Soruşturma savcılığının daveti üzerine avukatıyla Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına gelen Yıldırım, İstanbul Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan'a ifade verdikten sonra adliyeden ayrıldı.
Adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Selam ve Tevhid örgütü hakkında açılan dosyayla ilgili ifade verdiğini belirterek, ''Doğrusu ben de merak ediyordum bizi hangi konuda bu dosyaya dahil etmişler. Bu meseleyi öğrendiğimizde, doğrusu bu dosyayı hazırlayanlar hakkında hiçbir iyi niyetli düşüncem kalmadı. Çünkü İsrail'in bize sormuş olduğu sorular üzerine benzerliklerle bir dosya hazırlamışlar. İsrail bize 'Tayyip Erdoğan ve Ahmedinejad ile Nasrallah ile hangi hukuk var, aralarında bir ilişki var mı?' diye sormuştu. Bir de 'Selam örgütünü biliyor musunuz?' diye sormuştu. Biz tabii o gün anlamamıştık. O gün İsrail'de varolan bir dosyanın bugün buraya yansıdığını görmüş olduk'' diye konuştu.
Soruşturmada örgüt mensubu olmakla suçlandığını anlatan Yıldırım, delil olarak telefon konuşmalarının dosyaya konulduğunu kaydederek, şunları söyledi:
''Dosyayı incelediğimizde, gerçekten üzüldüm çünkü Suriye'deki esir değiş tokuşu sırasında yapmış olduğum konuşmaları delil olarak ortaya koymuşlar. Bu konuşmalar, 48 tane İranlının bırakılması karşılığında 2 bin 130 tane Suriyeli muhalifin cezaevlerinden ve işkencelerden kurtulması için yaptığımız karşılıklı pazarlıklar delil olarak sunulmuş. Ben orada diyorum ki '229 tane kadarının çıkarılması lazım', karşı taraf da diyor ki '71 tane kadın çıkarabiliriz.' Ben de diyorum ki '71'i kabul etmiyoruz. Onlar da görüşmeyi keseriz' diyorlar. Ben de 'kesin' diyorum.
Yani cezaevlerinde tecavüze uğramış, işkence görmüş kadınların kurtarılması için yaptığım bütün görüşmeler, dosyaya delil olarak sunulmuş. Dosyada konuştuğum kişilerin biri İranlıymış, zaten esirler İranlı esirler olduğu için İranlılarla konuşacağım, uzaydan gelen biriyle mi konuşacağım?''
Bir gazetecinin ''İranlı kimmiş?'' sorusuna cevap veren Yıldırım, kendisinin "Hamit" olarak tanıdığı onların da "Seyit" diye dosyaya koyduğu birisi olduğunu belirtti.
Bu kişinin görevini sorgulamadığını, çünkü zaten İranlılarla esir değiş tokuşuyla ilgili bir konuşma yaptığında sıradan bir adamın kendisiyle muhatap olamayacağını vurgulayan Yıldırım, ''Mesela geçen Mısır Konsolosluğuna giren Mısırlıların alınması için Mısır Konsolosuğuyla pazarlık yaptığımda, Mısır'daki istihbarat yetkilileriyle pazarlık yaptım. Konsolosluğun çay ocağında çalışan biri benimle pazarlık yapma yetkisine sahip mi?'' diye sordu.
- ''Dosyayı bu şekilde hazırlayan herkesi, alçak olarak ilan ediyorum''
''Şimdi burada bir sürü gazeteci arkadaşlarınız, Suriye'de, şurada, burada yakalandı. Oraya gidip bu çalışmaları yaparken, onların çıkarılmasını sağlarken, vesile olurken sıradan silahlı güçler içerisinde varolan sıradan insanlarla mı görüşüyorum?'' diyen Yıldırım, İHH'nın insani diplomasi yapma çalışmasının olduğunu dile getirdi.
İnsani diplomasi sırasında yaptığı görüşmelerin hepsinin delil olarak ortaya konulduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
''Bizi selam ve tevhid örgütü içinde değerlendirmişler. Burada bu dosyayı hazırlayan bütün herkese sesleniyorum: İyi ki bizi bu şekilde yargıladınız, iyi ki insan kurtardığımız için, tecavüze uğrayan kadınlar için, pazarlık yaptığımız telefon konuşmalarını dosyaya koydunuz ve bu konuda yargılanmaktan da onur duyuyorum. Böyle her türlü yargılanmayı da kabul ediyorum. Dosyayı bu şekilde hazırlayan herkesi de alçak olarak ilan ediyorum. Bu konuda da bu dosyayı hazırlayan herkesin yarın, Allah korusun, yakınları da herhangi bir yerde zulme uğrarsa hiç tereddüt etmeden bize gelsinler, biz onların kurtarılması için aynı gayreti gösteririz.''
Soruşturma dosyasındaki kişileri tanıyıp tanımadığının da sorulduğunu belirten Yıldırım, dosyadaki kişilerle Suriye'de esir değiş tokuşu için görüştüklerini anlatarak, bununla ilgili bütün çalışmalarının her safhasını görüntülediklerini ve bu görüntüleri de dosyaya delil olarak sunduklarını aktardı.
- ''Bu dosyadan bizi yargılamak isteyenlere ekmek çıkmaz''
Bir gazetecinin ''Tevdih selam örgütü Yargıtay tarafından tescillenmişti. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu cinayetlerini örgütün yaptığına dair atıflar vardı. Size bu kapsamda bu cinayetlerle alakalı sorular soruldu mu?" sorusuna Yıldırım, ''Hayır bu konuyla ilgili hiçbir soru sorulmadı. Çünkü bu dosyayı çok genişletmişler. Bizi sadece o görüşmelerle ilgili, 'acaba İran'la bir ilişkisi var mı?' şeklinde değerlendirmişler. Biz de İranlılarla görüşmelerimizi bütün dünyaya verdiğimizi söyledik, delillerini ortaya koyduk. Yani bu dosyadan bizi yargılamak isteyenlere herhangi bir ekmek çıkmaz arkadaşlar'' yanıtını verdi.
Yıldırım, kendisiyle ilgili hangi dönemde dinleme yapıldığına ilişkin bir soru üzerine de ''Suriyeli esirlerle ilgili, 2012 herhalde. Yani 3 yıllık bir dinleme olmuş ama dosyaya sadece delil olarak sunabildikleri, 2012 yılındaki bu esirlerin çıkma anında İranlılarla yapmış olduğum telefon görüşmeleri. Bu da zaten bütün dünyanın bilgisi dahilinde olan bir şey'' şeklinde konuştu.
'Paralel Yapı'Nın Dinleme İddialarına Konu Olan ''selam''Soruşturması
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, "paralel yapı"nın telefon dinleme iddialarına konu olan ''Selam'' soruşturması kapsamında ifade verdi.