Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Ulusal Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi, Samsun'da başladı. DSİ 7. Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu'nda yapılan ve iki gün sürecek olan kongreye yurdun çeşitli yerlerinden çok sayıda akademisyen katılıyor. "Şen gittik, yaslı döndük" sloganlı kongrenin onur konuğu ise TTK eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu oldu. Rumeli göçü ve Yörükler üzerine önemli bir araştırma üzerinde çalışan Prof. Dr. Halaçoğlu, Balkan coğrafyasındaki Türk tarihine ilişkin bilinmeyen bir takım gerçekleri gözler önüne serdi.
Rumeli Yörüklerinin Osmanlı İmparatorluğu döneminde devletin iskân politikasının gereği olarak bilinçli şekilde Balkanlara yerleştirildiğini, burada halkın yaşayışları ve kültürü ile diğer milletlerin gönüllerini fethettiğini vurgulayan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, gönüller önceden fethedildiği içinde Osmanlı ordularının güç kullanmadan toprakları rahatça ele geçirdiğini hatırlattı.
Osmanlı'nın balkanlarda kolayca ilerlemesinde Anadolu'dan göçen Yörüklerin ve yerleşik Türklerin büyük etkisinin olduğunu dile getiren Prof. Halaçoğlu, Rumeli göçü gerçeğinin araştırılmasının ve tartışılmamasına da tepki gösterdi.
Tarihi gerçeklerin eninde sonunda gün ışığına çıkacağını bildiren Prof. Dr. Halaçoğlu, "Bugün dünyadaki çeşitli siyasi platformlarda insanların yerlerinden yurtlarından edilmemesi söylenir. Osmanlı Devleti'nin Ermenileri Anadolu'dan söküp attığı iddia edilir. Anadolu'nun dışında, Rumeli'de Balkanlarda yurt tutmuş orada 500–600 yıl yaşamış insanların topraklarından nasıl sökülüp atıldığı, kendi istekleri dışında hangi sıkıntılar içinde hangi acılar içinde topraklarından sökülüp atıldığı hiç düşünülmez. 'Pontuslu Rumlar nereye gitti? İstanbul'da Rum sayısı 60–70 bindi niye 2 bine düştü?' diye herkes soruyor. Peki, 1920 kayıtlarına göre Selanik bölgesinde 711 bin Türk yaşıyordu, onlar nerede. Bunu hiç kimse sormuyor. Oradaki insanlar kendi istekleriyle mi geldiler Anadolu'ya yoksa zorla mı sökülüp gönderildiler? Mezarlarını, evlerini, tarlalarını orada mı bıraktılar bunu hiç kimse düşünmüyor. Mecbur kalması çok acıdır. Bu acılar insanların yüreğindedir. Unutulmaması gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Asıl kökleri Anadolu olan Balkan Türkleri'nin Anadolu'ya geldiklerinde göçmen ve muhacir nitelendirilmelerinin garip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Bunları çocuklarımıza ve toplumumuza mal etmemiz gerekir. Gidip eski topraklarınızı, vatanınızı, yurdunuzu muhakkak ziyaret etmeniz gerekir. Bunu ihmal etmemek gerekir. Geride bıraktığımız izler yavaş yavaş ortadan kaybolmaya başladı. Bunun yaşatılması için her kişi kendi geldiği bölgeyi gidip görmeli, oradaki eserleri kalıcı hale getirmeli, görüntülemeli, oradaki yerel yöneticilerle temas kurup varlıklarının devamını sağlamalıdır. Bunun kazanılabilmesi için de Anadolu'ya gelmiş olan 600–7000 bin civarındaki mübadilin bu hassasiyeti birlikte göstermeleri gerekir." diye konuştu.
"BALKAN TOPLUMU, OSMANLI'YA MİNNETTAR OLMALI"
Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkan ve Avrupa toplumunu medeniyetle tanıştırdığını ve benliklerini Osmanlı'nın hoşgörülü devlet anlayışı sebebiyle devam ettirdiklerine de değinen Prof. Dr. Halaçoğlu, "Gösterdiğimiz insanlık, Avrupa'nın fikri yapısını değiştirdi. Avrupa'nın köle ticaretine bağlı tutumunu ortadan kaldırdık, adaleti getirdik. Bugün balkanlarda yaşayan değişik milletler hala kendi benlikleri muhafaza edebiliyorsa, Osmanlı Devleti'nin o hoş görüsüne ve emperyalist olmamasına bağlıdır. Osmanlı, balkanlarda fethettiği topraklarda yaşayanları zorlamamış, baskı altına almamıştır. Herkes olduğu gibi kalmıştır. Kendi din, dil kültürlerini muhafaza edebilmişlerdir. Herkes ne derse desin bu açık ve nettir." ifadelerini kullandı.