AGÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, binalardaki muhtemel radon gazına karşı uyarıda bulundu. Radonun, uranyumdan dönüşerek oluşan kokusuz ve renksiz bir radyoaktif asal gaz olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, radon gazına dair şu bilgileri verdi:
“Uranyum zengini bir takım topraklar var, örneğin metamorfik kayalar, volkanik kayalar ve magmatik kayaların yoğun olduğu yerler uranyum bakımından zengin. Buralardaki uranyum dönüşerek radon gazı haline geliyor ve toprakta, yeraltı sularında birikebiliyor. Bina temelinde biriken radon gazı da bina temelindeki bir takım boşluklardan, çatlaklardan, havalandırma bacalarından ya da kanalizasyonlardan binanın içine yayılıyor. Özellikle bodrum ya da birinci ve ikinci katlarda, radon gazına daha yoğun rastlanıyor. Aynı zamanda yapı malzemelerinde de uranyum kaynağı varsa ve zamanla bina içi havalandırma iyi yapılmazsa radon gazının buradan da yayılması mümkün. Fay hareketlerine göre radon gazı çıkışı olabiliyor ama yalnızca buna bağlı bir durum değil.”
Türkiye durumun ciddiyetinin farkında değil
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde konuyla ilgili çalışmaların yaklaşık 100 yıl önce başlatıldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, Türkiye’de henüz ciddi bir mevzuat çalışmasının olduğunu kaydetti.
Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, “Amerika’da ve Avrupa Birliği ülkelerinde 1900’lerin başında yani 100 yıl kadar önce bu gaz keşfediliyor ve bunun sağlık üzerinde etkileri belirlenmiş, bu gaz özellikle akciğer kanserine neden oluyor. Bu nedenle evde ve dışarıda; toprakta ölçümler yapılmış. Yine Amerika ve Avrupa ülkelerinde, evde yapılan ölçümlerde, 1 metreküp havada en fazla kaç bekarel değerinde radon gazı bulunması gerektiği belirlenmiş. Türkiye’de de Atom Enerjisi Kurumu bununla ilgili bir takım çalışmalar yapmış ve 400 bekareli baz almış. Ama Avrupa’da 400 birimi eski binalar için geçerli, yeni yapılan ya da yapılacak olan binalar için de 200 bekarel birimi belirlenmiş. Yine de bir takım belirlemelere rağmen Türkiye’de henüz buna dair bir mevzuat yok.”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sigaradan sonra ikinci akciğer kanseri nedeni
Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmalara göre radon gazının, sigaradan sonra ikinci sırada akciğer kanseri nedeni olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, Türkiye’de radon gazı ile sağlık ilişkisinin yeni farkına varıldığını söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, “Radon gazı kapalı ortamda birikiyor, eğer bir de o evde sigara içiliyorsa gaz katı hale dönüşüyor ve akciğerde bir takım birikmelere neden oluyor. Vücut tolere edemediklerini tümöre dönüştürüyor, sonra da akciğer kanserine yol açıyor" dedi.
PVC ve ısı yalıtım malzemeleri gazın etkisini artırıyor
Radon gazına karşı, bireysel olarak evin havalandırılmasının yeterli olmayacağını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, bina havalandırmalarının yeterli düzeyde olması gerektiğine dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, PVC çerçeveler ve ısı yalıtım malzemelerinin de, kapalı ortamdaki havayı dışarı vermeyerek, ortamdaki radon gazının bekarel değerini artırdığını belirtti.
Mevzuat şart
Konuyla ilgili olarak, Atom Enerjisi Kurumunun henüz tamamlanmamış bir haritalandırma çalışması olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, “Bunun yanı sıra parsel ya da ev yapılacak alanlarda ve yeraltı sularında topraktan çıkan radon gazı oranının çok iyi belirlenmiş olması ve var olan yapılarda da ölçüm yapılması gerekiyor. Ancak bütün bunların ötesinde bu konuda yeni bir mevzuat oluşturulmalı. Özellikle inşaat yapılacak alanlarda ve var olan inşaatlarda buna yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor. Parsel bazında nasıl zemin etüdü yapmamız gerekiyor ise radon gazının etkisinin de belgelendirilip kabul edilebilir düzeyde olması durumunda inşaatın yapılması gerekiyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Oturduğunuz Binalar Akciğer Kanserine Neden Olabilir
Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Müge Akın, topraktan binalara sızan radon gazının akciğer kanseri tehlikesi oluşturduğunu söyledi.