Bir süredir roman yazarı annesi Pakize Başaran ile Bandırma'da yaşayan Başaran (76), AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk filminin, 1964 yılında çektiği "Hayat Kavgası" olduğunu söyledi.
Türk sinemasında bir dönem birçok yapımcının, istemeden de olsa filmden uzak kalmak zorunda kaldığını vurgulayan Başaran, kendisinin de 15 yıl reklam filmciliği yaptığını anlattı.
"Bir sinemacı için film yapmamak, ölmek demektir" diyen Başaran, "Seks filmleri döneminin kapanmasının ardından yeniden sinemaya dönerek, 1986 yılında yeni bir başlangıç yapıp, 'Biri ve Diğerleri' filmini çektim. Bunu, 'Uçurtmayı Vurmasınlar', 'Piyano Piyano Bacaksız', 'Sen de Gitme', 'Uzun İnce Bir Yol', 'Kaçıklık Diploması' ve 'Abuzer Kadayıf' başta olmak üzere birçok film izledi. 1964 yılından bugüne kadar 58 film çektim" ifadesini kullandı.
Tüm filmlerini çok sevdiğini ancak içlerinde 1954 yılının sonunda çektiği "Murtaza" filminin yerinin ayrı olduğunu anlatan Başaran, "Bu film, okullarımızda ders olarak gösterildi" dedi.
- ''Sinemamız, bir gün mutlaka Oscar ödülünü alacak''
Başaran, Türk sinemasının iyi gittiğini ve geleceğine güvendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bazı film eleştirmenleri ve kesimler, zaman zaman eski Yeşilçam filmlerini küçümsemeye çalışıyor ve 'Türk sineması öldü' değerlendirmelerinde bulunuyor. Buna kesinlikle katılmıyorum. Türk sineması asla ölmez. O küçümsenmek istenen eski Yeşilçam filmlerinin kahramanları son derece içten, sıcak kişilerdi. Bu filmlerde, baş rollerin yanı sıra yardımcı oyunculuklar da çok başarılıydı. Yardımcı oyuncular, bir filmin aynasıdır. Örneğin, Ahmet Mekin, hem çok iyi bir yardımcı oyuncu hem de mükemmel bir insandır. Kimse eski Yeşilçam filmlerini hor görmesin, küçümsemesin. Eski Yeşilçam filmleri olmasa, bugünkü Türk sineması olmazdı. Sinemamız, bir gün mutlaka Oscar ödülünü alacaktır."
- "Bazı eleştirmenler sinemadan anlamıyor"
Bazı eleştirmenlerin sinemadan anlamadığını savunan Başaran, "Türkiye'de eğer bir işi yapamıyorsanız, eleştirmen olursunuz. Türk sinemasının önü açık ve geleceği parlak. Kimse kötülemesin" diye konuştu.
Kendisinin çalışılması zor değil, disiplinli bir yönetmen olduğunu anlatan Başaran, "Hiçbir oyuncuya setlerde bağırıp, çağırmadım, sert davranmadım. Ancak işini ciddiye almayanların da celladıyım" değerlendirmesinde bulundu.
Atatürk'ün yaşamını anlatan filmlerin yapılmasını önemsediğini kaydeden Başaran, Ziya Öztan'ın, Atatürk ile ilgili filminin başarılı olduğunu belirtti.
Başaran, bu filmler için en büyük handikaplarından birinin, mekan sorunu olduğuna dikkati çekti.
Ödüllü Yönetmenden ''eski Yeşilçam Filmleri Küçümsenmesin''Mesajı
Türk Sineması'nın ödüllü yönetmenlerinden Tunç Başaran, bazı film eleştirmenleri ve kesimlerin, zaman zaman eski Yeşilçam filmlerini küçümsemeye çalıştığını belirterek, "Buna kesinlikle katılmıyorum. Kimse eski Yeşilçam filmlerini hor görmesin, küçümsemesin. Eski Yeşilçam filmleri olmasa, bugünkü Türk sineması olmazdı" dedi.