SETA tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına gerçekleştirilen ''Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi'' başlıklı projenin sonuç raporu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün katılımıyla bir basın toplantısında sunuldu.
Toplantıda, araştırma kapsamında 107 firma ile mülakat yapıldığı ve ardından 2 bin 18 firmaya anket uygulandığı bildirildi.
Araştırmada, Türkiye'deki insan kaynağı talebi vasıf ve nitelik açısından belirlendi. Arz ve talep arasında ortaya çıkan uyumsuzluğun neden olduğu sorunların tespiti ve bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken stratejiler ortaya kondu.
Araştırmaya göre, Türkiye'de firmalar işe alımlarda tanıdık ve referanslar ile doğrudan başvuru yöntemlerini daha fazla kullanıyor.
Sanayi sektöründe, özellikle mavi yaka çalışanlarda, işgücü devri çok yüksek ve çalışanlar küçük ücret değişimlerine karşı aşırı duyarlı. Mesleki tecrübe, hem mavi hem de beyaz yaka eleman alımında verilecek ücreti belirlerken, en fazla göz önünde bulundurulan kriter olarak göze çarpıyor.
Katılımcıların, eğitim değişkenine ücretlendirmede yeterli önemi vermedikleri tespit edildi.
Firmalar, meslek lisesi mezunlarını işe alımda genel lise mezunlarına oranla daha çok tercih etmelerine karşılık, meslek lisesi mezunlarına ücret ve saygınlık bakımından yeterince değer verilmediğini belirtti.
Firmaların çoğu, aradıkları nitelikte elemanı bulamıyor ve genel olarak aranan nitelikte eleman bulmanın giderek zorlaştığını düşünüyor.
Katılımcıların yaklaşık yüzde 30'luk bir kesimi son bir yıl içerisinde dolduramadıkları pozisyonlar olduğunu ve gelecek bir yıl içerisinde doldurmakta zorlanacakları pozisyonlar olacağını bildirdi.
Bu nedenle, mesleki eğitim ve beceri kazandırma ile ilgili politikalarda piyasanın gerçekte ihtiyaç duyduğu vasıf ve beceriler analiz edilmesi ve buna göre düzenlemeler yapılması gerekiyor.
-Gençler sanayiden uzaklaşıyor, hizmet sektörünü tercih ediyor-
Araştırmaya göre, genç işgücü, aldığı eğitimle uyumlu olduğu ya da sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, sanayi sektöründen uzaklaşıyor ve hizmet sektöründe çalışmayı tercih ediyor.
Firmalar gelecekte en fazla, vasıfsız eleman bulma noktasında güçlük yaşayacağını belirtirken, imalat-üretim elemanı/operatörü ve kalifiye eleman bulma konusunda da sorunlar olacağı görüşünü dile getiriyor.
Firmaların yaklaşık yarısı, kayıt dışı istihdam, ücret politikaları gibi haksız rekabete neden olan etmenler nedeniyle büyümeye yönelik adımlar atamadıklarını ifade etti.
-Yükseköğretim mezunu işgücünü absorbe edecek bir iş piyasası oluşturulmalı-
Araştırmada, ileri teknoloji ve sanayi sektörünün gerektirdiği yüksek nitelikli çalışanlara daha fazla talep oluşturacak şartların oluşmadığı ortaya çıktı.
2023 hedefleri dikkate alınarak, zorunlu eğitim süresinin artırılması ve yükseköğretim kapasitenin artırılması sonucu önümüzdeki yıllarda sayıları artacak ortaöğretim ve yükseköğretim mezunu nitelikli işgücünü absorbe edecek bir iş piyasası oluşturulması gerekliliği ortaya kondu.
Bu çerçevede, yüksek nitelikli eleman çalıştıran firmalara yönelik desteklerin artırılması gerektiği vurgulandı.
Sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, bu sektörden uzaklaşanların varlığı dikkate alındığında, hizmet sektörüyle yarışabilecek bir sanayi ücretlendirme politikasına ihtiyaç duyulacağı ifade edildi.
Firmaların aradıkları beceriler arasında yabancı dilin başta bir beceri olarak ön planda tutulmamasının, büyüyen ve 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi benimseyen Türk ekonomisinin küresel ekonomiye entegrasyonu sürecinde çarpıcı bir bulgu olduğu kaydedildi.
Muhabir : Merve Özlem Çakır
Yayıncı : Zülal Eser
Rapordan Açıklaması
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın ''Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi'' raporuna göre, Türkiye'de firmalar işe alımlarda tanıdık ve referanslar ile doğrudan başvuru yöntemlerini daha fazla kullanıyor.