Özal'ın Ölümüne İlişkin Dava

ANKARA - 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu yazılı savunmasında, "Ülkeme ve milletime, onurumla 30 yıl fiilen hizmet ettikten sonra, iddia makamının ve onun yardımcısı kolluğun hazırladığı mantık ve gerçek dışı ithamlarla kamuoyunda, cumhuriyet, demokrasi ve anayasa suçlusu gibi gösterilmenin üzerine bir de 'Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanını planlayarak öldürmek' şeklinde yaftalanmanın derin üzüntüsündeyim. Bu haksız, mesnetsiz, çirkin, hayasız ve kasıtlı iddiaları şiddetle reddediyorum" dedi.

Savunmasında, Özal'ın ölümüne ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyi eleştiren Ersöz, raporlar dışında, delil klasörlerinin çok büyük bir kısmının, Malatya Zirve Yayınevi davasının ikinci iddianamesinden şahsıyla ilgisi bulunmayan sayfalar olduğunu ileri sürdü.

Soruşturmayla, Turgut Özal ile Türk Silahlı Kuvvetleri arsında sorun yaşandığı, Özal'ın uğradığı suikast ve eylemlerin arkasında askerin bulunduğu izleniminin verilmeye çalışıldığını ileri süren Ersöz, şunları kaydetti:

"Rahmetlinin cenaze törenine kindisini çok seven ABD Başkanı Bush'un katılmamasının altında da aynı düşünce yapısı yatmaktadır. Acaba ben, 'derin bağlantılarımı kullanarak baba Bush'a gelme mi dedim, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bütün bunlar yürütülen soruşturmanın tek şüphelisi olarak gösterilen kişinin, olay tarihinde kurmay binbaşı rütbesinde, Şırnak'ta görevde olması ve bu rütbedeki bir subayın gücünün, bağlantılarının ne olabileceğinin bile düşünülmemesi, her şeyin gözardı edilmesi, maalesef iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu daha ilk bölümde ortaya koymakta ve sözde derin devlet yapılanması yalanları söyletilen bir şahsın, dayanaktan yoksun yalanlarına itibar edilerek, bu konunun da siyasi dava olarak Türk hukuk sisteminde diğer bir kara leke olarak yerini alacağını göstermektedir."

Ölümün aydınlatılması için yıllardır çaba veren Ahmet Özal'ın, babasının "uçak kazasıyla" öldürülmeye çalışıldığı bilgisini 1 Nisan 2013'te savcılıkla paylaştığını kaydeden Ersöz, Özal'ın, babasının ölümüne ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca geçmiş yıllarda verilen takipsizlik kararını ise bilmediğini bildirdi.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildikten sonra, yeni delil ortaya çıkmadıkça aynı eylemden dolayı kamu davası açılamayacağını savunan Ersöz, bir tertip ve kurgulamayla soruşturmanın başlatıldığını iddia etti.

Savunmasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, TSK mensuplarının şeref ve haysiyetinin ayaklar altına alınmasına göz yumduğunu öne sürdü.

-Gizli tanık ifadeleri

Ersöz, iddianamede aleyhine beyanları bulunan gizli tanık Selçuk ile gizli tanık Deniz Uygar'ın söylediklerinde çelişkiler olduğunu iddia etti.

Gizli Tanık Uygar'ın TSK'dan disiplinsizlik nedeniyle atıldığını ifade eden Ersöz, "uzman erbaş statüsünde bir yıl kadar çalışan bir kişinin bilgisi ve görgüsünün, ifadelerinde sözünü ettiği konulara vakıf olmasına yetmeyeceğini" savundu.

Gizli tanığın, 15 Ağustos 2008'den bugüne kadar verdiği 11 ayrı ifadede, "iftiralarını sık sık değiştirme ya da düzeltme yoluna gittiğini" ileri süren Ersöz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, bu kişinin maddi hiçbir kanıta dayanmayan soyut iddialarına itibar ettiğini savundu.

Ersöz, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, emekli Tümgeneral Mutlu Arıkan, emekli Tümgeneral Can Teler ve emekli Korgeneral Teoman Koman'ın da "TUSHAD" adlı bir oluşumu hiç duymadıklarını belirttiklerini ifade etti.

-"Ben yapmadığımdan eminim"

Gizli Tanık "Selçuk"un da kişi, zaman, mekan ve olay konusunda birçok hata ve çelişkili ifadelerinin bulunduğunu öne süren Ersöz, "Gizli tanık Selçuk denilen kişi, polis içerisindeki malum F tipi grup tarafından kullanılan bir zavallı" ifadesine yer verdi.

İddianameye ilişkin tüm verilerin 2012'de ortaya çıktığına, iki gizli tanık olduğuna, gizli tanık beyanlarının birbirini teyit eder şekilde düşünüldüğüne dikkati çeken Ersöz, "İddianamenin zamanaşımına bir gün kala kabul edilmesi için çaba harcanması ve sanık yaratma çabaları bu işin kurgulandığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ne TUSHAD diye bir kuruluş vardır ne de suikast yapılmıştır. En azından ben yapmadığımdan eminim."

Özal vefat ettiğinde iki yıldır Şırnak'ta görevli olduğunu, bunun öncesinde de iki yıl Roma'da kara askeri ateşesi olarak bulunduğunu bildiren Ersöz, dört yıl süreyle Ankara'da olmadığını vurguladı.

Semra ve Ahmet Özal'ın, kendisiyle ilgili en küçük bir beyanı olmadığını ifade eden Ersöz, "Ülkeme ve milletime onurumla 30 yıl fiilen hizmet ettikten sonra iddia makamının ve onun yardımcısı kolluğun hazırladığı mantık ve gerçek dışı ithamlarla kamuyonda, cumhuriyet, demokrasi ve anayasa suçlusu gibi gösterilmenin üzerine bir de 'Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanını planlayarak öldürmek' şeklinde yaftalanmanın derin üzüntüsündeyim. Bu haksız, mesnetsiz, çirkin, hayasız ve kasıtlı iddiaları şiddetle reddediyorum" dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile