"Özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması, her biri insan olarak ve vatandaş olarak bizim için büyük değer ifade eden şehitlerimizin kanlarının karşılığı değildir"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'le görüşmelere ilişkin, "Özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması, her biri insan olarak ve vatandaş olarak bizim için büyük değer ifade eden şehitlerimizin kanlarının karşılığı değildir" dedi.

İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen Uluslararası Somali Konferansı'na katılan Davutoğlu, temaslarının sonunda Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği rezidansında basın toplantısı düzenledi.

İsrail'le görüşmeler konusunda, "Üçüncü tur görüşmeler bekleniyor mu-" sorusuna karşılık Davutoğlu, "İkinci tur görüşmeler dün yapıldı. Ben de buradan Müsteşarımız Sayın Sinirlioğlu ile görüştüm. Üçüncü bir tur yapılmasına ihtiyaç kalıp kalmayacağını Ankara'ya dönünce değerlendireceğiz ama temel ilkeler noktasında bir mutabakat sağlandığını görüyoruz. Bundan sonra atılacak adımlarla ilgili kamuoyumuzu bilgilendireceğiz" diye konuştu.

Davutoğlu, konuya ilişkin birçok değişik spekülasyonun yapıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Özür ve tazminat ve ambargonun kaldırılması, her biri insan olarak ve vatandaş olarak bizim için büyük değer ifade eden şehitlerimizin kanlarının karşılığı değildir. Bunu değişik vesilelerle gündeme getirenler olduğunu görüyoruz. Hiçbir şey onların bir damla kanının dahi hakkını ödeyemez. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Bizim de bu bilinç içerisinde davrandığımızı herkesin göz önüne alması gerekir."

-"Elde edilen kazanımları esas almak gerekir"-

Özür ve tazminatın, Türk vatandaşlarının hakkının ve hukukunun temsil ve teslim edilmesi bağlamında önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Özürle bunun devletler arası, halklar arası ilişkiler kapsamında gereği yapılmıştır. Özür dileyen taraf, yapmış olduğu suçun hem ikrarını hem de telafisini sağlamak üzere bunu yapıyor. Tazminat ödediği zaman da bunun bir hesap sorulabilirliği olan bir eylem olduğu ortaya konulmuş oluyor. Dolayısıyla bunları sanki şehitlerimizin kanlarının karşılığı gibi yansıtılması doğru bir yaklaşım değil" ifadesini kullandı.

Ambargonun kaldırılmasının ise Türkiye'nin hep takip ettiği bir mesele olduğunu belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

"Sayın Başbakanımızın Netanyahu ile yaptığı görüşmede de öncelikli ve ayrıcalıklı olarak üzerinde durulmuş bir konudur. Nihayet bu şehitlerimiz oraya şahsi bir emel için gidiyor değillerdi. Oraya gidiş sebepleri, yüksek bir insani gaye ve idealle yardım iletmekti. Bu yardımların bunlar sonra daha sağlıklı iletilmesi için ne yapılması gerekiyorsa Türkiye bunu yapmaya kararlıdır. Miktar ne olursa olsun, önemli olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hukuklarının korunmasıdır. Bu tür spekülasyonlardan uzak olmak ve Türkiye'nin öncelikle haklı davada elde ettiği kazanımları esas almak gerekir."

-"Kırmızı çizgimiz insan canıdır"-

Davutoğlu, Suriye'de olası kimyasal silah kullanımına ilişkin bir soru üzerine, BM Bağımsız Araştırma Komisyonu üyesi olduğu belirtilen bir kişiye atıfla kimyasal silah kullanımının muhalifler tarafından gerçekleştirildiği bilgisinin kamuoyunda ciddi bir bilgi kirlenmesine yol açtığını vurguladı. Londra'da bugün görüştüğü BM yetkililerinin bunun doğru olmadığını teyit ettiklerini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Kimyasal silah bir insanlık suçudur. Kim ve nerede kullanırsa kullansın insanlık suçu işlemiş olur. Şu anda da herkes biliyor ki kimyasal silah stokuna sahip olan ülkeler bellidir. Bir tanesi de maalesef Suriye rejimidir. Suriye rejimi, keskin nişancılarla top ve tank atışlarıyla uçaklarla Scud füzeleriyle katledemediği halkı, bu tür silahlar kullanarak da katletme yoluna gidebilir. Zaten Banyas'ta iki gün önce ortaya çıkan katliam görüntüleri, etnik kıyım görüntüleri açıktır.

Biz, bu iddiaların takipçisi olacağız. BM nezdinde ve Kimyasal Silahları Önleme Örgütü çerçevesinde takipçisi olacağız. Bu konuda birkaç Suriyelide bunun izleri, bulguları olduğu düşüncesiyle Türkiye'de bir araştırma yürütülüyordu. Bu araştırma halen yürüyor, bir neticeye ulaşıldığında da dünya kamuoyuyla paylaşılacaktır. Ama bu konuda Suriye rejiminin takındığı tutum, bir insanlık suçu mahiyeti taşır. Kimyasal silahların kullanılmaması durumunda işlenen diğer suçları da kimse mazur gösteremez. Bizim Türkiye olarak kırmızı çizgimiz insan canıdır, adalettir, hukuktur. Kimyasal silah da bunları tehdit ettiği için bu kırmızı çizginin içine girer ama onun dışında da bütün etnik kıyım suçları bizim için kırmızı çizgidir."

-"Somali'ye 10 milyon dolarlık ilave katkı paketi"-

Katıldığı Somali konferansına ilişkin ise Davutoğlu, bu ülkede iki yıl içerisinde çok önemli mesafeler katedildiğine değinerek, Türkiye'nin Somali'ye yaptığı katkılardan bahsetti.

Bir taraftan Somali'deki ulusal uzlaşı faaliyetlerini organize ederken bir taraftan da güvenlik yapılanmasına katkıda bulunmaya çalıştıklarını kaydeden Davutoğlu, "300 milyon dolarlık bir bütçeyle çalışmalara başladık. Bunlar tümüyle hemen hemen halkımızın yaptığı taahhütlerdi. Bugün ben, toplantıda bunlara ilaveten 10 milyon dolarlık savunma ve güvenlik yapılanmasına katkı paketi açıkladım" dedi.

Somali Konferansı bildirisinde, Türkiye'nin Somali ile Somaliland arasında yaptığı başarılı arabuluculuk girişimine atıfta bulunulduğunu belirten Davutoğlu, konferans çerçevesinde ayrıca çok sayıda ikili görüşme yaptığını vurguladı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ayrıca Türkiye'nin İskoçya'nın başkenti Edinburgh'da bu yıl başkonsolosluk açacağını duyurdu.

Öte yandan, Davutoğlu, basın toplantısından önce rezidansta, İngiltere'de mukim vatandaşların yeni kurduğu "Turkuas" adlı çatı kuruluşun yetkilileriyle bir araya geldi.

Muhabir: Aslı Aral

Yayıncı: Murat Taydaş
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile