Özellikle son zamanlarda çok fazla şiddet olayı ile karşılaşıldığını ifade eden Yıldırım, ‘’Bu şiddetin kökenine baktığınız zaman aslında bunun bir saldırganlık olduğunu ve temelinde öfke duygusu var olduğunu görebiliriz. Öfke duygusu da tıpkı mutluluk, kıskançlık gibi insanda olması gereken bir duygu. Ama önemli olan bunu nasıl yaşadığımız ve kontrol ettiğimiz’’ dedi.
Kişilerin doğdukları andan itibaren bütün bu duygulara sahip olduklarını belirten Yıldırım, ‘’Bu duyguları nasıl yaşayacağımızı biraz da aile içindeki yaşantımızdan öğreniyoruz. Model alma durumu söz konusu’’ diyerek konuşmasını sürdürdü.
‘’Kişi öfke anında kendisiyle baş başa kalmalı’’
Kişilerin bazı durumlarda çok sinirli ve öfkeli olabildiğini dile getiren Yıldırım, ‘’Ama bu noktada eğer etkili iletişim yolunu kullanmazsak istemediğimiz ifadelerde bulunabiliyoruz. Böyle durumlarda kişinin biraz kendine vakit ayırması, ortamdan uzaklaşma şansı varsa bir süre oradan uzaklaşması faydalı olabilir. Karşı tarafın da gerçekten kendisini bu kadar sinirlendirecek bir şey yapıp yapmadığını düşünmesi gerekir’’ diye konuştu.
‘’Etkili bir iletişim dili kullanmak çok önemli’’
Yıldırım sözlerini şu şekilde noktaladı:
‘’İletişim dilini etkili kullanabilme becerisini geliştirmek, kendi düşüncelerini tanımlayabilmek, karşı tarafa da kendini ifade edebilmek için vakit ayırmak ve öfkelenilen durumlarda kişinin kendine biraz vakit ayırması öfke kontrolünü önlemeye yardımcı olabilir. Bu şekilde davranıldığı durumlarda bu kontrol dışı şiddet olayları engellenebilir diye düşünüyorum. ‘’
Öfke Kontrolünün Sağlanması
Cuma sabahı yaşanan metrobüs kazası ile gündeme gelen öfke kontrol sorunlarını değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Melis Seray Özden Yıldırım, öfke kontrolünün nasıl sağlanacağı konusunda tavsiyelerde bulundu.