İsrail’in işgal ettiği Kudüs’te halk yıllardır yaşam mücadelesi veriyor. Orta Doğu’nun en eski kutsal şehirlerinden biri olma unvanına sahip olan Kudüs, her bir sokağında ve caddesinde birbirinden farklı hikayeler barındırıyor. Kudüslü çocuklar var olma mücadelesine doğarken, aileler ise tüm engellemelere rağmen Kudüs’te kalmaya, yapılan yardımlarla çocuklarına sıcak bir yuva sağlamaya çalışıyor. Yoksullukla kıyasıya bir yarış halinde olan aileler, İsrail’in yasalarla kılıf uydurarak meşrulaştırılan yöntemlerle evlerinin ele geçirilmesini engellemeye çalışıyor.
Kudüs’ün kadim sahipleri olan aileler evlerinden edilerek şehri terk etmeye zorlanırken, Filistinlilere ait evlere el koymak için İsrail’in “sahipsiz emlaklar kanunu” yasasını kullandığı belirtiliyor. Evlerinden bir an bile ayrılmaya korkan ailelere yardım eli ise Türkiye’deki derneklerden uzanıyor. Evlerinden, yurtlarından edilerek Kudüs’ün dışında bulunan Şeyh Cerrah Mahallesi’ne yerleştirilen 20 kadar aile Türkiye’den yapılan yardımlara ihtiyaç duyuyor. Özellikle çalışma alanı yalnızca Kudüs ile sınırlı olan Mirasımız Derneği, elektrikli battaniye, elektrikli soba ve gıda yardımları ile ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Her ay 450 ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayan dernek, sıvasız duvarları, tavansız evleri restore ederek de ailelerin asıl sahibi oldukları kentte kalmalarını sağlıyor.
Tek göz odaya sığan hayatlar
Aileler, var olma mücadelesini mahalleye girişte terk edilmiş izlenimi veren bir binada sürdürüyor. Yaklaşık 50-60 metrekare alanda yaşamaya çalışan aileler, evlere asma oda çıkarak ya da odanın içerisinde yeni bir oda yaparak yaşam şartlarını iyileştiriyor. Eşi gözünden yaralanan 43 yaşındaki Besime’nin hayat mücadelesi diğerlerinden farklı değil. Yaklaşık 50 metrekarelik bir evde 3 çocukla yaşayan Besime, maruz kaldığı zorluklara rağmen içten gülümsemesiyle evini restore eden Türk derneklerine minnettarlığını dile getiriyor. Kendine oyun alanı bulamayan çocukların elbise dolabı üzerine yapıştırdıkları etiketler ise kentin genelinde hakim olan duyguyu gözler önüne seriyor.
Eşinden ayrı ve ikisi kız dört çocuğu ile hayatı paylaşan 53 yaşındaki Nura’nın hikayesi ise biraz daha zor. Nura, 20 senedir aynı dört duvar arasında yaşıyor. “Geldiğimizde beton yoktu, yerler hep topraktı. Duvarlar kerpiçtendi. Yapılan yardımlarla duvarları çevirebildik. Her ay verilen yardımlarla hayatımızı iademe ediyoruz” diyen Nura, Kudüslü Müslümanların yaşadıkları zorlukları gözleri dolarak anlattı.
Hibe isimli anne ise 7 ila 10 yaş arasındaki çocukların eğitim gördüğü bir okulun üzerindeki tek göz odada eşi ve 3 çocuğu ile yaşıyor. Dedelerinin çocukları için yaptırdığı asma odayı gösteren Hibe, “Bu halimize çok şükür” dedi.
Hayatın Kudüs’te daha zor olduğunu sözlerine ekleyen Hibe, “Ama sabretmeye çalışıyoruz ve sabrediyoruz. Gördüğünüz gibi bir halımız var. Mirasımız Derneği’ne teşekkür ederim. Sayelerinde daha kolay yaşıyoruz. Yardımlar sayesinde daha mutluyuz. Allah’a şükrediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Evin restorasyonu neredeyse 2 yıl sürdü”
Ailelerin hayata tutunma çabaları Şeyh Cerrah Mahallesi dışında da kendini gösteriyor. Kudüs’teki Kutayni ailesinin Osmanlı tapulu evi de restore edilen evlerden biri. Evin kendilerine miras kaldığını ifade eden Fethiye Kutayni, kalabalık olan ailenin rahat yaşayabileceği şekilde düzenlendiğini söyleyerek, evin eski halinin harabe bir şekilde olduğunu ve çatının yağmur sularını damlattığını ifade etti.
Çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Silvan Mahallesi’nde hazırlık dersleri verilen bir okulda 34 sene müdürlük yapan Fethiye Kutayni, eşinin de öğretmenlik yapmadan önce kimyager olarak çalıştığını dile getirdi.
Fethiye Kutayni, 6’sı erkek 2’si kız 8 çocuğu olduğunu sözlerine ekleyerek, “Burada yenileme yapmak çok zor. Hem pahalı hem de yapılan yenlikler İsrail polisi tarafından engelleniyor. Bazen taşları alıp götürüyorlar. Eşim ve ben çocukların eğitimlerine öncelik verdik. Var olan imkanlarla çocukların eğitimlerini sağlamaya çalıştık. ‘Önce çocukları büyütelim. Sonra tamir ederiz’ dedik. Sonra Mirasımız Derneğini duyduk, mektup yazdık. Konsolosluk da ziyarete geldi. Evimize baktı. Mektuptan haberdar olmuş. Durumu ona da anlattık. Derneğin buradaki yetkilileri geldi, evi inceledi. Derneğin evle ilgili çalışma yapması bir yıl yasaklandı. Evin restorasyonu neredeyse 2 yıl sürdü” diye konuştu.
“Mescid-i Aksa’da uygulanan baskılar devam ediyor”
Fethiye Kutayni, zor şartlar altında çocuklarının eğitimlerini tamamlamalarını sağlamış. Kutayni’nin oğlu Hamza avukat, Bilal doktor olurken, bir kızı çocuk doktoru, bir kızı ise hukuk okumuş ve görev öncesinde sınavlara girmeye hazırlanıyor. Hamza, gözaltına alınarak tutuklanan Kudüslü çocukların davalarını üstleniyor. Aile, en az yüz yıllık geçmişe sahip Arapça-Osmanlıca sözlük, tarih kitapları, Osmanlı tarihi kitaplarının da aralarında bulunduğu Osmanlı eserlerine de sahip çıkıyor.
Avrupa’dan Amerika’dan Yahudi vatandaşlarının özellikle getirildiğini ifade eden Anne Kutayni, “Nereye gitmek istiyorsanız oraya vize kolaylığı sağlayacağız. Yeter ki gidin” ifadeleri ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, yaşadıkları zorluğu dile getirdi. Hamza ise evlerin imarı için mühendis getirilmesi gibi belli başlı şartlar getirildiğini ancak bu şartların oldukça pahalı olduğunu söyledi.
Ailelerin pahalı masrafları karşılayamadıklarını hatırlatan Hamza, “İsrail hükümetinin uyguladığı politikalardan biri de yenilenen evlere oda eklemek yasak. Ancak var olan metrekare üzerinden ya da var olan oda üzerinden çalışmalar yapılıyor. Eski Kudüs içindeki evlerin fiyatı ile dışındaki evlerin arasında 400 bin dolarlık fark var. Buranın daha fazla olmasının sebebi ise alamayalım ve buradan gidelim. Şu an Mescid-i Aksa’da uygulanan baskılar, çatışmalar her gün devam ediyor. Sadece orada namaz kıldıkları için, Mescid-i Aksa’ya girdikleri için, ‘Siz burada terör faaliyetleri yürütüyorsunuz, hükümete karşı çıkıyorsunuz, bölücülük yapıyorsunuz’ diyerek tutukluyorlar. Burada 1948’den kalan Filistinlileri gördüklerinde de, Yafa ve Hayfa’dan gelen Filistinlileri gördüklerinde de gerekçe gözetmeksizin tutuklayabiliyorlar” diyerek yaşananlara dikkat çekti.
“Topraklarımız evlatlarımdan da, canımdan da, kanımdan da çok daha kıymetli”
Yaşanan tüm zorluklara rağmen bir arada kalmayı başaran ve yüzlerinden gülümseme eksik olmayan Kutayni ailesi, hem Türkiye’ye hem de Türk derneklerine minnettar olduklarını belirtti.
Yüz yüze kaldıkları baskılar ve zorluklara rağmen evini neden terk etmediklerini anlatan Fethiye, “Böyle bir şey mümkün değil. Burası bizim ülkemiz. Hiçbir yer insanın kendi ülkesinden değerli olamaz. Biz burada doğduk, burada yaşayacağız ve burada öleceğiz. Allah’ın bize takdir ettiği kader, var olmamızın sebebi de bu. Burada olmak bize daha fazla kuvvet veriyor. Terk etmemiz söz konusu değil. Topraklarımız evlatlarımdan da, canımdan da, kanımdan da çok daha kıymetli” ifadelerini kullandı.
Avukat Hamza ise “Mescid-i Aksa’nın tek taşı kalıncaya kadar, Mescid-i Aksa var olduğu sürece biz de burada olacağız. Başka ihtimali düşünmüyoruz” şeklinde konuştu.
Kudüs'ün Kadim Sahipleri
İsrail’in işgali altındaki Kudüs’te evlerinden ve yurtlarından edilen aileler, tek göz odaya sığdırdıkları hayatlarında kadim şehri terk etmemek için mücadele ediyorlar.