Geçen yıla kadar anaokulu ve ilköğretime yeni başlayacak çocukların okula uyumunu kolaylaştırmanın yolları aranırken, bu yıl çoğunlukla Covid-19 riskine karşı alınan önlemler konuşuluyor. Covid-19 bulaşma riskini en aza indirmek için sınıflarda uygulanan kurallar küçük yaş gruplarını zorlayacak gibi dursa da uzmanlar, olaya çocuk gelişimi açısından olumlu yönden bakılabileceği görüşünde.
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ilgın Başaran, “Çocuklarımızın pandemi krizini yaşamasını istemiyoruz. Ancak benzeri görülmemiş bu ortamı, onların gelişimini destekleyecek bir durum olarak görebiliriz. Çocuklar, öz güven ve öz yeterlilik özelliklerini geliştirerek güncel ortama uyum sağlama yetisi kazanabilirler” dedi.
“Çocuk bir sonraki gün neler yapacağını bilmeli”
Fiziki ve formal bir okul yapısından uzak olmanın etkilerine değinen ve ev ortamında nasıl bir çalışma prensibi geliştirilmesi gerektiğini anlatan Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ilgın Başaran, önemli tavsiyelerde bulundu. Başaran, “Büyürken akrabaları ve akranları ile etkileşim halinde olması gereken ve de okulda, parkta, sokakta vakit geçirmesi gereken pek çok çocuğun hayatına bu dönemde ket vuruldu. Okulun, formal yapı da dediğimiz temel bir yapısı vardır. Bu yapı, çocuklara öğrenmeye odaklanabilecekleri, aynı zamanda eğlenebilecekleri güvenli bir ortam sunar. Sınıf ortamı çocukların limitleri anlamalarını sağlar, nerede, nasıl davranacaklarını öğretir. Burada her şey düzenli ve belirlidir. Ancak şu anda fiziksel olarak okul ortamında bulunamayan pek çok çocuk için belirsizlik söz konusu. Gelişim açısından tutarlılık duygusu ve düzen bilinci çocuklar için önemlidir. Bu düzen bozulduğu zaman çocuklar kendilerini huzursuz hisseder. Bu nedenle uzaktan eğitime devam eden çocuklar için ‘yarın ve haftalık neler yapılacağı’ bilgisi mutlaka verilmeli. Böylece her gününü organize bir şekilde geçiren çocuk, kendisini daha güvende hissedecektir. Öte yandan, ev ortamı mutlaka düzenlenmeli. Her aile için mümkün olmayabilir ancak elimizden geldiği kadar çocuk için bir çalışma ortamı oluşturulmalı. Kendisini okulda hissettirecek bir ortam. Düzenli bir çalışma masası üzerinde kağıdı, kalemi, bilgisayarı her daim hazır olmalı” diye konuştu.
Çocuklar kriz ortamına nasıl hazırlanmalı?
Belirsizlik içinde beklemenin herkes için özellikle de çocuklar için zor bir durum olduğunu ancak çocuklarımıza stres ve endişeden yoksun bir yaşam sunma çabasından vazgeçerek onları kriz ortamlarına nasıl hazırlamamız gerektiğini anlatan Dr. Öğretim Üyesi Başaran, “Bu dönemde anne ve babalara önemli görevler düşüyor. Nasıl ki bir çocuğun okula gidip gitmeme isteği ebeveynlerin tutumuna bağlı ise çocuğun kriz ortamındaki tutumu da ebeveynlerinin kontrolüne bağlı. Bu, pandemi döneminde daha da önem kazandı. Covid-19 korkutucu olmasıyla ruh sağlığımızı da yakından etkiledi. Huzursuzluk, öfke, duygu durum bozuklukları gibi uyarıcı belirtiler kendisini gösterdi. Ancak çocuklar da yetişkinler gibi öz güven, öz yeterlilik ve sağlamlık özelliklerini geliştirerek hepimizin karşılaştığı bu sorunlarla baş etmeyi öğrenmeliler. Öz yeterlilik ve öz güven oluşması için kısa vadeli amaçlar belirlenmeli. Aile içi olaylara ve yapılanlara çocuklar dahil edilmeli. Çocuk, ailesine ve çevresine mutlaka güvenmeli. Evde kalmanın onlara sağladığı bazı özgürlüklerin farkına varmalı. Kendi kendine bir yemeği ısıtabilme, kendi kendine ders çalışabilme gibi. Tabii bunun için çocuklar, ‘yapabilirsin’ uyarısı ile harekete geçirilmeli. Çocukların kendi ayaklarının üzerinde durabilmeleri için stres ve endişeden yoksun bir yaşam sunma çabasından vazgeçilmeli. Çocuklarımıza problem yaşamadan, ideal bir toplumdaymışız gibi bir izlenim verirsek krizler ortaya çıktığında kendilerini korumayı öğrenmelerini engellemiş oluruz. Bu nedenlerle pandemi krizini, çocuklar için gelişimlerini olumlu sağlayacak bir durum olarak görebiliriz. Güncel ortama uyum sağlama yetisi kazanan çocuklar için gelecek daha güvenli olacaktır” bilgisini verdi.
“Maske takarak hem kendime hem çevreme yardımcı oluyorum”
“Böyle bir dönemde endişe duyan çocukların duygularını ifade etmelerine izin verilmeli” diyen Başaran, “Anaokulu ve ilkokul 1. sınıf öğrencileri yaş itibariyle kurallara uymada zorluk yaşamazlar. Ancak çocuklar, sınıflarda ne yapması gerektiğine dair mutlaka önceden bilgilendirilmeli. Maske takarak ve fiziksel mesafeyi koruyarak hem çevreye hem de kendilerine yardımcı olduklarını bilmeliler. Okul fobisinin yanı sıra salgınla ilgili herhangi bir endişe duyuyorsa da bu duyguların paylaşılmasına izin verilmeli. Endişe veren duygularla yüzleşmeleri sağlanmalı. Köy okulları gibi az nüfusa sahip ve pek çok imkandan yoksun çocuklar için de okul bahçelerinde prefabrik sınıflarda eğitime devam edilebilir. Tek bir bilgisayar mevcutsa bunun paylaşılması sağlanabilir” dedi.
Pandemi Gündemli Yaşam Çocuklara 'Öz Güven' Katabilir
Okul öncesi ile ilkokul 1. sınıf öğrencileri 21 Eylül’de yüz yüze eğitime başlıyor. Uzmanlar, ebeveynlere çocukların eğitiminin aksamaması ve psikolojisine destek olunması için önerilerde bulundu.