Prof. Dr. Demir'den 'Su Tasarrufu' Çağrısı

Prof. Dr. Demir'den 'Su Tasarrufu' Çağrısı

"Dünya Su Günü" dolayısıyla yaptığı açıklamada su tasarrufu çağrısında bulunan Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, "Özellikle toplam kullanılan suyumuzun yüzde 74’ünü oluşturan tarımsal sulamada büyük israf bulunmakta, bu alanda yetişen mühendisleri ivedilikle devreye sokarak, tarımda su tasarrufu hem kamuda hem de özel sektörde sağlanmalı, eğitim çalışmalarına hız verilmelidir” dedi.

Her geçen gün Türkiye’de ve dünyada su sıkıntısının arttığını belirten Prof. Dr. Yusuf Demir, bu duruma acil önlemler alınması gerektiğini söyledi.

Suyun insan yaşamı için en önemli madde olduğunu belirten Dr. Demir, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

"Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1993 yılında 22 Mart’ı dünya su günü ilan etmiş ve her yıl bu gün ’Dünya Su Günü’ olarak kutlanmaktadır. Her yıl ayrı bir tema ile kutlanan su gününün 2018 teması; ’Su İçin Doğa’ dır. Ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlanan bugünün önemi ve anlamı yeteri kadar anlaşılamamış ve anlatılamamıştır. Her gün su yetersizliğinden 6 bin çocuğun öldüğü, 2 milyarın üzerinde insanın yeteri şekilde ve kaliteli içme suyu bulamadığı bir dünyada her geçen gün felaketin boyutu büyümekte ve tehlike artmaktadır. Yaşadığımız dünyada halen tehlikenin boyutu ve büyüklüğü yeteri kadar anlaşılamamıştır. Ülkemizin içinde bulunduğu Ekvator bölgesi ve Orta Doğu coğrafyası su sıkıntısıyla gün geçtikçe daha çok yüzleşmekte, nüfus artışı ve küresel iklim değişimine paralel olarak bu coğrafya da kuraklık riski de artmaktadır"

"Kuraklık riski hızla kapımızı çalmakta"

Su konusuna yeterince önemin verilmediğini söyleyen Demir, "Dünyada ve ülkemizde konunun muhatabı kişi ve kurumlar olayın boyutunun ya yeteri kadar farkında değil, veya duyarlı değiller. Birkaç afaki nutuk ve slogandan ileri gitmeyen göstermelik toplantı ve törenlerden başka yapılan önemli çalışmalar bulunmamakta veya yetersiz kalmaktadır. Kamuoyunun bilgilendirmesi ve toplumsal duyarlılık oluşturulması ihmal edilmektedir. Her birim kendi problemlerini çözecek palyatif çözümlerle günü kurtarma çabasındadır. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde dünyanın yüzde 40’ından fazlasında su sıkıntısı yaşanacağı öngörülmektedir. Son yıllarda ülkemizde de önemli sıkıntılar yaşanmakta, hızla kaynaklarımızın azlığı ve su tüketimindeki artış ve israflarla su fakirliğine doğru gitmekteyiz. Son birkaç yıldır ülkemize düşen yağış miktarı azalmakta, yağışın mevsimsel dağılımı da ciddi değişiklik göstermektedir. Özellikle bu değişim 2018 yılında daha ekstrem noktada devam etmektedir. Kuraklık riski hızla kapımızı çalmakta, mevcut doğal kaynaklarımız ve hidrolojik döngü zarar görmektedir" şeklinde konuştu.



"4 kişilik bir aile bir yılda 140 ton suyu tasarrufu yapabilir"

Geç kalmadan alınması gereken tedbirler olduğunu ifade eden Dr. Demir şunları söyledi:

"Bu tedbirlerden bazılarını aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür. Öncelikle bir kriz merkezi oluşturularak konunun muhatap ve uzmanları aracılığı ile kısa, orta ve uzun vadeli çözümler üretilmelidir. İlk okullardan başlayarak toplumun her kesiminde bir damla suyun bir hayat olduğu bilgi ve bilinçlendirmesi yapılmalıdır. Özellikle toplam kullanılan suyumuzun yüzde 74’ünü oluşturan tarımsal sulamada büyük israf bulunmakta, bu alanda yetişen mühendisleri ivedilikle devreye sokarak, tarımda su tasarrufu hem kamuda hem de özel sektörde sağlanmalı, eğitim çalışmalarına hız verilmelidir. Evlerimizde su tasarrufu özendirilmeli ve 4 kişilik bir ailenin bir yılda 140 ton suyu tasarrufu edebileceği anlatılmalıdır. Sanayide su tasarrufu konusunda ciddi tedbirler alınmalıdır. Yerel yönetimlerde yağmur sularının değerlendirmesini teşvik edici çalışmalar yapılmalı, ayrıca yeni binalarda su tasarrufu sağlayan sistemler teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Kırsal kesimde doğal su kaynaklarımız ciddi zarar görmektedir. Özellikle bu sene kar yağışının az düşmesi pınarlar ve yer altı su kaynaklarımızı ciddi tehdit etmektedir. Bu zararı önleyecek tedbirler ve yaptırımlar artırılmalıdır. Mevcut yer altı su kaynaklarımızın kullanımı sıkı denetime tabi tutulmalıdır. Küresel iklim değişimini tetikleyecek her türlü uygulama sınırlandırılmalı, çevre kirliliği ve su kaynaklarının kirlenmesinin önüne acilen geçilmelidir. Su yasası çıkarılmalı, su devlet politikası haline getirilmelidir. Sürdürülebilir bir yaşam ve doğal kaynaklar gelecek nesillerinde hakkıdır. Geleceği bu günden kurtarabiliriz."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile