Etkinliğin son gününde Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’ndeki konuşan Araştırmacı Yazar Mustafa Yazgan, Mayıs Ayı’nın İstanbul’un Fethi ve Necip Fazıl Kısakürek’in ölüm ve doğumu gibi iki önemli olaya tanıklık yaptığını belirtirken, İstanbul’un 127 yılda 55 kez kuşatılmasına rağmen fethinin Fatih Sultan Mehmet’e nasip olduğunu söyledi.
Yazgan, “O, İstanbul’u fethederken gencecikti. Sizler gibiydi. Şimdi sizler benim yaşımdaki insanların ümidi durumundasınız. Onun için lütfen gayrete gelin. Beyninizi, ruhunuzu asırlar boyu küllenen o duygularınızı harekete geçirin” şeklinde gençlere çağrıda bulundu.
ZİHNİMİZİ AKSİYONA HAZIR EDELİM
Etkinliğe konu olan Necip Fazıl Kısakürek’in yakın tarihimizin edebiyatta önüne geçilemeyen bir kahramanı olduğu vurgusunu yapan Yazgan, “Üstadın özlediğimiz neslin vasıfları diye bir konferansı var. Onu internetlerden lütfen indirin ve dinleyin” dedi.
Mustafa Yazgan, konuşmasının devamında “Bir de ne olur kireçleşmiş beynimizi ve kaslarımızı ve zihniyetimizi biraz aksiyona hazırlayalım. Yani kitapla, kültürle, araştırmayla biraz şu kireçleri dökelim artık, ucuzculuğu bırakalım. Özlediğimiz neslin vasıflar, ilk olarak Vecd ve aşkla yanmanın vasfı. Necip Fazıl’ın ifadesidir bu. Ama sakın bu aşk kelimesini parklarda, bahçelerde, banklarda mart kedileri gibi burun buruna dolaşanların aşkı zannetmeyin. Bu aşk başka bir aşk, mart kedilerini biz hoş görüyoruz ama insanları maalesef yanlış oldukları kanaatiyle görmüyoruz. Yakışmaz, ne genç kızım ne delikanlım. Vecd ve aşk, aşk olmazsa meşk olmaz demiş büyükler. Her şey aşka bağlı. Üniversiteye veya liseye gelişiniz, okumanız hepsi bir aşkla olmalı. Hele hele gayrimeşru dünyalara böyle bir sevdalanmak gibi bir felakete sakın düşmeyin. Bir diğeri ise, sır idrakiyle duymanın vasfı. Yani sadece madde boyutunda görmeyin. İşte Necip Fazıl metafiziğin ruhaniyetini ve sırrını önümüzde nesle yani bizlere anlattı. Şimdi bende bunları sizlere anlatıyorum. Eşya ve hadiseye hakimiyet ve şecaatle davranmanın vasfı. Sonra her türlü fedakarlık ve disiplinle ileriye atılma cehdi. En derin merhamet içinde en keskin şiddet seviyesine ermenin vasfı. Necip Fazıl üstat bunları böyle sıralamış. Ve bunların hepsi size birer örnek olmalı’’ şeklinde konuştu.
ESERLERİ HEP ÇİLENİN ÜRÜNÜ
Son gün etkinliğinin moderatörlüğünü yapan Mehmet Durlu, Necip Fazıl Kısakürek’in zekasıyla, şiirini birleştirdiğini kaydederken, “Üstad, dehasıyla da tarihin yatağını değiştirmiş bir büyük şahsiyettir. O kapsayıcı şiiriyle, düşüncesiyle toplumun bütün katmanlarını kapsayıcı bir büyük düşüncenin sahibi olmuştur” ifadelerine yer verdi.
Etkinliğinin konuşmacılarından Erman Tuncer, Necip Fazıl Kısakürek’in bir tarihe damgasını vuran ve bugün mevcut siyasi iktidarın alt yapısını hazırlayan tarihi şahsiyet olduğunu belirtti.
Tuncer, Cumhuriyetin kuruluşu sırasında aynı ocakta yetişen üç değerli edebiyatçıdan neticeye ulaşan, hayırlı sonuçların elde edilmesine vesile olan Necip Fazıl Kısakürek olduğunu vurguladı.
Tuncer, “Kendisinin yakın dostları çok iyi bilirler ki bir bohem hayatı yaşamıştır. Mesela, kendisi kaldırımlar şiirinin nasıl yazıldığını şöyle anlattı. Bizzat kulaklarımla dinledim. Kumarhanede son kuruşuna kadar parasını bitirmiştir. Artık tramvaya binecek parası da yoktur. Aksaray’dan Levent’e kadar yağmur altında yürüyor ve kaldırımları ortaya koyuyor. Çile çekmediği zaman hiçbir eser veremiyor. En güzel eserlerini hapishanelerde, sıkıntılı zamanlarında ortaya çıkarıyor. Zindandan Mehmet’e Mektup ve koyduğu diğer eserler bunun göstergesi” dedi.
İDEOLOJİSİNİ ANLAMADAN O’NU ANLAYAMAZSINIZ
Necip Fazıl’ı tanıdıktan sonra dünyaya, kainata, insana, varlığa, cemiyete, tarihe bakışının değiştiğini belirten Hüsnü Kılıç da, “Çünkü, Necip Fazıl böyle bir perspektif sunuyordu bize. Necip Fazıl perakendeci değildi asla ve hayatı boyunca dünya görüşünü kurmaya çalıştığı, lif lif billurlaştırmaya çalıştığı, İslam’ın hayata nasıl tatbik edileceğiyle alakalı, nasıl yaşanabilir bir dünya, cemiyet tesis etmekle, İslam’ın bugünkü zaman ve mekan gerçekliğinde nasıl yaşanacağını bize göstermeye çalışan, bunun örnek insan ve örnek toplumunu inşa etmeye çalışan bir mütefekkirdi öncelikli olarak. Üstadın ideolojisini anlamadan ve onu anlamak için merkeze almadan ne şiirini anlayabilirsiniz ne eylemini anlayabilirsiniz. Aksiyonunu, konferansını, çabasını hatta bohem hayatını bile anlayamazsınız” ifadelerini kullandı.
ARKADA SAYISIZ ESER VE GÖNÜLLÜ BIRAKTI
Konuşmacılardan Nuri Şahin, Necip Fazıl Kısakürek’in artık arkasında ağaç dergisiyle birlikte 500 sayıyı bulan bir dergi koleksiyonu, 100’ü bulan bir Necip Fazıl kitaplığı bıraktığını kaydetti.
Şahin, “Bunlardan önemlisi uğrunda tam yarım yüzyıl yırtındığı, dövündüğü, yıprandığı, didindiği, hapishanelerde çürüdüğü ama yoğurmaya da Allah’ın Muaffak kıldığı sayısız arkada insan bıraktı” dedi.
Necip Fazıl Kısakürek’in başlattığı hareketin devam ettirilebilmesi için bu tür etkinliklerin devam ettirilmesi gerektiğinin altını çizen Ahmet Arı da, “Çoğu zaman O’nu anlattığımız için tenkitlere maruz kalıyoruz. Fakat bizler bunları konuşmalıyız. Üstadı anmaktan öte, geçtiğimiz yıllarda ortaya atılan ve bu arayışların, çabaların bir ürünü olarak muhafazakar sanat veya muhafazakarların sanatı gibi konuları biz daha çok gündeme getirip neticelendirmeliyiz” diye konuştu.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cahit Bağcı tarafından konuşmacılara Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu Seramik ve Cam Sanatları Programı tarafından hazırlanan, üzerinde GAÜN logosu ve Necip Fazıl fotoğrafının işlendiği birer vazo hediye edildi.
Necip Fazıl Etkinliğinde Muhteşem Final
Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Doruklarda, Ötelerde, Işıldayan bir Şahsiyet Necip Fazıl’ konulu etkinlik sona erdi.