Nilüfer'in Meseleleri Tartışıldı

Nilüfer'in Meseleleri Tartışıldı

Nilüfer ilçesinin meseleleri Nilüfer Kent Konseyi'nin genel kurul toplantısında masaya yatırıldı.

Kent Konseyi'nin 4. olağan genel kurulunda, BUSKİ Batı Atık Su Arıtma Tesisi'nden yayılan kokular, Ayvalıdere ıslahı, Altınşehir'deki su baskınları ile İstanbul-Gebze-Orhangazi-Bursa-İzmir otoyolu projesi ve Uluabat'a etkileri ele alındı. Genel kurul toplantısı, Nilüfer Belediye Başkan Vekili Sami Kahveci'nin konuşmasıyla başladı. Nilüfer'de yerel demokrasi adına yeni bir sayfanın açıldığını söyleyen Kahveci, Nilüfer Kent Konseyi'nin çok ortaklı yönetim tarzının yerleşmesini sağlamak amacıyla son derece anlamlı çabalar yürüttüğünü belirtti.
BUSKİ Batı Atık Su Arıtma Tesisi'nin yaydığı kokular, Ayvalıdere ıslahı ve Altınşehir'in ele alındığı toplantıya BUSKİ Arıtma Tesisi Daire Başkanı Cevdet Kaya ile BUSKİ Kanalizasyon Daire Başkanı Mesut Boz de katılarak konuyla ilgili bilgi verdi. BUSKİ Batı Arıtma Tesisi'nin Avrupa'nın en modern tesislerden biri olduğunu söyleyen Kaya, "Tesisin çalışmasından kaynaklanan bir koku yok. Arıtma tesisinde kullanılan çamur lagünleri taşınırken oluşan koku var. Bu kokuyu ortadan kaldırabilmek için ise çamur arıtma tesisi yapılması gerekiyor. Bunun için de Alman Kalkınma Bankası ortaklığıyla toplam 60 milyon Euro'ya bu tesisi yapıyoruz. Projesi hazırlandı ve temeli birkaç ay içerisinde atılacak. Hedefimiz 2 yıl içinde tesisi bitirmek. Bu tesisle koku sıkıntısını sona erdireceğiz. Altınşehir'de arıtmanın dışında bölgede bulunan ahırlar da etrafa kötü koku salıyor" diye konuştu.
BUSKİ Kanalizasyon Daire Başkanı Mesut Boz ise, Ayvalıdere ıslahı için 6 milyon TL'lik bir proje hazırlandığını belirterek, "Temizlik için önce kirletmemeliyiz. Nilüfer Deresi, Ayvalıdere ve bu derenin yan kolları Kayapa, Çalı, Yaylacık ve Tahtalı'daki sanayi kuruluşları ile mesken atıklarının dereye boşaltılmasından kaynaklanan kirlilik var. Önce bu kuruluşlara müeyyide uygulamalıyız. Bu derelerdeki su 4. seviye sınıfındadır ve bu seviyedeki su tarımda dahi kullanılamaz. Ayrıca Altınşehir bölgesindeki su baskınları yüzünden BUSKİ tarafından son beş yılda 10 kilometre atık su, 13,5 kilometre yağmur suyu hattı döşendi. Bölgede çalışmalar halen devam ediyor ve 2011 yıl sonu itibarıyla bölgede su baskının yaşanmayacağına inanıyoruz" dedi.
Nilüfer Kent Konseyi üyeleri, Uluabat Gölü'nden geçecek olan İstanbul-Gebze-Orhangazi-Bursa-İzmir otoyolunun çevreye ve göle vereceği zararları da tartıştı. Çevre ve Orman İl Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Adnan Gencer, Uluabat Gölü'nün 3 milyon yıldır yaşadığını belirterek, "Bizler her geçen gün ölen gölün ömrünü uzatmak yerine gölü ve çevresinde geçimini sağlayan insanları yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Uluabat Gölü dünya yüzeyinde yaşayan 40 gölden biri ve Ramsar gibi daha pek çok uluslararası anlaşmalara imza atmış bir hükümet tarafından korunma altında olması gerekiyor. Otoyola karşı değiliz, ama koruma alanı içinden geçen bir otoyola da karşıyız. Yol güzergahının değişmesi için Karayolları Bölge Müdürlüğü'ne farklı teklifler sunduk, ama bugüne kadar olumlu ya da olumsuz hiçbir cevap alamadık" dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy da, otoyolun birinci derecede tarım arazilerinden geçtiğini belirterek, "Demokrasilerde cumhurun dediği geçerlidir. Madem ülkemizde demokrasi var, o zaman neden halkın dediği yapılmıyor? Otoyol İznik, Orhangazi ve Gemlik'te bölgenin en verimli zeytin tarlaları ve tarım arazilerinden geçiyor. Uluabat ve İznik Gölü'nü ise birinci dereceden tehdit ediyor. 1975 yılında Altınşehir'in bulunduğu bölge tarım arazi sınıfında olduğu için koruma altında bulunuyordu. Peki ne oldu da 1976 yılında bölge konut alanına dönüştürüldü? Şimdi de otoyolun geçeceği bölgede 2 binden fazla zeytin ağacı ile bir o kadar da elma, kivi, incir ve ayva ağacı yok olacak. Tarıma ve hayvancılığa vurulan darbeyi ise hiç hesaba katmadık. Maalesef ülkemizde ekonomik ve politik koşullara göre iş yapılıyor. Tabi ki neye göre ekonomik, neye göre politik. Sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlere hiç danışılmıyor. Sonrada gerdanlık takıyoruz diye otoyolu insanlara sunuyorlar" şeklinde konuştu.
Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Nurhayat Dalkıran ise, otoyolun Uluabat Gölü'nden geçmesinin hiçbir izahının olmadığını belirterek, "Türkiye olarak Ramsar dahil toplam 5 ayrı uluslararası sözleşmeye imza attık. Bunun anlamı bu gölü yaşatacağız ve koruyacağız demektir ve tüm dünyaya bu gölü yaşatacağımıza dair yazılı olarak söz veriyoruz. O zaman neden otoyolu gölün birkaç metre yakınından geçiriyoruz? Gölün yok olması, zamanla buradaki tüm canlıların yok olması anlamına geliyor. Öncelikle göldeki canlılar, balıklar, kuşlar ve bitkiler yok olacak, sonra ise geçimini buradan sağlayan insanları yok edeceğiz. Bunun anlamı yeni göçler, yeni taş yığınları. Yani daha büyük sorunlar" dedi.
Konuşmaların ardından Kent Konseyi tüzüğünde yer alan 8. madde ve 9. madde oy çokluğuyla değiştirildi. Bu maddelerde mahalle komitelerinde daha fazla gencin ve kadın üyenin olması şartı getirildi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile