Paro'ya 'En İyi Uzun Süreli Sadakat Programı' Ödülü

Koç Grubu şirketlerinden TANI'nın Genel Müdürü Engin Oytaç, 9 yıldır sürdürdükleri müşteri sadakat programı Paro ile alanında Oscar sayılan The Loyalty Awards'ta "En iyi Uzun Süreli Sadakat Programı" ödülünü kazandıklarını bildirdi.

AA muhabirine ödüle ilişkin değerlendirmelerde bulunan Oytaç, 2011 yılından bu yana her yıl gerçekleştirilen ve alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından sayılan The Loyalty Awards kapsamında bu yıl 25 kategoride 10'u Türk firması olmak üzere 200'ün üzerinde projenin yarıştığını dile getirdi.

Paro'nun, "Uzun Süreli Sadakat Programı" kategorisinde Aswaaq, Avıos, Eurostar, Subway, Turkcell ve Vodafone gibi finalistler arasında birinci olduğu bilgisini paylaşan Oytaç, şöyle devam etti:

"Çok fazla katılımcı arasından neden Paro'nun seçildiğini düşününce, aklımıza Paro'nun herkese hitap eden ve müşteriyle en iyi şekilde uyum sağlayan bir program olması geliyor. Ortalama hane halkı harcanabilir gelirin 30 bin lira olduğu bir ülkeden, çok küçük tutarlardaki paraların bile çok büyük anlam ifade ettiği bir dünyadan bahsediyoruz. Paro'daki 19 milyon kart müşterisinin oluşturduğu hacim ve onlara sunulan avantajlar, Paro'yu değerlendiren jüriyi etkilemiş olsa gerek ki Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin en başarılı uzun vadeli sadakat programı seçmiş.

Uzun vadeli olan programların hayatı genelde sessizleşir ve enerjisi düşer ama Paro bunun aksine müşteriye olan uyumla birlikte enerjisini artırdı. Jüri, uzun vadede tutarlı bir şekilde müşteriyi merkezine alarak, onlara katma değer sağlayacak avantajlar sunmamızı değerli gördü. Paro'nun yeni dönüşümle birlikte 10 markadan 43 markaya çıkması, 12 sektörden 23 sektöre ulaşması jüriyi etkiledi. Koç Grubu'na yakışır bir ödül aldık."

-"Müşterimize ödül, fayda ve avantaj sunalım yaklaşımıyla doğduk"

Oytaç, Paro'nun yarışma kapsamında sadakat programları konusunda uzman profesyonellerden oluşan bir jüri tarafından, "Sürekli değişim içinde olan bir pazarda devamlılığını ve adaptasyonunu koruyarak, 9 yılı aşkın bir sürede çok farklı marka ortaklıkları ile etkileyici sonuçlara erişmiş" şeklinde değerlendirildiğini kaydetti.

Paro'nun lansmanını 2006 yılında yaptıklarını hatırlatan Oytaç, geçen süre içinde kendilerinin tüketiciye ve müşteriye uymaya başladıklarını ifade ederek, Paro programının müşteri, marka ve TANI olmak üzere 3 ayağı olduğunu söyledi. Her zaman "müşterinin alım gücünü nasıl artırabiliriz" vizyonuyla hareket ettiklerini kaydeden Oytaç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

" 'Müşterimizi ödüllendirelim, fayda verelim ve avantaj sunalım' yaklaşımıyla doğduk. 'Alışveriş yaptıkça müşteriye nasıl iade bir şeyler verebiliriz ve nasıl avantaj sağlayabiliriz' diye düşündük. Bizim, 19 milyon karta ve 43 markaya sunduğumuz bu hizmet, ilk başta puan ve indirim olarak başladı.

'Marka açısından müşteriyle ilişkiyi nasıl derinleştirebiliriz, sadece maddi değil manevi bağlar kurup bunu nasıl köklendirebiliriz' anlayışıyla hareket ettik. Teknolojinin ve müşteri ihtiyaçlarının gelişmesiyle 'müşteriyi merkeze alalım ve neler sunabiliriz ona bakalım' dedik. Müşterinin hayatında, mezuniyet, evlilik ve çocuk olmak üzere çok kritik 3 farklı evre çıktı. Bu evrelere yönelik olarak çok çeşitli kampanyalar düzenledik ve hem markalardan hem müşterilerden çok olumlu geri dönüşler aldık."

- "Kampanyalı puanların yüzde 73'ü harcanıyor"

Türkiye'de sadakat programı denildiğinde hep belli bir kesime hitap eden programların akla geldiğini aktaran Oytaç, Paro'nun bu anlayışın aksine her kesimden müşteriye hitap ettiğini ve müşterinin her ihtiyacına cevap verebildiğini söyledi. Oytaç, şöyle konuştu:

"Müşterinin çok farklı ihtiyaçları oluyor ve bu ihtiyaçları karşılarken 'nasıl daha ucuza getirebilirim' düşüncesiyle hareket ediyor. Biz de bu doğrultuda müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik puan ve indirim kampanyaları düzenliyoruz. Bugün rakamlara baktığımızda, kampanyalı puanların yüzde 73'ünün harcandığını görüyoruz. Bu çok yüksek bir oran. Müşterinin yaptığı alışverişlerden kazandığı puanlar kartlarda kalmıyor, müşteriye geri dönüyor. Yılda 6 bin kampanya düzenliyoruz ve toplamda müşteriye 250 milyon liralık değer sağlıyoruz."

Paro'yu, logosunun rengarenk olması sebebiyle bukalemuna benzeten Oytaç, Paro'nun, her markanın rengine uyum sağladığını ve markada ön plana çıkmadığını dile getirdi. Oytaç, şunları kaydetti:

"Asıl ilişki markayla tüketici arasındadır. Paro, teknolojisiyle, kendi deneyimiyle, pazarlama ekibinin vizyonuyla şirkete görülmez pelerin gibi güç katar. Bugün markalar rekabet ortamında nefes alamaz durumdalar. Ürününü mü satacak, pazar payını mı koruyacak derken, müşteri verisinin yönetimi çoğu zaman ortada kalıyor ve çok önemli mesele ihmal ediliyor. Müşteri verisini yönetip oradan bir anlam çıkartılması, ondan sonra anlamlı bir şekilde müşteriye sunulması gibi konuları markalar ilk başta kendileri denediler. Ama sonra anladılar ki bu finans işi gibi uzmanlık gerektiriyor. Paro, markalara bu konularda bir kültür ve deneyim sağladı."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile