Al Sharq Forum tarafından düzenlenen, "Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi (MENA) için Yeni Güvenlik Düzenlemelerine Doğru" temalı konferans kapsamında, "Çatışmaların ve Tehdit Algılarının Değişen Doğası: Orta Doğu’da Yeni Bir Güvenlik Mimarisi için Rekabet ve İş Birliği Alanları" başlıklı oturum düzenlendi.
Moderatörlüğünü Al Sharq Forum Araştırma Direktörü Galip Dalay'ın yaptığı oturumda, Ortadoğu'da çatışmaların ve tehdit algılarının değişen doğası ve bu durumun bölgedeki iş birliği ve çatışma dinamikleri üzerindeki etkisi ele alındı.
- "Suriye krizi, Suriyeliler tarafından çözülmeli"
Burada konuşan Uluslararası Kriz Grubu Orta Doğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Joost Hiltermann, çatışmaların katmanlarına bakıldığında, Suriye'de gelinen noktanın aslında Osmanlı İmparatorluğu'nun ardından oluşan düzensizliğin, İsrail'in Batı müdahalesi ile kurulmasının, İran devriminin, El Kaide gibi terör örgütlerinin ortaya çıkmasının bir birikimi olarak ortaya çıktığını vurguladı.
Hiltermann, bu çatışma katmanlarını anlamadan Suriye krizinin ve bölgesel sorunların çözümünün zor olduğunu belirterek, bölgede İsrail ve İran arasındaki krize, mevcut ve yeni çatışma alanlarına dikkati çekti.
Krizlerin küresel ve dış müdahalelerden uzak bir şekilde çözülmesi gerektiğini dile getiren Hiltermann, ABD ve Rusya'nın kendi gündemlerini de gözeterek Suriye ile ilgilendiğini ancak krizin Suriyeliler tarafından çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Hiltermann, "ABD ve Rusya bu krizi çözemez ancak krizin çözümü için tüm aktörlerin yer alacağı ortak zemin oluşturabilir. Bölgesel aktörler de bu krizi çözemez. Onlar da Suriyelilere ortak perspektiflerini paylaşabilecekleri bir ortam hazırlayabilir ki Suriyeliler kendileri çözüme ulaşabilsin." diye konuştu.
- "Bir 'bölgesel öz güven ihtiyacı' var"
İran Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Eğitimden Sorumlu Bakan Yardımcısı Kazem Sajjadpour ise konuşmasında, bölgesel güvenlik düzenlemelerinin "varsayımlar, inanışlar ve iş birliği" ile yapılabileceğini kaydetti.
Bölgesel güvenliğin inşasında öncelikle "imkansızlık varsayımı"nın üstesinden gelmek gerektiğini belirten Sajjadpour, "Örneğin 'Ortadoğu'da iş yapmak imkansızdır' şeklinde bir varsayım var. Bunun altında yatan görüş, bu bölgeyi mevcut halinde tutmaktır. Yani bölgeyi öyle bir şekilde organize edersiniz ki 'bu bölgede iş yapmak imkansızdır' dersiniz." diye konuştu.
Güvenlik ve istikrarın inşası için bölgenin kendi sorunlarını çözebileceğine dair inancın oluşması gerektiğini söyleyen Sajjadpour, "Bir 'bölgesel öz güven ihtiyacı' var. Yani sorunları bölgenin kendisinin çözebileceğine dair inanca gereksinim var." ifadesini kullandı.
Bölgesel yaratıcılığın da çok önemli olduğunu vurgulayan Sajjadpour, bölgesel aktörler küçük ya da büyük olsun, iş birliği programlarının geliştirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
- "Bölgesel sorunlara yerel çözümler bulmalıyız"
Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Mesut Özcan da krizlerin "yüksek risk, kısa süreli ve sürpriz" şeklinde tanımladığını hatırlatarak, "Bölgedeki krizlere baktığımızda bu krizlerin yeni değil, eskiye dayandığını görüyoruz. Uzun dönemli krizlerle karşı karşıyayız, mevcut krizler aslında sürpriz değil." dedi.
"Arap Baharı"nın ekonomik ve sosyal krizleri de barındıran bir politik kriz olarak ortaya çıktığını vurgulayan Özcan, "Türkiye, Arap Baharı'nda sokaktaki insanların taleplerinin ele alınmasından yana bir tutum aldı. Bunlar, özellikle gençlerin siyasi süreçlere katılımı, gelir adaleti, yolsuzlukla mücadele gibi taleplerdi." diye konuştu.
Özcan, Türkiye'nin, ilk günden itibaren bölgedeki değişim taleplerinin desteklenmesinden yana olduğunu ancak zamanla bölgede ortaya çıkan yeni gelişmeleri de değerlendirerek güvenlik konularını da ele alması gerektiğini söyledi.
Gösterilerin ardından bazı bölgelerde oluşan istikrarsızlığın güvenlik tehditini de beraberinde getirdiğine dikkati çeken Özcan, "Bölgede ortaya çıkan sorunlara yerel aktörlerin sunduğu yerel çözüm yollarıyla cevap vermeliyiz." dedi.
- "Bölgede ortak bir ajanda olmalı"
Suudi gazeteci ve yazar Jamal Khashoggi de bölgede ortak bir ajanda olması gerektiğini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşmaya ilişkin son tutumunu örnek gösteren Khashoggi, "Prensip olarak, Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilme ya da yeniden müzakere yapılmasına ilişkin kararını bölgesel açıdan değerlendirmek için Suudi Arabistan ya da Türkiye tarafından bir toplantı düzenlenmesi çağrısı yapılmalıydı. Böyle ortaklaşa alınan bir karar çok büyük etkiye sahip olabilir. Ama bölgeden kimse böyle bir toplantı yapılması talebinde bulunmadı." değerlendirmesinde bulundu.
Arap Baharı'nın ardından bölgenin dörde bölündüğünü belirten Khashoggi, Suudi Arabistan, Mısır ve Libya'nın Arap Baharı karşıtları durumunda bulunduğunu, İran ve Irak'ın "Arap karşıtı ve demokrasi karşıtı" olduğunu, Türkiye ve Katar'ın Arap Baharı'nı destekleyen ülkeler arasında yer aldığını, Tunus ve Ürdün'ün ise "bizi yalnız bırakın" diyen bir tarafta yer aldığını söyledi.
- "MENA için Yeni Güvenlik Düzenlemelerine Doğru" Konferansı
"Mena Bölgesi için Yeni Güvenlik Düzenlemelerine Doğru" temalı konferansta ayrıca, "Devletler ve Devlet-dışı Aktörler, Geleneksel Aktörler ve Yeni Oyuncular: Küresel Aktörlerin Bölgedeki Rolü, Bölgesel Kaynaklar ve Bölgesel Güvenlik, Bölgesel Husumetler, İç Savaş ve Bir Güvenlik Açmazı: Yemen Vakası ve Çözüm Önerileri, Bölgede Yeni Bir Güvenlik Mimarisi için İkili ve Çok Taraflı İş Birliği Olanakları" başlıklı genel ve eş zamanlı oturumlar da düzenlendi.
'Ortadoğu'da Yeni Bir Güvenlik Mimarisi' Paneli
Al Sharq Forum tarafından düzenlenen panelde 'Ortadoğu'da yeni bir güvenliğin' inşa edilmesi için atılabilecek adımlar ele alındı Uluslararası Kriz Grubu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Hiltermann: 'ABD ve Rusya bu krizi çözemez ancak krizin çözümü için tüm aktörlerin yer alacağı ortak zemin oluşturabilir' İran Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Eğitimden Sorumlu Bakan Yardımcısı Sajjadpour: 'Bir 'bölgesel öz güven ihtiyacı' var. Yani sorunları bölgenin kendisinin çözebileceğine dair inanca gereksinim var' Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Özcan: 'Bölgede ortaya çıkan sorunlara yerel aktörlerin sunduğu yerel çözüm yollarıyla cevap vermeliyiz'