Yeni gelişen teknolojileri kullanan hassas cihazlar sayesinde tümörün etrafındaki hassas dokuların korunduğunu, çevre organlara ise zarar verilmediğini ifade eden İzmir Kahramanlar’daki Ege Onkoloji Radyoterapi Merkezi doktorlarından Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Çimen Akçay, “Eskiden cihazlar bugünkü gibi hassas olmadıkları için örneğin prostat hastalarına, ‘ışın mesane ve barsağa zarar verebilir’ düşüncesiyle düşük dozlar veriliyordu. Ancak bugün kullandığımız ileri teknoloji ürünü cihazlarla prostat kanserleri daha yüksek dozlar verilerek tedavi edilmeye başlandı” dedi.
SAĞLIKLI DOKULAR KORUNARAK DAHA AZ YAN ETKİ
Tedavi amaçlı kullanılan tomoterapi sayesinde daha az yan etki oluşmaya başladığını söyleyen Dr. Akçay, bu sayede baş boyun hastalarında tükrük bezini çok daha etkin bir şekilde koruyabildiklerini belirtti.
Dr. Akçay, “Tomoterapi ile tedavi seçeneğinde tedavi sonucunu değiştirmiyor ancak hastanın yaşam kalitesini artırıyor. Eğer tükrük bezi korunamaz ise hastalar sürekli ağız kuruluğu ile veya boyundaki normal yumuşak dokuları korunamaz ise boyun kaslarında sürekli sertlik ve hareket kısıtlılığı ile yaşamak zorunda kalabiliyorlar. Başka bir tedavi bölgesinden örnek vermek gerekirse; mesane kanseri tedavi edilirken, yeterli koruma sağlanamazsa hastada idrar yaparken yanma ve ağrı şikayetleri olabiliyor. Bu hastalarda çevredeki organlardan en hassas olan barsaklarda ise yetersiz koruma delinmelere ve kanamalara kadar giden ciddi yan etkilerle sonuçlanabiliyor. Teknolojideki gelişmelerin yeni tedavi cihazlarına yansıması sayesinde sağlıklı doku korunarak, hastaların daha iyi tedavi edilmesi sağlanıyor” diye konuştu.
MİLİMETRİK HESAP YAPILIYOR
Hastaların radyoterapi sırasından hiçbir ağrı veya sızı hissetmediğini önemle ifade eden Dr. Akçay, bazı hastaları plastik maske uygulayarak tedaviye aldıklarını belirterek “Baş boyun ve boğazdaki tümörleri tedavi ederken hayati organları korumak için hastanın hareket etmeden yatması hayati önem taşıdığından hastayı maske ile tedavi ediyoruz. Hastalar radyoterapi seansı sırasında bu plastik maskelerin içerisinde baş ve boyunlarını hareket ettirmeden yatıyorlar. Böylece özellikle baş boyun yerleşimli kanseri olan hastalarda hedefe çok yakın olan hayati organ ve dokuları korumak amacıyla yaptığımız milimetrik hesaplamalara uygun tedavi uygulamış oluyoruz. Maske ile tedavi yapılmadığı takdirde hasta hareketi sebebiyle örneğin optik sinirler etkilenebilir ve körlük olabilir veya beyin sapı, solunum merkezi, tükrük bezi gibi yapılar yeteri kadar korunamayarak hayat boyu hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek yan etkiler ortaya çıkabilir ” diye ekledi.
TAMAMEN İYİLEŞME SAĞLANAN HASTA GRUPLARI
Bazı kanser hastaları için radyoterapinin tek tedavi seçeneği olduğuna dikkat çeken Dr. Akçay, kemoterapi alamayan ve ameliyat seçeneği de olmayan hasta gruplarında radyoterapi tedavisinin tek tedavi seçeneği olarak uygulandığını belirtti.
Hastanın durumunu dikkate alarak ve hastaya uygulanmış olan görüntüleme tekniklerine göre bir tedavi planı hazırladıklarını kaydeden Dr. Akçay, “Bazı baş boyun tümörleri, erken evre gırtlak (larenks) prostat ve rahim ağzı (serviks) kanseri hastaları gibi bazı hasta gruplarında başarı şansı oldukça yüksek oluyor. Bu hastalar çoğu zaman tedaviye çok iyi cevap verip, hayatlarını sağlıklı bir şekilde tedavi edilebiliyorlar” diye konuştu.
Radyoterapide Koruyucu Tedavi Dönemi
Ege Onkoloji Radyoterapi Merkezi doktorlarından Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Çimen Akçay, radyoterapinin kanser hastalarının iyileşmesinde ve hayat kalitelerinin artmasında önemli bir tedavi seçeneği olduğunu söyledi. Dr. Akçay radyoterapide gelişen teknolojinin, hastaların hedef dokularında yüksek doza ulaşılırken, hedef çevresinde yerleşimli organlarının en iyi şekilde korunarak tedavi edilmesine imkân sağladığını belirtti.