi sağlayan da bilinçaltınızdır. İçinizde bütün arzularınızı hayata geçirmenizi sağlayacak bir güç olduğunu bilmelisiniz. Arzu ettiğiniz bir hedef doğrultusunda, bilinçaltınızın size gösterdiği yollardan yılmadan gidiniz. Göreceksiniz ki, sizin için imkânsız ve hayal gibi olan istekleriniz, er geç gerçekleşecektir.” Şeklinde konuştu.
Ne Düşünürseniz Öyle Olursunuz
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, “insanın beyin gücü öyle muhteşem bir güçtür ki, onu kullanarak isterse kişi kendini felç edebilir, komaya sokabilir, kendini imha da edebilir veya kanserini de yenebilir” Yeter ki beyin gücünü harekete geçirmeyi becerebilelim” dedi.