Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’na katıldı.
Günümüzde Ombudsmanlık ya da kamu denetçiliği olarak adlandırılan sistemin Osmanlı’da Divan-ı Hümayun, kazaskerlik, kadılık gibi makamlarla yürütüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu makamların en önemli görevleri halkın şikayetlerini kısa zamanda çözüme kavuşturmaktı. Bizim tarihteki devletlerimizin güçlü, başarılı ve uzun solukluk olmasının sebeplerinden biri de halkın sesine kulak verebilmelerini sağlayacak mekanizmalar kurmalarıdır. Bu uygulama (ombusdmanlık) bize yabancı değildir. Kamu denetçiliği için ilk adımı Başbakanlığım dönemimde attık. 26 binin üzerinde başvuru yapılmıştır. 2012’de TBMM ye bağlı olarak kurduk. Fiilen hayata geçtiği tarihten bu yana 36 binin üzerinde başvuru yapılmıştır. Kurumun kamuoyunda bilinirliliği arttığı takdirde başvurular da artacaktır. Kamu Denetçiliğinin Kurumunun tavsiye kararına, idarenin uyma oranı yüzde 50’ye çıktı. İdare ile halk arasındaki hak arama yolları ne kadar etkin olursa bizim "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışımız da o derece vücut bulur. Kamu denetçiliği kurumumuz bu bağları güçlendirecek en önemli araçlardan bir tanesidir. Çalışmaları bundan sonra da desteklemeyi sürdüreceğiz.
“ALMANYA SEÇİMLERİ BİR DERSTİR”
Konuşmasında Almanya’daki seçimler ve AB ile ilişkilere yönelik değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konuşmak dahi istemediğimiz sıkıntılı günleri hamdolsun geride bıraktık. Artık önümüze bakıyoruz. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde hayata geçirdiği kriterleri belki bizi tam üye yapmadı ama demokratik standartları yükseltti. "Kopenhag Kriterleri’ni gerekirse Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz" dedik. Artık vakit yaklaşıyor, gidiş o. İşte bakın Almanya seçimleri bir derstir. Çünkü artık insanlar her şeyi çok açık ve net görüyor. Biz birçok şeyleri söyledik. Fakat ters yüz ettiler. Şimdi de gerçek ortaya çıktı. Bizim demokrasiyle halklarla, özgürlüklerle ilgili standartlar konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hiçbir ülkenin halkıyla, halklarıyla bizim sorunumuz olamaz. Bizim sorunumuz olsa olsa oralardaki yönetimlerledir. Oralardaki yönetimlerin idare tarzıyladır. Biz bu reformları kendimiz için hayata geçirmek için kararlıydık. Birileri istedi diye yapmadık. Milletimiz layık olduğu için yaptık. Maç oynanırken kuralların değiştirilmiş olmasınadır itirazımız. İki ülkede liderler değişiyor diyorlar ki, liderler zirvesini kaldıralım, fasılları da 35’e çıkaralım. Buna itirazının olmayacak da neye olacak. Aç kapa yapılıyor, fasıllar için, "yok" dediler, olmaz; "Sadece fasıl açılır ama kapanmaz". Diğer aday ülkeler söz konusu olduğunda gündeme getirilmeyen kuralların konu Türkiye olduğunda icat edilmesini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye, AB üyeliği takvimini harfiyen yerine getirmiştir.
“HAVLU ATAN TARAF BİZ OLMAYACAĞIZ”
AB’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İngiltere, Brexit yaptı oylamayı ayrıldı. Bunun gerisi gelecek. Ama şunu herkes bilsin ki Avrupa Birliği ile Türkiye arasında artık bir tiyatro oyununa dönen bu mücadelede, havlu atan taraf biz olmayacağız. Bu konuda karar vermesi ve bunu tüm dünyaya ilan etmesi gereken taraf; AB’dir. Versinler kararlarını. Onlar kararını versinler biz kararı rahat veririz, merak etmesinler. Biz bu kararı duyana kadar sabırla bekleyeceğiz. Diğer aday ülkeler söz konusu olduğunda gündeme dahi getirilmeyen kuralların, konu Türkiye olduğunda adeta icat edilmesini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye, Avrupa Birliği tam üyeliği takvimini harfiyen işletmiştir. Fasıllar konusunda, mevzuat uyumu konusunda hiçbir eksiğimiz, hiçbir sıkıntımız yoktur. Sadece Avrupa Birliği’nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmemesi sorunuyla karşı karşıyayız. Avrupa Birliği, fasılları kapatmayarak, serbest dolaşım hakkımızı adeta gasp ederek, mültecilerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ve daha birçok sözünü yerine getirmeyerek güvenilirliğini yerle bir etmiştir." dedi.
“ÖYLE YOGAYLA MOGAYLA BU İŞİ GEÇİŞTİREMEZSİNİZ, ORTADA BİR VAKIA VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Şu anda terörle, uyuşturucuyla, bütün bunların tacirlerine yönelik, ekonomik vurgunculardan kuralsız dövüşen kişi ve kurumlara kadar, insanlığın huzuruna kasteden tehditlere karşı birlikte mücadele etmemiz gerekirken bizi yalnız bırakan veya bırakma gayretinde olan bir dünya var. Eğer siz imkanları sadece kendinize ayırır, külfetleri tümüyle başkalarına yüklerseniz, bu sürdürülebilir bir düzen olmaktan çıkar. Dünyanın şu andaki düzeni sürdürülebilir değildir. İşte bunları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da ifade ettim, ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Kimsenin sesi çıkmıyor. ’Sadece Myanmar’a kınama yaptık.’ söylenen bu. ’Kınamamızı yaptık, en şiddetli şekilde yaptık.’ Başka ne yaptık? Yaptırım yok. Bu yaptırımları ortadan çok farklı şekilde koymak lazım ki ona göre onlar da kendilerine bir çeki düzen versinler. Burada çok açıkça bir soykırım var. Açık söylüyorum rahatsız olabilirler. Dünyaya ’İslami terör’ diye konuşanlar, ’Hristiyani terör’ diyorlar mı, ’Yahudi terörü’ diyorlar mı, ’Budist terörü’ diyorlar mı? Demiyorlar. Budistleri böyle iyi niyet elçisi gibi hep gösterirler. Şu anda tamamen Myanmar’da ’Budist terörü’ var. Şu anda Erdoğan’a yüklenecekler, varsın yüklensinler. Öyle yogayla mogayla bilmem neyle filan bu işi geçiştiremezsiniz, ortada bir vakıa var. Bunu tüm insanlığın bilmesi lazım."
“REFERANDUM KARARI BURAM BURAM FIRSATÇILIK KOKAN BİR GİRİŞİMDİR”
Kuzey Irak’ta bugün gerçekleşen referanduma ilişkin açıklamalarını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan “Artık şimdi yeni bir dünyayı, yeni bir yer küreyi kurmak zorundayız. Aksi takdirde, çökecek sistemin altında hep birlikte kalacağımızı unutmayalım. Bölgemizdeki krizler ve çatışmalar, Kuzey Irak ve Suriye’de atılmakta olan yeni adımlarla daha da içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Kuzey Irak’taki Bölgesel Yönetimin referandum kararı, ülkenin içinden geçtiği durum göz önüne alındığında buram buram fırsatçılık kokan bir girişimdir. Bu bölgeyi sadece tek bir grubun kontrolü altına almaya çalışması, orada uzun yıllar sürecek yeni çatışmaların, yeni acıların, yeni zulümlerin, yeni katliamların habercisi olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır. Kontrolleri altına aldıkları gücü ve imkanları, diğer gruplarla paylaşma konusunda hiç de iyi bir imtihan vermeyen mevcut yönetime olan güvensizlik sözde bağımsızlık ilanı sonrası çok daha artacaktır" dedi.
“BU BÖLGE SADECE BİR ŞAHSIN VEYA AŞİRETİNİN HAYAT ALANI DEĞİLDİR”
“Kimse bizden sınırlarımızın hemen yanı başında, yeni bir kriz ve çatışma alanı oluşmasına göz yummamızı bekleyemez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konudaki tavrımız açıktır. Buna rağmen yapılan ve Irak’taki cari hukuka da uygun olmayan referandumun, sonucuna bakmaksızın yok hükmünde kabul ediyoruz, gayrimeşrudur diyoruz. Irak’ın hem toplum hem de ülke olarak birliğe beraberliğe bütünleşmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunduğu bir dönemde, ayrılık yönünde adımlar atılması asla kabul edilemez. Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimizin haklarına, hukuklarına güvenliklerine müreffeh bir hayat taleplerine sonuna kadar saygımız vardır. Nitekim bu yöndeki çabalarında daima Kuzey Irak yönetiminin yanında olduk. Sıkıntılı zamanlarında kimse onların yanında olmadığı dönemde kendilerine gerekli hizmeti desteği vererek, onları ayakta tuttuk. Ancak bizim aynı zamanda Irak’ta Arap kardeşlerimiz de var. Türkmen kardeşlerimiz var. Ezidiler, Keldaniler, Süryaniler var. Onların da haklarına bizim saygımız var. Kuzey Irak tüm bu halkların ortak hayat alanıdır. Sadece bir şahsın veya aşiretinin hayat alanı değildir. Bunun böyle bilinmesi lazım" ifadelerini kullandı.
"BUNDAN SONRA KUZEY IRAK YEREL YÖNETİMİ, PETROLÜNÜ HANGİ KANALLARLA SATACAK, VANA BİZDE"
Cumhurbaşkanı Erdoğan devamla şöyle konuştu: “Şu anda bir şeyin bilinmesini özellikle istiyorum. Siyasi olarak, ekonomik olarak, ticari olarak, güvenlik noktasında bütün adımları atıyoruz, atacağız. Silopi’de boşuna şu anda Silahlı Kuvvetler orada gerekli adımları atmadı. Taviz yok. Şu anda İran, aynı durumda. Aynı zamanda Hava Kuvvetlerimiz aynı durumda ve sınırlarda sadece Irak tarafına geçişe müsaade var, bu hafta içerisinde diğer tedbirleri de hemen açıklayacağız ve o adımlar da atılacak. Artık giriş-çıkış, bunlar da kapatılacak. Farklı tedbirlerimiz var, ayrı. Onları da ayrıca devreye sokacağız ve bütün bunlarla birlikte bundan sonra Kuzey Irak Yerel Yönetimi, bakalım petrolünü hangi kanallarla nereye akıtacak veya nereye satacak? Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti".
"BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ"
Şu anda Kuzey Irak’ı İsrail’den başka tanıyan ülkenin olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ise şu anda Kuzey Irak ile çok farklı bir konumdayız. Netanyahu ile farklı bir konumda. Söyleyin bundan vazgeçsin. Biz adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz. Kuzey Irak yerel yönetiminin bu adımdan geri adım atması şart, olmazsa olmaz. Suriye’de de birden fazla terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz. Onlar için kuru bir rüya. Dedim ya, bir gece ansızın gelebiliriz. Milletimiz aymazlıkla ısrar eden küçük bir kesim haricinde tüm olup bitenleri görmektedir. Parlamentoda yapılan oylamayı gördünüz, küçük bir grup ama büyük bir çoğunlukla hemen silahlı kuvvetlerine yurt dışına çıkma müsaade kararını parlamentomuz verdi” ifadelerini kullandı.
(Doğan Can Cesur / İHA)
'Öyle Yogayla Mogayla Geçiştiremezsiniz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyaya ’İslami terör’ diye konuşanlar, ’Hristiyani terör’ diyorlar mı, ’Yahudi terörü’ diyorlar mı, ’Budist terörü’ diyorlar mı? Şu an Myanmar’da ’Budist terörü’ var. Öyle yogayla mogayla bilmem neyle filan bu işi geçiştiremezsiniz, ortada bir vakıa var" dedi.