Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan Erol Olçok'un eşi ve Abdullah Tayyip Olçok'un annesi Nihal Olçok, "Ben o gece Abdullah'ın hiç bilmediğim yönleriyle tanıştım. Abdullah'ın içindeki kahramanlığı gördüm. Benim gözümde ve gönlümde büyümeyen evladımın nasıl vatan kurtarabilecek kadar büyüdüğünü, kefen giyebilecek kadar olgunlaştığını, toprakla hemhal olabilecek kadar tevazu ehli olduğunu gördüm." dedi.
Siirt Aile Destek Merkezlerince (ADEM), Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Emine Erdoğan Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu Konferans Salonu'nda "Bir Annenin Kaleminden 15 Temmuz" programı düzenlendi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, Siirt Selami Değer Anadolu Lisesi müzik öğretmeni Neşe Çakay'ın hazırladığı, 15 Temmuz gecesi yaşananların ve FETÖ'nün darbe girişimi sırasında şehit düşen Astsubay Ömer Halisdemir'in canlandırıldığı oyunlar sahnelendi.
Programda konuşan Olçok, 15 Temmuz'un kendisi için çok önemli bir mihenk taşı olduğunu söyledi.
Yaşamak ve hayatta olmanın farklılığını dile getiren Olçok, "Çünkü insanın yaşamın içindeki temel varoluşu, bilinmek, kabul görmek, onaylanmak, takdir ve takdim edilmektir. Bunları yaşadığınız zaman sizin varlığınız onaylanmış olur." dedi.
Olçuk, oğlu Abdullah'ın çevresinin hayattayken çok kısıtlı olduğunu dile getirerek onun şimdi daha çok yaşadığını belirtti.
Türkiye için çok önemli ve yüzlerce geceye bedel olan 15 Temmuz'da Abdullah'ın bilmediği yönleriyle tanıştığını anlatan Olçok, şunları kaydetti:
"Ben o gece Abdullah'ın hiç bilmediğim yönleriyle tanıştım. Abdullah'ın içindeki kahramanlığı gördüm. Benim gözümde ve gönlümde büyümeyen evladımın nasıl vatan kurtarabilecek kadar büyüdüğünü, kefen giyebilecek kadar olgunlaştığını, toprakla hemhal olabilecek kadar tevazu ehli olduğunu gördüm. Erol amcanız zaten öyleydi. O nevi şahsına münhasır çok güçlü karakterde, çok başarılı bir adamdı. Tayyip Bey'in çok uzun yıllar yol arkadaşlığını yaptı. Belediyeden önceye dayanan bir dostlukları vardı."
"İkisinin beraber aynı yolculuğa çıkıp aynı mevziye varmaları bence bir anne için en büyük mükafattır." diyen Olçok, Abdullah ve babasının yalnız olmadığını belirtti.
Olçok, aile yapılarında "insana faydayı sadece insan verir" düşüncesini benimsediklerine işaret ederek şehit oğlu Abdullah'ın idealinin iyi bir avukat olmak olduğunu söyledi.
Abdullah'ın 15 Temmuz gecesi sokağa çıktığında saatlerin 21.17'yi gösterdiğini ifade eden Olçok, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Benimle konuştuğunda saat 21.17'di, şehit olduklarında saat 00.50'ydi. Önce Erol Bey, 30 saniye sonra da Abdullah. Abdullah, babası vurulduğunda tepki de göstermeyebilirdi. Bir yere siper alabilirdi, saklanabilirdi. Evlatça davrandı ve 'Baba' diye koştu peşinden ve koşunca Abdullah'ı da hedef aldılar."
Nihal Olçok, 15 Temmuz gecesi tanıştığı gazi olmuş 8 Musevi ile hala iletişimde olduğunu bildirdi.
Kendisinin Arnavut, Erol Olçok'un da Çerkez olduğunu dile getiren Olçok, şöyle devam etti:
"Eğer yaşayacak toprağınız olursa orada Müslüman da Hıristiyan da Musevi de olursun. Orada Laz da Kürt de Arnavut da olursun. O gece herkes sadece ve sadece vatan için, dalgalansın diye canınızı vereceğiniz bayrak uğruna imanıyla sokağa çıktı. Başka hiçbir beklentisi de yoktu."
Olçok, daha sonra davetlilerin sorularını yanıtladı.
Programın sonunda, Siirt Belediye Başkan Vekili Ceyhun Dilşad Taşkın, Vali Yardımcısı Bünyamin Kuş, AK Parti İl Başkanı Fuat Özgür Çalapkulu ve İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Fethi Suay tarafından Olçok'a üzerinde ismi ve Türk bayrağı işlemeli tiftik battaniyesi ile çeşitli hediyeler verildi.
Siirt Belediyesi, programa katılanlara Nihal Olçok'un kaleme aldığı "Annesi'nin Kalbinden Şehitoğlu Şehit" adlı kitap hediye edildi.
'O Gece Abdullah'ın İçindeki Kahramanlığı Gördüm'
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan Erol Olçok'un eşi ve Abdullah Tayyip Olçok'un annesi Nihal Olçok: 'Ben o gece Abdullah'ın hiç bilmediğim yönleriyle tanıştım. Abdullah'ın içindeki kahramanlığı gördüm. Benim gözümde ve gönlümde büyümeyen evladımın nasıl vatan kurtarabilecek kadar büyüdüğünü, kefen giyebilecek kadar olgunlaştığını, toprakla hemhal olabilecek kadar tevazu ehli olduğunu gördüm'