Organ Bağışında Bulunan Ailelere Plaket Verildi
Mersin’de, organlarını bağışlayarak birçok kişiye hayat veren 8 donörün ailelerine Organ Bağış Haftası kapsamında şükran plaketi verildi.
Aileler, organ bağışının öneminin daha fazla anlatılmasını istedi.Sağlık Bakanlığı, her yıl 3-6 Kasım arasında kutlanan Organ Bağış Haftası’nı bu yıl 31 Ekim-6 Kasım tarihleri arasına çekmesi dolayısıyla Mersin Devlet Hastanesi Konferans Salonu’nda organ bağışı ve organ nakli ile ilgili toplantı düzenlendi. Toplantıda 2011 yılı içerisinde beyin ölümü gerçekleştikten sonra organ bağışında bulunan kişilerin ailelerine de şükran plaketi verildi. Ailelerin plaketleri alması sırasında duygulu anlar yaşandı.Mersin merkez Akdeniz İlçe Kaymakamı Zeki Arslan, Mersin İl Sağlık Müdür Yardımcısı Esma Terzier, İl Müftüsü Ali Melek, hastanelerin başhekimleri, sağlık grup başkanları, organ nakli yapan hekimler ve ailelerin katıldığı toplantıda, Türkiye ve dünya ölçeğinde organ bekleyenler ve organ bağışı rakamları karşılaştırmalı olarak anlatılırken, Türkiye’deki organ bağışı sayısının çok düşük olmasının nedenleri üzerinde duruldu.Toplantının açılış konuşmasını yapan Mersin Devlet Hastanesi Başhekimi Mehmet Yavuz Gözükara, Türkiye’de organ bağışı ve organ nakli sayılarının yetersizliği nedeniyle son dönem organ yetmezliğine sahip hastaların organ bekleme listelerinde organ beklerken hayatlarını kaybettiklerine dikkat çekti. “Son dönemde kronik organ yetmezliğine sahip hastaların hayat beklentileri ve yaşam kaliteleri son derece düşüktür ve bu insanlarımızın ülke ekonomisine işgücü kaybına neden olan bir yığın sorunları vardır” diyen Başhekim Gözükara, toplumun organ bağışı ve nakli konusundaki duyarlılığını, bilincini, farkındalığını artırmak gerektiğinin altını çizdi. İnsanoğlunun dünyadaki en değerli varlığının hayatı, hayatın da en değerli bileşeninin sağlığı olduğunu belirten Gözükara, insanların bir hastalıkla karşı karşıya kaldığında sağlığın önemini anladıklarını vurguladı. Sağlığı korumanın önemi üzerinde duran Gözükara, “Ancak hayatımızın herhangi bir döneminde tüm kurallara da uysak bir gün herhangi bir kronik organ yetmezliğine neden olan, tedavisi mümkün olmayan bir hastalıkla karşı karşıya kalabilir ve biz de organ bekleme listelerinin bir üyesi olabiliriz. O vakit organ naklinin ya da beklenen organın ne denli önemli olduğunu en derinden hissetme şanssızlığına sahibiz. Ülkemiz organ nakli için organ bağışçısı anlamında dünyada en geri sıralarda yer almaktadır. Milyon nüfus başına Avrupa’da ortalama 20-30 donör bağışlayıcı bulunurken, ABD’de 20, Türkiye’de bu 4 civarındadır. Siz bir organ nakli merkezi ve tüm donanımlara sahip olsanız ve en yetkin ekibiniz olsa dahi eğer elinizde nakledecek bir organınız, dokunuz yoksa yapacağınız hiçbir şey yok demektir. Sağlık Bakanlığı, ülkemizdeki organ bağışı ve nakli sayılarının artırılması için özellikle toplumla iç içe olan kesimlerin, hekimlerin, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının bunun önemini anlatacak bir çalışma içine girmesini istemektedir” dedi.“ORGAN BAĞIŞÇISI OLMAK YETMEZ, AİLELER DE İZİN VERMELİ”Organ bağışında ailelerin önemine değinen Başhekim Gözükara, “Organ bağışçısı olmak tek başına organınızın kullanılacağı anlamına gelmiyor. 18 yaşını doldurmuş, akli melekeleri yerinde olan herkes organlarının bir kısmını veya tümünü bağışlayabilir, bağış kartını da yanında taşıması gerekiyor, ancak bağışçının ailesinin de mutlaka buna izin vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde cebinizden çıkacak bir organ bağış kartının aileniz izin vermediği takdirde hiçbir anlamı yoktur. Ayrıca, her organ bağışçısının organı kullanılacak diye bir şey yoktur. Organı kullanılacak bağışçı ancak hastanede yoğun bakım şartlarında takip edilmiş ve oradaki uzman hekimler tarafından beyin ölümü gerçekleştiği kararı verildikten sonra organlarının nakledilebilecek kadar sağlıklı olduğunun belirlenmesinden sonra nakledilebilecektir. Yani ‘deprem oldu, insanların organları çıkartıldı, nakledildi’ denebilir, öyle bir şey yok. Sokakta herhangi bir yerde ölen insanın organını isteseniz de kullanamazsınız, çünkü o kişinin vefatıyla birlikte onun organları da bir müddet sonra hayatiyetini kaybedecektir” diye konuştu.Organ bağış ve naklinin artırılması için sadece hekimlerin, hastaların çabasının yeterli olmadığına işaret eden Gözükara, mutlaka sivil toplum örgütlerinin, medyanın, hükümetin bu işin içinde olması gerektiğini dile getirdi. Sağlık Bakanlığı’nın, organ bağışını artırmak için ‘çapraz bağışçı havuzu’ ve ‘şartlı bağış’ gibi yeni sistemler üzerinde çalıştığını anlatan Gözükara, ancak bunların henüz düşünce aşamasında olduğunu sözlerine ekledi.“ORGAN BAĞIŞINDA BULUNANLAR SEVAP KAZANIR”Toplumda en çok sıkıntı yaratan konu olan organ bağışının dini yönden sakıncası olup olmadığını ise Mersin İl Müftüsü Ali Melek anlattı. Organ bağışında bulunmanın çok da kolay olmadığını belirten İl Müftüsü Melek, “Bunu kendimize kabul ettirmemiz de çok kolay bir şey değil ama önemli olan zoru başarmak. Zoru başardıkları için organ bağışında bulunan aileleri kutluyorum ve çoğalmasını diliyorum. İnsan hayatı çok kıymetlidir. Yüce Rabbimiz çok örnek bir canlı olarak insanı yaratmıştır ve yaratılmış olan mevcudat içerisinde en üst konumda insanı getirmiştir. Dolayısıyla insanın hayatı çok kıymetlidir. Herhangi bir kimse bir cana ve yeryüzünde fesada karşılık olmaksızın bir cana kıydığı zaman yani haksız yere bir insanın hayatına kast ettiği zaman bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir. Bir kimsenin hayatını kurtardığı zaman, hayat verdiği zaman da bütün insanlığı kurtarmış gibidir. Yüce Rabbimiz Maide suresinin 32. ayetinde buyurmuştur, bunun için insan çok kıymetli ve dolayısıyla insanın hayatı çok değerlidir. Sağlık da yine bu hayatın bir bileşeni olduğu için o da çok kıymetlidir” ifadelerini kullandı.Bugün artık organ ve doku naklinin bir tedavi şekli olduğunun altını çizen Melek, şunları söyledi: “Ama biz Kuran ve hadisi şeriflere baktığımız zaman organ naklini açık bir şekilde elbette ki görememekteyiz. İlk zamandaki İslam fıkıh alimlerinin zamanında da organ nakli söz konusu olmadığı için bu konuda geniş bir açıklamaları olmamıştır. Ancak, zaman içerisinde yeni çıkan durumlarla ilgili Kuran ve hadisi şeriflerin belirli genel kuralları vardır, o kurallara ters düşmeyecek bilgileri, yorumları İslam alimleri çıkarmakta ve bugün organ nakli konusunda da gerek Diyanet İşleri Başkanlığımızın gerekse birçok İslam ülkesinde İslam alimlerinin organ naklinin yapılacağı konusunda görüşlerini biliyoruz. Orada da bir heyetin bir zaruret halinin olması, dolayısıyla o tedavinin mutlaka organ nakliyle gerçekleşmesi, bunun dışında bir seçeneğin olmadığı konusundaki bir zaruretin İslam alimleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konudaki ortaya koyduğu fetvası da açıklaması da bu istikamette. Bu zaruret halinin olması ve daha sonra bundan hareketle organ naklinin yapılmasına ilgili kişinin ailesinin izin vermesi, bunun ücret karşılığında satılmaması da yine cevaz dediğimiz şartların içerisinde yer almakta ve yine organ nakli yapılacak olan kişinin de buna rıza göstermesi, hekimler tarafından da bunun gerçekleştirilmesinin gereğinin ortaya konulması; organ naklinin dinen yapılmasının caiz olduğunu, yapılmasının hiçbir sakıncası olmadığı gerekçeleri arasında sayılmakta ki, bu konuda bir problem yoktur.”Dinimizin hem önem vermiş olduğu insana hem de insanın hayatını sürdürmesi için gerekli olan sağlığına katkıda bulunan bu çalışma vesilesiyle de bunun artırılması noktasındaki gayretleri takdirle karşıladığını dile getiren Melek, “Bunun gerçekten bunun olması gereken bir durum olduğunu da ifade etmek istiyorum. Organ bağışında bulunan aileleri özellikle tebrik ederken, dini yönden de bunun sakıncasının olmadığını, bilakis dinin insan ve insan sağlığına verdiği değeri göz önünde bulundurduğumuzda, organ bağışında bulunana sevap ve manevi yönüyle de mükafat kazandıracağını belirtmek istiyorum” dedi.Konuşmaların ardından organ bağışında bulunarak birçok kişiye hayat veren donörlerin ailelerine şükran plaketi verildi. Plaketlerin verilmesi sırasında gözyaşlarına hakim olamayan aile bireyleri, organ bağışı konusundaki bilgi eksikliğini dile getirdiler. Toplumdaki yanlış bilgi ve düşüncelerin değişmesi için köylere kadar gidilerek eğitim verilmesini isteyen aileler, organ bağışının çok kutsal olduğunu belirterek herkesi organ bağışlamaya davet ettiler.