Obezite 12 Çeşit Kanserle Bağlantılı Olabilir

Dünya Kanser Araştırma Fonu (WCRF), on yıllarca süren kanıtları değerlendirdi ve obezite ile mide, ağız ve boğaz, karaciğer, yumurtalık, bağırsak, safra kesesi, böbrek, yemek borusu, pankreas ve rahim kanserleri arasında bir ilişki buldu. Menopoz’dan sonra oluşan meme kanseri ve ilerlemiş prostat kanseri de obeziteyle bağlantılı olabilir.

Viyana’daki Obezite Avrupa Kongresi’nde sunulan "Diyet, Beslenme, Fiziksel Aktivite ve Kanser: Küresel Bir Perspektif" raporunda örgütün kanser önleme önerilerinin “kanseri yenme planı” olarak adlandırılan güncelleştirilmiş bir versiyonu yer aldı.

Öneriler: Sağlıklı bir kiloda olmak; egzersiz yapmak; tahıl, sebze, meyve ve fasulye yemek; yüksek kalorili gıdalardan kaçınmak; kırmızı ve işlenmiş et ve şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimini sınırlamanın yanı sıra alkolü kesmek şeklinde ifade edildi. WCRF ayrıca diyet takviyelerine çok fazla güvenmeme konusunda uyararak, bebek emzirmenin yararlarını vurguladı.

Uzmanlar, şekerli içeceklerin düzenli olarak tüketilmesinin, kilo alımına ve obeziteye neden olabileceği için kanserle bağlantısının olabileceğini söyledi.

Uzmanlar, fiziksel olarak aktif olmanın bağırsak, rahim ve menopoz sonrası meme kanserine karşı doğrudan koruma sağladığını ve diğer kanser türlerinin gelişme riskini azalttığının görüldüğünü belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 yılında yaptığı uyarı hatırlatılarak, kırmızı et tüketiminin bağırsak da dahil olmak üzere bir çok kanser çeşidine yol açabileceği belirtilen raporda kepek, sebze, meyve ve bakliyat içeren bir diyet önerildi. WCRF, kırmızı etin bağırsak kanserini önlemek için haftada en fazla üç parça (350 ila 500 gr pişmiş porsiyon) ile sınırlı kalması gerektiğini söyledi.



Araştırmacılara göre, daha fazla ülke yerleşik yaşam ve obeziteye neden olan gıdalar ile Batı yaşam tarzlarını benimserken, kanser oranlarının 2035 yılına kadar% 58 oranında artması ve yılda 24 milyon küresel ölüme neden olması bekleniyor. Araştırmacılar, kanseri önleme görevinin yalnızca bireylerle ait olmadığını, hükümetleri kanser önleme politikalarına öncelik vermeleri gerektiğini vurguladı.

WCRF Kıdemli Bilim Program Müdürü Susannah Brown yaptığı açıklamada, "Bu rapor, diyet, kilo ve fiziksel aktivitenin kanser riskini nasıl etkilediğine dair önemli bulgular ve sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesinin, kanser riskini azaltmanın ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir ” dedi.

Brown raporun amacının insanları endişelendirmek olmadığını söyledi.

Brown," İnsanların ne yediklerini, hangi kiloda olduklarını, fiziksel aktivitelerinin kanser risklerini nasıl etkileyeceğini bilmelerini istiyoruz. Bu rapor hangi diyet ve aktivite modellerinin kanser riskini azaltmaya yardımcı olduğuna dair pratik bilgiler vermektedir ” ifadelerini kullandı.

Susannah Brown, "Bu rapor, 30 yıldan fazla süren güçlü bilimsel kanıtları bir araya getiriyor ve 50 milyondan fazla kişinin verilerini içeriyor. Bu yüzden çok kapsamlı belgedir. İnsanların kanser risklerini azaltmak için atabilecekleri olumlu adımlar hakkında bilgi içerir” dedi.

40’ın üzerinde sağlık yardım kuruluşu, tıp fakültesi ve kampanya grubundan oluşan Obezite Sağlık İttifakı’nın önde gelenlerinden Caroline Cerny, aşırı kilolu olmanın sadece kanser riskini arttırmakla kalmayabileceğini, aynı zamanda tip 2 diyabet, kalp ve karaciğer hastalığı ve akıl hastalığını da arttırabileceğini söyledi.

Cerny, “Sürekli reklamlar, promosyonlar ve teklifler ile sağlıksız seçeneklere yöneltmekten ziyade, sağlıklı seçimleri destekleyen ve teşvik eden bir ortama ihtiyacımız var" açıklamasında bulundu.

İngiltere Kanser Araştırmaları’ndan Emma Shields,“Kanser önleme konusunda sürekli olarak yeni mesajlarla bombardımana tutulmuş olsak ta, bu uzman raporu tavsiyelerin ne kadar tutarlı kaldığını vurgulamaktadır. Sağlıklı yaşamın temel taşları olan; sigara içmemek, sağlıklı bir kiloda olmak, aktif kalmak, sağlıklı yemek ve içmek kanser riskini azaltmanın anahtarıdır.