Niğde'de Depremler İle İlgili Önemli Açıklama

Niğde'de Depremler İle İlgili Önemli Açıklama

Niğde Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Jeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Şener, gerekli tedbirlerin alınması halinde depremlerin korkulacak bir jeolojik olay olmaktan çıktığını belirterek: “deprem ülkemiz için jeotermal enerji ve linyit gibi enerji ham maddelerinin, bor ve tuz gibi endüstriyel ham maddelerin ve altın gibi değişik yeraltı kaynaklarımızın oluşumu ve üretimi için büyük bir şans olarak algılanabilecektir. Bu nedenlerle deprem ülkemiz için talihsizlik değil büyük bir şanstır.” dedi.

Niğde’de 10 Ocak 1940 yılında meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremde 58 vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Şener, son aylarda Niğde’nin Çamardı ilçesinde artan depremleri değerlendirdi.

Orta Anadolunun en önemli diri ve aktif fay hattı Ecemiş fayı olduğunu söyleyen Şener yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsma olayına "Deprem" denir. Depremin büyüklüğü, kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısı ile ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirtir. Deprem büyüklükleri; Süreye bağlı büyüklük ( Md), Yerel büyüklük (Ml), Yüzey dalgası büyüklüğü (Ms), Cisim Dalgası büyüklüğü (Mb), Moment Büyüklüğü (Mw) olarak sınıflandırılmaktadır. 7 Nisan 2016 Perşembe günü saat 14.11’de merkez üssü Niğde-Çamardı-Kavlaktepe olan ve 4.1 lokal ve/veya yerel büyüklükte meydana gelen deprem, ülkemizde diri ve/veya aktif fay olarak tanımlanan Ecemiş fay zonu içerisinde meydana gelmiştir. 7 Nisan 2016 tarihinde meydana gelen depremin merkez üssü 7 Nisan 2014 tarihinde depremin meydana geldiği ve Niğde’nin doğusunda yer alan Çamardı-Bademdere-İçmeli yönünde ve Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultulu yaklaşık 300 km uzunluğundaki bu fay, Ecemiş Fay Zonu olarak adlandırılmaktadır. Orta Anadolu’nun en önemli diri ve/veya aktif faylarından birisi olan Ecemiş Fayı, sol yönlü doğrultu atımlı bir faydır. Ecemiş fayının günümüzden kırk milyon yıl önce Lütesiyen öncesi-Paleosen sonrası bir jeolojik dönemde oluştuğu; fayın doğrultu atımının yanısıra düşey atımının da olduğu; düşey bileşenin günümüzde geliştiği; doğu bloğunun batı bloğa göre 10 metreden daha fazla yükseldiği ve toplam sol yönlü atımın 80 +/- 10 km olduğunu ileri sürülmektedir. Tarihsel açıdan bakıldığında 1902’den günümüze kadar ülkemizde oluşan ve can kayıplarına yol açan depremler arasında 10 Ocak 1940 yılında Niğde de meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremde 58 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir.” dedi.

Geçmiş dönemlerde de ülkemizin her bölgesinde ve değişik büyüklüklerde depremler olduğunu ve olmaya da ettiğini vurgulayan Şener: “Niğde il sınırları içerisinde bu bir aylık dönemde büyüklükleri 1,3 ile 4.1 (ML) olarak değişen toplam 9 adet deprem olmuştur. Derinlikleri 7 ila 13,96 kilometre arasında değişen bu depremlerin merkez üsleri ise; 4 adedinde Niğde Merkez, üç adedinde Çamardı, bir adedinde Bor ve bir adedinde ise Ulukışla olarak saptanmıştır. Niğde’de meydana gelen depremin olduğu 7 Nisan 2016 tarihinde ülkemiz genelinde 53 adet deprem meydana gelmiştir. Aynı günde ülkemizin her bölgesinde depremler olabilmektedir. Büyüklükleri ve derinlikleri değişen bu depremler, ülkemizin tüm bölgeleri ile bir deprem ülkesi olduğunun kanıtıdır.” diye konuştu.

Ülkenin jeolojik yapısından kaynaklanan bu deprem gerçeğinden, korkulacak bir durum olmadığını, tedbirli olunması halinde minimum kayıpların olabileceği bir ülke gerçeği olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şener: “ Bu gerçeklikten yola çıkılarak binalarımızın dış görünüşleri ve iç mimarilerine dikkat edildiği kadar zemin ve zemine uygun inşaat kalitesi arandığı takdirde diğer ülkelerdeki olumlu örnekler ülkemiz için de geçerli olabilecektir.

Bu tedbirler belirlenirken Anadolu coğrafyasında yaşamış atalarımızın yerleşim yerleri ve yerleşim modelleri, iyi incelenmeli ve örnek alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki ülkemiz için önemli bir kayıp olan rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın sözleri ile “deprem öldürmez, bina öldürür”. Gerekli tedbirlerin alınması halinde depremler korkulacak bir jeolojik olay olmaktan çıkıp ülkemiz için jeotermal enerji ve linyit gibi enerji ham maddelerinin, bor ve tuz gibi endüstriyel ham maddelerin ve altın gibi değişik yeraltı kaynaklarımızın oluşumu ve üretimi için büyük bir şans olarak algılanabilecektir. Bu nedenlerle deprem ülkemiz için talihsizlik değil büyük bir şanstır.” şeklinde konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile