Obezite Ve Fazla Kilolar Kronik Hastaliklara Öncü Oluyor

Medicana Konya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmani Dr. Ögr. Üyesi Süleyman Kargin obezite ameliyatlari ile ilgili bilgiler verdi. Yaz öncesi her sene baslanan diyetler, yapilan beslenme planlari ve spor programlari sonrasi zayiflamanin çogu zaman hüsranla sonuçlandigini kaydeden Dr. Süleyman Kargin, “Fazla kilolarimiz dis görünüsümüzdeki can sikici hal kadar iç organlarin da gün be gün hizla hasara ugramasina yol açmakta ve bize kronik hastaliklara öncü olmaktadir. Hipertansiyon, kalp hastaliklari, seker hastaligi, eklemlerde kireçlenme, uyku bozukluklari, üreme bozukluklari ve hatta psikolojik bozukluklar için en büyük etken obezite ve fazla kilolardir. Bu nedenle eger gerçekten fazla kilolardan kurtulmak için her yolu denediniz ve hala obeziteden kurtulamadiysaniz en iyi çözüm obezite ameliyatlari olabilir. Obezite ameliyatlari artik toplumun her kesiminde en çok konusulan ameliyatlar haline gelmistir. Bu nedenle çogu insan kulaktan dolma bilgilerle ameliyatlar hakkinda kaygilara ve ön yargilara sahiptir” dedi.



“Hiç diyet yapmadan ameliyatlari olmayi önermiyoruz”

Obezite ameliyatlarinin temelde 2 çesit oldugundan bahseden Dr. Ögr. Üyesi Süleyman Kargin, “Bazilari sadece midenin küçültülmesi esasina dayali (ki bunun en iyi örnegi tüp mide ameliyatidir) ameliyatlar olup bazilari ise hem midenin küçültülüp hem de yenilen gidalarin emilimini bozarak (en iyi örnek gastrik bypass ameliyatlari) daha kalici bir kilo kaybi saglamanin yaninda, kronik hastaliklari da tedavi edecek sekilde islev gören ameliyatlardir. Günümüzde en sik yapilan ameliyat tüp mide ameliyatlari olmakla birlikte gastrik bypass ameliyatlarinda kronik hastaliklarda daha fazla gerileme ve daha yüksek basari alindigini biliyoruz. Ancak sizin için en uygun ameliyata hasta ve doktorun ortak karar almasi gerekiyor. Ameliyat için uygunlugunuzu vücut kitle indexi dedigimiz parametre ile indexinizi buluyoruz. Eger indexiniz 40 ve üzerindeyse ya da 35 ve üzerinde iken tansiyon, seker hastaligi gibi baska hastaliklarinizda varsa bu ameliyatlar için uygunsunuzdur. Tabii ki ameliyat öncesinde en az 1 yil diyet yapmaniza ragmen kilolarinizi veremediyseniz ameliyatlari yapiyoruz. Hiç diyet yapmadan ameliyatlari olmayi önermiyoruz” ifadelerini kullandi.

Tüp mide ameliyatinin, laparoskopik (kapali) yöntemle karindan açilan ve en büyügü 1 santimetre olan, 5 delikten girilen aletlerle midenin yüzde 80-85 kadarinin kesilmesi islemiyle yapildigini anlatan Dr. Kargin, “Iki mekanizma ile kilo veriyoruz. Ilki kalan midemiz 3-4 lokma ile çabuk doyabiliyor; ikincisi de alinan mide bölgesinde açlik hormonu salgilayan hücreler de çikarildigi için vücutta sürekli bir tokluk hali olusmaktadir. Bu sayede 7-8 ay içerisinde fazla kilolarimizin yüzde 70-80’inden kurtulmak mümkündür. Hatta bazi hastalarimizda fazla kilolarin tamamindan kurtulduguna sahit oluyoruz. Obezite ameliyatlari tüm ameliyatlar gibi risk barindirir. Ancak toplumda bu ameliyatlarin riskleri bilinenin çok üstünde yanki uyandirmaktadir. Her ameliyatta görülen komplikasyon denilen istenmeyen durumlar obezite ameliyatlarinda da yüzde 10-15 oraninda görülmektedir. Aslinda komplikasyonlarin nedeni yine obezitenin kendisidir. Çünkü asiri kilo ve buna bagli olusan hastaliklar bu ameliyatlarin risklerini artirmaktadir. Ölüm oranlari ise bin hasta içinde 4 hastada görülebilmektedir. Kapali ameliyatlar ve artan deneyimlerimiz istenmeyen durumlarin olusmasini en aza indirmistir. Maalesef ki toplumumuzda bu ameliyatlarin çok riskli oldugu ve yapilmamasi gerektigi en çok bilinen yanlislardan biridir. Halk arasinda en çok yanlis bilinen bilgilerden birisi de budur. Bu konunun iyi analiz edilmesi gerekir. Obezitenin en iyi tedavisi yeme aliskanliklarinin degistirilmesi, sosyal ve psikolojik yemek yeme duygusundan uzaklasilmasidir. Bu ameliyatlar aslinda yeme bozuklugu olan obez bireylere yeni bir sayfa açmayi ve onlari hem zayiflatarak hem dogru beslenme seklini zorla ögretiyor. Hastalarimiza 1-1,5 yillik süreçte fazla kilolarini vermenin yaninda sürekli beslenme egitimi vererek dogru beslenme seklini de ögretiyoruz. Bu sayede uzun süre kilo almadan yasayabiliyorlar. Maalesef bazi hastalarimizda uyumsuzluk ve doymasina ragmen sürekli kalorili gidalari alma egilimi sonucu geri kilo alma olabiliyor. Bu basarisizlik orani ise yüzde 15-17 hastada görülebiliyor” seklinde konustu.



“Obezite tüm sistemlerimizi etkilemektedir”

Ameliyat sonrasi en çok bilinen, en büyük yanlislardan birisinin de ömür boyu kati yemek yiyememe korkusu oldugunu kaydeden Kargin, “Ameliyat sonrasi ilk bir ay asamali olarak beslenme evreleri yapiyoruz. Ancak bir ayin sonunda kati gidalari tüketmekte sorun olmamaktadir. Hastalar her türlü gidalari tüketebilirler. Ancak zayiflama sürecinde sekerli ve kalorili gidalardan uzak durmasini öneriyoruz. Ameliyat sonrasi ömür boyu yiyemeyeceginiz gida olmamakla birlikte sadece küçük porsiyonlar halinde tüketme aliskanligi olusacaktir. Ameliyat sonrasi hastalarimin görüslerine çok deger verir ve onlardan çok tecrübeler edinirim. Aslinda çogunun düsüncesi de benzerdir. Ilk ay kontrollerine geldiklerinde hepsinin söyledigi en önemli seyler ‘ben daha önce nefes almiyormusum’ ve ‘ben daha önce uyumuyormusum’ olmaktadir. Gerçekten obezite tüm sistemlerimizi etkilemektedir. Zayiflamak sadece dis güzellik katmayacaktir. Ayni zamanda hipertansiyon, kolesterol yüksekligi, seker hastaligi, astim, dizlerde agrilar, uyku bozukluklari, adet bozukluklari gibi daha birçok hastaliginizdan kurtulmaniza vesile olacaktir. En önemlilerinden biri de özgüven artisi, toplumda yer edinme ve bireylerin topluma yeniden kazandirilmasindaki rolü üstlenecektir. Kisaca özetlersek, obezitenin ve olusturdugu hastaliklarin pençesindeyseniz yasadiginiz tüm zorluklarin üstesinden gelmek için obezite ameliyatlari size hem saglik hem de güzellik katacak tercihler olmaktadir” diye konustu.