Önder Aytaç: Hanefi Avcı bir idoldü, gücünü sürekli kılma arzusu ve ihtirasının kurbanı oldu (Özel)

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Önder Aytaç, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın yazdığı 'Haliç'de Yaşayan Simonlar' adlı kitabı ve iddiaları ka

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Önder Aytaç, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın yazdığı 'Haliç'de Yaşayan Simonlar' adlı kitabı ve iddiaları karşısında hayrete düştüğünü söyledi. Aytaç, emniyet camiasında idol olarak görülen Avcı'nın 'gücünü sürekli kılma arzusu ve ihtirasının kurbanı' olduğunu ifade etti.

Aytaç, anayasa değişikliği paketinin oylanacağı referandum öncesi böyle bir kitabın piyasaya sürülmesini manidar bulduğunu bildirerek, "Çok iyi bir istihbaratçı olan Hanefi Avcı, anayasa oylaması öncesinde böyle bir kitabı yayınlatarak hayır diyen vesayetçilerin işini kolaylaştırmaya mı çalışıyor?" diye sordu. Referandumda hayırcıların elini güçlendirmek için bu kitabın acilen piyasaya sürüldüğü iddiasını gündeme getiren Önder Aytaç, bunun gerekçesini ise şöyle delillendirdi:

''Acaba sormak lazım; Haliç'teYaşayan Simonlar adlı kitap neden alelacele, hem de çok sayıda basılarak piyasaya sürülüyor. Referandum öncesi bu hareketlilik hayra alamet olmasa gerek. Kitabın bir an önce piyasaya sürülme telaşı neden kaynaklanıyor. Kitabın basımı için bir matbaa yetmedi mi de Ankara'da 5 ayrı matbaa kiralanıyor. Bunlar düşündürücü...Kitabın 25 liradan piyasaya sürülmesi söz konusuyken daha müşteriye ulaşmadan 18.25'e düşmesi, indirime girmesi de enteresan...Kitap hayır kampanyasının bir parçası mı?''

Öğretim Üyesi Aytaç, Susurluk'u deşifre eden 90'lı yılların Hanefi Avcı'sı ile bugün sürekli makamını perçinlemeye çalışan Hanefi Avcı arasında dağlar kadar fark gördüğünü belirten Aytaç, iyi tanıdığını söylediği Avcı'nın kaçakçılık daire başkanlığından alınarak Edirne'ye gönderilmesini 'bir sürgün', oradan da İstanbul'a ya da İstihbarat'ın başına getirilmeyip Eskişehir Emniyet Müdürü yapılmasını ise bir tenzili rütbe olarak algıladığı için Avcı'nın 'makam hırsı' içine girmiş olabileceğini öne sürdü. Açıklamasında Avcı'nın kitabında savunduğu kişilerle özel bir toplantı yapıp yapmadığını soran Aytaç, "Avcı kitabında kendisiyle çelişkiye düşen bir çok konuyu yazmış. Ben de 15 yıldır yakından tanıdığım Hanefi Avcı'nın kitabında kendisiyle ilgili yazmadıklarını ya da kamuoyunda kendisiyle ilgili bilinmeyenleri anlatırsam ne olur?" diye sordu.

Önder Aytaç, uzun yıllardır tanıdığı ve bir idol olarak gördüğü Avcı'nın kitabında dile getirdiği çelişkili iddialar ile kendisiyle ilgili emniyet teşkilatında oluşturduğu 20-25 yıllık değerler müktesebatını da yıktığını belirtti. Aytaç, kitabın en çok Ergenekon davasına karşı çıkan çevrelerin işine geldiğini ifade ederek, Avcı'nın yeni çıkan kitabında yazdıkları ile başta Ergenekon ve Ergenekon dava sürecinde şiddetli karşı yayınlar yapan Odatv'nin adeta ekmeğine yağ sürdüğünü kaydetti.

Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olarak devam etmesinde Avcı'nın çok büyük rolü olduğunu belirten Aytaç, "Çeteleri, cunta ve darbe yapılanmalarını en iyi kendisinden öğrendiğimiz." dediği Hanefi Avcı'nın bugün kendisiyle çelişen bir noktada olmasını "Büyük bir hayal kırıklığı" olarak niteledi. Aytaç şöyle konuştu:

"Susurluk komisyonunda ifade veren, Ergenekon'da gizli tanıklık yapan Hanefi Avcı'nın bugün kendisiyle çelişen bir tutum içinde olduğunu ve 20-25 yıllık müktesebatını bir anda yıkmış olduğunu hayretle izliyorum. Çete, cunta ve darbe yapılanmalarını anlayabilmek için kendisine görüş sorduğum, kendisini bir idol gibi gördüğüm Avcı'nın küçük hesaplaşmalar uğruna Sabri Uzun, Emin Arslan, Faruk Ünsal ve Mustafa Gülcü'ye karşı (daha önce ifade ettiği hatalarını bir kenara iterek) toptancı bir yaklaşım sergileyerek sahiplenmesini ilginç buluyorum. 1997 yılında medya, çeteler ve Susurluk'u konu alan kitabımı yazmakta esinlendiğim Avcı'nın 2010 yılında geldiği noktayı ve ne yapmak istediğini algılamakta zorlanıyorum. Söyledikleri ve yazdıklarının kendi özüyle, değerleriyle çeliştiğini gördüğüm Hanefi Avcı'nın bu tutumu karşısında Sovyet Rusya yıkılırken '45 yıllık sistem yıkılıp gidiyor ben ne yapacağımı bilemiyorum' diyen düşünür gibi söylemek geliyor içimden. Çok ama çok üzülüyorum. Avcı'nın gücünü sürekli kılma arzusu ve ihtirasının kurbanı olarak görüyorum. Yazdığı kitap ve açıklamalar ile başta oda tv ve Ergenekon'un ekmeğine yağ sürdüğünü düşünüyorum."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile