Doga olayi olarak kabul edilen ve arazi egimine bagli olarak yerdeki kütlelerin bir yerden baska bir yere tasinmasi sonucu meydana gelen heyelan, toprak kaymasi, kaya düsmesi, çamur akintisi gibi hareketlerin, özellikle arazi egiminin yüksek oldugu Dogu Karadeniz bölgesinde siklikla görülmekte oldugunu belirten Prof. Dr. Cin, bunlarin içerisinde en yikici olan kütle hareketinin heyelanlar oldugunu söyledi.
“Heyelan riskinin en yüksek oldugu bölge Dogu Karadeniz bölgesidir”
Dogu Karadeniz Bölgesi’nde yasanan heyelanlar sonucu can ve mal kayiplari yasandigini hatirlatan Cin, heyelanlara etki eden faktörler ile ilgili olarak “Birçok degisik etken heyelanlara neden olmaktadir. Bunlardan en önemlisi egimdir. Ülkemiz daglik ve egimli bir arazi yapisina sahiptir ve arazi egimi ortalama olarak yüzde 17 civarindadir. Ancak Artvin, Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu illerini kapsayan Dogu Karadeniz Bölgesi’nde egim yüzde 60’larin üzerinde oldukça yüksek bir ortalamaya sahiptir. Bu açidan düsündügümüzde heyelanlarin olusumu Dogu Karadeniz bölgesinde oldukça yaygin ve dogal bir olaydir. Heyelanlarin olusumunda bir baska bir faktör ise kayaçlarin özelligidir. Bu bölgedeki geçirimli kayaçlardan sular asagilara kadar inebiliyor ve daha asagilarda geçirimsiz bir tabaka buldugunda yukaridaki kütleyi harekete geçirebiliyor. Ayrica su ile doygunluk ve ayni zamanda sürtünmenin azalmasiyla birlikte devasa kütleler hareket haline geçebiliyor. Dogu Karadeniz Bölgesi bu zayif kayaç yapisindan dolayi heyelanlara oldukça müsaittir” bilgilerini paylasti.
Heyelanlarin tüm yil boyunca görülebilecegini ifade eden Cin, özellikle yaz aylarinda sicakliklarin artmasi ve yogun yagislarla bu risklerin yükseldigine dikkat çekerek “Ani gelisen yagmurlar topragin alt kisimlarina, anakayaya kadar ulasabiliyor. Bu da kütlenin agirligini yani yükünü ve doygunlugunu arttiriyor, diger yandan da alt tabakalarda sürtünmeyi azaltiyor. Dolayisiyla saganak yagislar heyelan olusumda etkili bir faktör. Ayrica bir diger önemli faktör; bu yagislar sirasinda ana akar su ya da yan kollarda meydana gelen tikanmalar suyun yönünü degistirebiliyor. Yönü degisen su, yamaçlarin altini oyuyor. Dolayisiyla alti oyulan yamaçlar asagiya dogru yer çekiminin etkisiyle kayiyor. Akarsuyun tekrar önünü tikiyor ve bir kisir döngüye neden oluyor. Akarsuyun önü tikaninca arkada göletler olusuyor. Bu göletler tekrar patlayabiliyor ve asagilarda daha büyük heyelanlara da neden olabiliyor. Ayrica Ilkbahar aylarinda karlarin erimesi yine arazi yapisinda su doygunluguna neden olacagindan heyelan olusumu açisindan risk olarak degerlendirilmektedir” ifadelerini kullandi.
“Depremler ve titresimler heyelanlari tetikleyebiliyor”
Heyelan olusumlarinda zaman zaman beseri faktörlerin de etkili oldugunu belirten Cin, özellikle yol yapim çalismalarinda yamaçlarin altinin oyulmasi ile yamaç dengesinin bozulmasinin heyelanlara davetiye çikarttigi uyarisinda bulundu. Prof. Dr. Cin, diger bir tetikleyici unsur olarak arazide olusabilecek titresim hareketlerinin etkili olabilecegini hatirlatarak; “Özellikle depremler heyelan olusumunu tetiklemektedir. Titresimle birlikte uygun kosullarda olan kütleler hemen harekete geçebiliyor. Titresim bazen tünel çalismalari, yol yapim çalismalari ya da is makineleri sebebiyle de olabiliyor. Bu da heyelan riskini arttiriyor” uyarisinda bulundu.
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlügü (MTA), Afet ve Acil Durum Yönetimi Baskanligi (AFAD) gibi kurumlarin yani sira bazi üniversiteler tarafindan tüm Türkiye’nin heyelan risk haritasinin belirlendigini söyleyen Cin, hangi bölgelerin ne kadar risk tasidiginin bilindigini kaydetti.
“Bir diger önemli tehlike kaya düsmeleri”
Cin, Dogu Karadeniz bölgesinde siklikla görülen bir diger kütle hareketinin kaya düsmeleri oldugunun altini çizerek “Kaya düsmeleri aslinda zeminden bagimsiz, yani ana kayadan bagimsiz, zemine gömülü olmayan büyük kütlelerin asagi dogru yuvarlanmasidir. Özellikle ilkbahar aylarinda bunu Dogu Karadeniz’de yaygin bir sekilde görebiliyoruz. Ilkbahar aylarinda neden yaygin? Çünkü karlar eriyor zemin yumusuyor. Ayrica biraz daha iç bölgelerde donma ve çözülme olaylari nedeniyle genlesme ve büzüsme hareketleri meydana geliyor. Zeminde bulunan kaya parçalari bu esnada asagiya dogru yuvarlanabiliyor. Asagidaki bölgelerde yerlesim alanlari var ise evlere büyük bir tehdit olusturabiliyor. Ayni zamanda bir karayolu var ise bu karayolundan geçen araçlarin üzerine düsme riski de tasiyor. Bu tür olaylar Dogu Karadeniz’de sikça yasanmaktadir. Ayrica yol yapim çalismalari sirasinda yamaçlarda bulunan irili ufakli kaya parçalari açik hale geliyor. Bunlar da özellikle ilkbahar aylarinda donma çözülme etkisiyle yola düsebilmekte. Tabii ki yola düsen bu kaya parçalari küçük de olsa araçlarin direk üzerine düsmese bile özellikle geceleri trafik kazalarini arttirabiliyor” seklinde konustu.
Heyelanlara karsi ne önlemler alinabilir?
Heyelanlara karsi alinabilecek önlemlerle ilgili de açiklamalarda bulunan Cin “Heyelan riskine karsi alinmasi gereken önlemlerin ne oldugu aslinda yetkililer tarafindan çok iyi bir sekilde biliniyor. Bu önlemlerin basinda yamaç egimini azaltmak geliyor. Özellikle yol yapim çalismalari sirasinda yamaç dengesini bozdugumuz zaman, buradaki bozulan dengeyi o anda düzeltmemiz gerekiyor. Bu tiraslama ile olabiliyor ya da üzerindeki yükün alinmasiyla olabiliyor. Bu önlemler yol yapim çalismalari sirasinda yapilirsa daha iyi olur. Çünkü bu riskli sahada heyelan beklemeyebilir. Dolayisiyla yollar projelendirilirken bu önlemlerin de bir arada alinmasi gerekiyor. Dogu Karadeniz bölgesi daginik bir yerlesmeye ve egimli bir araziye sahip. Bu nedenle çok sayida bir yol agi var, yani bütün evlere yol gidiyor. Köylerde yapilan yeni yollarin heyelani da tesvik etmeyecek sekilde yapilmasi gerekiyor” ifadelerini kullandi.
“Köylerdeki kanalizasyonlar hem çevre kirligi hem de heyelan riski olusturuyor”
Son olarak özellikle köylerdeki kanalizasyon atik alanlarinin ve yol kenarlarindaki su tahliye kanallarinin heyelanlari tesvik eden riskler olusturduguna deginen Cin, açiklamalarini söyle sürdürdü:
“Bölgemizde heyelana davetiye çikaran bir baska faktörde kanalizasyon atiklaridir. Özellikle kirsal alanda sivi ev atiklari ve kanalizasyon araziye birakiliyor. Buradaki su akisi sürekli oldugu için eger asagida heyelan riski heyelan kosullari var ise su ile doygunluk az önce bahsettigimiz sekilde suyun etkisiyle birlikte heyelanlar olusmaktadir. Bunun için önlem aslinda kolay, bireyler kanalizasyonlari araziye birakiyor ama bunu çözmek aslinda devletin isidir. Bazi köylerde bu modern usullerle kanalizasyonlar borularla belli merkezlere toplaniyor ve orada ayristiriliyor. Ancak pek çok köyde bu sorun çözülmemis durumdadir. Hem çevre kirliligi açisindan hem de heyelani tesvik etmeme açisindan bu soruna devletin çözüm üretmesi gerekmektedir. Bunun yani sira yol kenarlarinda bulunan su tahliye kanallari, özellikle yolun yukarisinda sulari toplayip asagilarda bir yerde menfezlerle arazinin alt kisimlarina bosaltma seklinde bir yol uygulanmaktadir. Yolun üst kenarinda olusturulan bu oluklar suyun siddeti arttigi zaman buradaki yamacin altini oyabiliyor ve yamaç dengesini bozuyor. Ayni zamanda menfezlerle yolun asagisina birakilan su, bu kanallar vasitasiyla toplanilarak akiyor ve kütlesini büyütüyor. Bu da asagida yine yamaç dengesini bozuyor. Araziyi derine ya da yana kaziyor ve heyelanlari olusturuluyor. Önlem olarak bu su kanallarinin uygun yöntemlerle borular ya da kanallarin betonlanmasiyla, yani yamaci koruyacak sekilde yapilmasi saglanabilir.”
Prof. Dr. Mustafa Cin Açiklamasi 'Sicaklarin Ve Yagislarin Artmasi Heyelan Risklerini Arttiriyor'
Ilkbahar aylari ve yagmurlarin artis gösterdigi dönemlerde, Dogu Karadeniz bölgesinde artan heyelan riskleri ve bu risklere karsi alinmasi gereken tedbirlerle ilgili olarak Giresun Üniversitesi Egitim Fakültesi Cografya Bölümü ve Afet Yönetim Anabilim Dali’ndan Prof. Dr. Mustafa Cin önemli uyarilarda bulundu.