Erdoğan, Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği'nce Haliç Kongre Merkezi'nde verilen iftar programında konuştu.
Konuşmasının başında yatsı ezanının okunduğunu duyan Erdoğan, "Şöyle ezanı dinleyelim. Eyüp Sultan'ın ezanı güzeldir"diyerek, ezan bitene kadar konuşmasına ara verdi.
Erdoğan, bir rahmet, mağfiret, edebi azaptan kurtuuş ayının veda günlerinde olduklarını, 19 günü geride bıraktıklarını, önlerindeki 11 günü bereketi ve mağfiretiyle Allah ömür verirse idrak edeceklerini kaydederek, bu ramazana yine ızdırap içinde girdiklerini söyledi.
Bir tarafta Suriye, bir tarafta Mısır'da yaşanan olaylarla ramazan ayına girdiklerini dile getiren Erdoğan, Somali'nin başkenti Mogadişu'da Türk Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıya değindi.
"Somali'de Şebab denilen bir örgüt, ki bunlar hep güya Müslüman. Orada bizim büyükelçiliğimizin ek binasına saldırmak suretiyle canlı bomba... Orada polislerimiz bunların 3'ünü öldürdü. Ama bir tanesi attığı el bombasıyla bir polisimizi şehit etti" diyen Erdoğan, şehit polise Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diledi.
Erdoğan, Suriye'de 100 bin insanı katil rejimin şehit ettiğini, Mısır'da kendi halkına bombalarla, silahlarla saldırmak suretiyle öldüren bir darbe yönetimi olduğunu ifade edenrek, bu tür operasyonların Türkiye'de de yapılmak istendiğini söyledi.
Mayıs ayında başlayan, haziran ayında devam eden olayların, bu olaylardan farklı olmadığını aktaran Erdoğan, "Doğrusu dünyada güçlü bir Türkiye'nin olmasını istemiyorlardı. Güçlü bir Türkiye'nin olmasını istemeyenler ne yapacak, tabii ki içerde bazı huzursuzluklar meydana getireceklerdi. Onun için de bunun bazı adımlarını attılar. Fakat bu dik, güçlü duruş, halkımızın bu noktada verdiği tepkilerle hamdolsun bu iş atlatılmış oldu. Fakat bunlar durmayacak. Bunu özellikle bilmenizi, bunlara karşı uyanık olmanızı istiyorum" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Oflu kardeşlerinin gereğini nasıl yapacaklarını bildiğini ifade ederek, devletin can, mal, nesil, akıl ve inanç güvenliğini sağlamak zorunda olduğunu, bunun için gereği neyse yapmak zorunda olduğunu ve yapacağını söyledi.
-"Ben bile ülkemi tanıyamaz hale geldim"
Dünyanın birçok şeye duyarsız kaldığını, Suriye'de 100 bin insanın öldürüldüğünü, Türkiye'de kullanılan biber gazı kadar ses çıkmadığını, BBC, CNN, Reuters'ın bu konuda ciddi yayın yapmadığını, bu konuda duyarsız olduklarını, Türkiye'deki olaylarla ilgili sanki yer yerinden oynamış gibi kampanyalar yaptıklarını anlattı.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Açıp konuştuğumuz liderler baktım bize garip garip şeyler anlatıyorlar. Ben bile ülkemi tanıyamaz hale geldim. Dedim 'Yaa siz ne diyorsunuz. Türkiye'de bu anlattıklarınızın hiçbirisi yok. Siz sadece gazetecilerin manşetlerine bakarak konuşuyorsunuz. Türkiye gazete manşetleriyle yönetilen bir ülke değil. Türkiye, milletin attığı manşetlerle yönetilen bir ülkedir. Bunu böyle bilin. Onlar artık geçmişte kaldı '.Geçmişte bakıyorsunuz medya, sermaye hükümet kuruyor, hükümet indiryordu, bakanlar tayin ediyordu. Artık böyle bir Türkiye yok, artık sandıkta kendi iradesini ortaya koyan ve iradesinin neticesini de iktidarda gören bir Türkiye var. Onun için biz halkın iradesine saygı diyerek yola çıktık ve meydanlarda da halkın iradesini gösterdik. Sandık en büyük meydandır. Sandıktan daha büyük meydan yoktur. Sandıkta kim galip geliyorsa herkes ona saygı duymak zorundadır. Ben buna saygı duymaya hazırım, partim de saygı duymaya hazır. Ama karşımdakiler de buna saygı duymak mecburiyetindedir. Yani azınlık çoğunluğa tahakküm edemez. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne taraftar değilim ama çoğunluk idare denilen bir mükellefiyete sahiptir. Aldığı o iktidar yetkisini ne yapacak? Kullanacak."
Erdoğan, bir partinin, aldığı iktidar yetkisini kullanmazsa kendisini iktidara getirenlere saygısız davranmış olacağını, bu yetkiyi almışlarsa 4 yıllığına kullanacaklarını, başarısız olmaları halinde kendilerini getirenlerin, getirdikleri gibi götüreceklerini, olayın aslının, demokrasinin güzelliğinin bu olduğunu söyledi.
-"Ellerinde palalarla dolaşan kitleler istemiyoruz"
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz, tabii ki sokaklarda yani ellerinde palalarla dolaşan kitleler istemiyoruz. 'Bodyguardlarla falan filan seçim sandıklarını alalım, gölgeleyelim, onlarla geleceğe yürüyelim'... Böyle bir şey de istemiyoruz. Biz diyoruz ki; bu ülkede her şey kardeşçe, birlik beraberlik içinde olsun, herkes birbirinin inancına, yaşam tarzına saygılı olsun. Bu ülkede benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de hepsi el ele yürüyor. Bunu kimse bozmasın. Kimse de bundan rahatsız olmasın. Bunu başardığımız sürece bu ülkenin birliğine, beraberliğine kimse müdahale edemez. Türkiye bunu aştığı için birileri rahatsız oluyor, biz güçlenerek bunu aşacağız."
Geldikleri günden bu yana eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, turizmde, ulaşımda, enerjide attıkları adımların ortada olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin yılda 100 milyon kapasiteli havalimanını ihale edecek duruma gelmesinin dünya piyasalarında Türkiye'nin ne kadar güvenilir bir noktaya geldiğinin alameti olduğunu söyledi.
Bu ihaleden 25 yılda kasaya girecek paranın yaklaşık 30 milyar avro olduğunu dile getiren Erdoğan, ihaleyi alanların her şeyi kendilerinin yapacağını, ülkeye yıllık vermeleri gereken ücreti ödeyeceklerini ve 25 yıldan sonra havalimanını bırakıp gideceklerini anlattı.
Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği İftar Programı
İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz diyoruz ki; bu ülkede her şey kardeşçe, birlik beraberlik içinde olsun, herkes birbirinin inancına, yaşam tarzına saygılı olsun. Bu ülkede benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de hepsi el ele yürüyor. Bunu kimse bozmasın. Kimse de bundan rahatsız olmasın. Bunu başardığımız sürece bu ülkenin birliğine, beraberliğine kimse müdahale edemez. Türkiye bunu aştığı için birileri rahatsız oluyor, biz güçlenerek bunu aşacağız" dedi.