Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ilk kez savunması alınan Olgun Peker, bu davanın başlamasının nedeninin, 2000 yılından beri emniyet teşkilatının kendisine olan husumetinden kaynaklandığını öne sürdü. Peker, ''2000 yılında gözaltına alındım. Sedat Peker aleyhine ifade vermem istendi. Aleyhine ifade vermeyince de, işkenceden geçtim. Sağlam girdiğim emniyetten sakat çıktım. Bu aldığım raporlarla sabittir. Bu polislerden şikayetçi oldum. Daha sonra 2001 yılında evimi bastılar ve beni gözaltına aldılar. Nedenini sordum? Gelen polisler bana 'şikayet etmeseydin' dediler. Hukuk dışı durumlardan dolayı mağdur edildim'' diye konuştu.
Gördüğü işkenceye insani tepki amacıyla mevcut soyadına ''Peker'' ismini de eklemek istediğini ifade eden Olgun Peker, kendisi ve avukatı arasında bir iletişim kopukluğundan dolayı eski soy adının çıkarılıp yerine bugünkü soy adı olan 'Peker'in koyulduğunu söyledi.
''Birinci Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Sedat Peker'e yakın olmakla suçlandığını hatırlatan Peker, bu suçlamalar nedeniyle işlerinin bozulduğunu iddia etti.
Eskiden beri tanıdığı davanın tutuklu sanığı Bülent Uygun ile birlikte iddianamede adı geçen menajerlik şirketini kurduğunu dile getiren Olgun Peker, ''Şirketi kurarken Sedat Peker'e danıştım. Oda bana, 'Saha tozu ve sahne tozu yutmuşlardan zor adam çıkar' diyerek, bu işe girmememi istedi. Bu şirket resmi ve Türkiye'deki ilk menajerlik şirketlerinden biridir'' diye konuştu.
Olgun Peker, 2004'de yapılan Kelebek Operasyonu'nda, ilgisi olmamasına rağmen adının geçirildiğini ve menajerlik şirketinin gazetelere servis edilmeye başlandığını ileri sürdü.
Bir dönem Giresunspor Başkanı olduğunu ve hizmet ettiğini söyleyen Peker, kulüpte usulsüzlük yaptığı iddialarını reddetti. Kulübün en başarılı başkanı olduğunu savunan Peker, şike davasında sanık olmasına sebep olan olayı ise şöyle anlattı:''Bana göre bu olayların başlamasına bir olay sebep oldu. Bu da, Bülent Uygun'un Bucaspor'dan Eskişehirspor'a transfer olmasıdır. Transferden Bucasporlular çok rahatsız olmuşlar. Bu transferi benim yaptırdığım iddia edilmiş. Bucaspor Başkanını, söz konusu transferi benim yapmadığım konusunda ikna ettim.
İstanbul Asayiş Şube Müdürü, İzmir'den gelmiş ve transferle ilgili oradaki arkadaşlarıyla görüşmüş, bu olayı üstüne vazife edinmiş. Benimle ilgili usulsüz dinlemeler söz konusu. Mahkeme kararı olmadan hakkımda tahkikat yapmışlar. Daha sonra dosyayı örgüt kapsamına sokup, Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne göndermişler. Burada Osman Çırak diye bir kişi ile resmi olmayan bir görüşme yapıyorlar.
Resmi ifadesini biz tutuklandıktan sonra 7 Temmuz 2011'de alıyorlar. Bu kadar iddiada bulunan bütün bu olaylara neden olan Çırak'a, sadece bir soru soruluyor ve böylece bu soruşturmada en kısa ifade veren kişi oluyor.''Davanın 70 klasöründe kendisiyle ilgili şike olayının olmadığını iddia eden Olgun Peker, savunmasını şöyle sürdürdü:''Şike gibi alçakça bir suçlamada bulunmak bu kadar kolay mı? Ocak ayında başlayan bir soruşturmada benim ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı. 3 Temmuz 2011'de gözaltına alıp tutuklandım, bu süreçte delilleri karartabilirdim veya kaçabilirdim. Bence bu aralar Aziz Yıldırım keşfedildi. O aradan sonra da Aziz Yıldırım ile ben bir şekilde irtibatlandırıldım.''
Olgun Peker: 1 Numara Olmam İnandırıcı Değil
''Futbolda şike'' davasının tutuklu sanığı Olgun Peker, ''Bana '1 numara' diyorlar. 1 numara olmam inandırıcı değil. Eğer ben bir numara olsam, ocak ayında başlayan bir soruşturmada benim ofisimi 7 Nisan'da basmazlardı'' dedi.