Rasim Ozan Kütahyalı'dan Rıdvan Dilmen'e salvolar!

Rasim Ozan Kütahyalı'dan Rıdvan Dilmen'e salvolar!

Geçtiğimiz günlerde Rasim Ozan Kütahyalı ile ilgili sert iddialarda bulunan yorumcu Rıdvan Dilmen'e Rasim Ozan Kütahyalı'dan sert yanıt gecikmedi.

Rıdvan Dilmen'in geçtiğimiz günlerde futbol yorumculuğu yaptığı kanalda, çok sert açıklamalarda bulunmuştu. Dilmen'in iddiaları, bir çok kişi tarafından tepki ile karşılanmıştı.  Dilmen'in hakkındaki iddialarına Rasim Ozan Kütahyalı'dan  da yanıt gecikmedi.

Güneş Gazetesi'nde 'FETÖ olgusunu bu topraklardan spatula ile kazıyan kimlerdir?' başlıklı köşe yazısında, Dilmen'e sert sözlerle yüklenen, Kütahyalı, 'FETÖ ile göğüs göğüse ölümüne savaşan, Başkan Erdoğan'ın liderliğinde FETÖ'yü tarumar ederek devrim yapan bizleriz.Bu gerçeği inkar edenin de alnını karışlarım.' ifadelerini kullandı. 

İşte Rasim Ozan Kütahyalı'nın Dilmen'e cevap verdiği o yazısı; 

17 Aralık 2013 sabahı FETÖ'nün Emniyet-Yargı cuntasının Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni alenen devirmeye teşebbüs ettiği darbe sürecinin başladığı gündü.

O darbe sabahından itibaren FETÖ'nün önce Emniyet-Yargı cuntası ile sonra da 15 Temmuz sürecinde askeri cuntasıyla göğüs göğüse ölümüne savaşan ve Başkan Erdoğan'ın liderliğinde FETÖ'yü tarumar eden bizleriz.

Önce 17-25 Aralık 2013 darbe teşebbüsünü kellesini ortaya koyarak püskürten sonra da FETÖ denen olguyu spatula ile bu topraklardan kazıyan bizleriz. Hem o zaman yazdığım Turkuvaz Medya Grubu hem şimdi yazdığım TürkMedya Grubu dimdik durmuş ve savaşmıştır.

Ben de bu muharebenin ve ihtilalin en önde gelen savaşçılarından ve devrimcilerinden biriyim. Bu gerçeği inkar edenin de alnını karışlarım.

17 Aralık 2013 darbe sabahı FETÖ'nün benim uydurma seks kasetimi piyasaya sürmesi de benim onlara yapacaklarıma karşı duydukları korkudandı. Tüm hayatımı takip edip birşey bulamayınca bu uydurma kasetle itibarsızlaştırma operasyonu yapmaya kalktılar.

FETÖ kavramını zihinlere kazıyan da özellikle Turkuvaz Medya Grubu ve Sabah gazetesi olmuştur. Nerdeyse her manşette FETÖ kavramını 3 sene boyunca kullanarak ısrarla ve inatla kullanan FETÖ kavramını Türkiye'ye benimseten Serhat Albayrak'ın yönettiği Turkuvaz Medya Grubuna içi boş spor medyası polemikleri yüzünden saldırmak ancak FETÖ'ye hizmet edecek bir davranıştır. Herkes haddini bilmeli ve kendine gelmelidir.

FETÖ'nün berheva edilmesini, bu politik devrimi Başkan Erdoğan'ın liderliğinde bizler yaptık. Tıpkı askeri vesayet düzenini göçerttiğimiz gibi FETÖ düzenini de bizler göçerttik. Hadi sıkıysa bu hakikati inkar edin...

İki tane halk ihtilalini 10 sene içinde üst üste yapma başarısını Başkan Erdoğan'ın önderliğinde bizler gösterdik.

Bana olan nefretin ve o nefretten kaynaklanan delirmelerin temel sebebi de budur. Bu ihtilal süreçlerinde devirdiğimiz insanların nefret duygularını da anlıyor ve yadırgamıyorum. Elbette nefret edecekler.

Fakat 17-25 Aralık FETÖ darbe teşebbüsü sürecinde nerdeyse her gün tape kumpasları patladıkça korkudan beni arayanlar, “Aman biz galip geliyoruz değil mi Rasim, Fetullahçılar hepimizi hapse atamayacak değil mi” diye adeta ağlayanlar, maalesef aynı gemide bulunduğumuz ödlek tiplerin şimdi bana şahsi karaktersizlik sorunları nedeniyle kin kusmaları utanç verici bir durum.

6 Mart 2014 Gecesi ATV'de Başkan Erdoğan ile 17-25 Aralık sonrası ilk canlı yayını yapacağımız gün beni arayan ve FETÖ ile mücadelemden ötürü beni övgülere boğan birileri şimdi tam ters yönde, hem de durduk yere tuhaf işler yapıyorsa işin içinde bir işler vardır demektir.

Maalesef yarın bu gemiye bir saldırı daha olduğunda yine dönüp bizlere yalakalık yapacaklar, çünkü o zaman da bunların hayatını, çoluğunu, çocuğunu ancak bizler kurtarabiliriz tıpkı 17-25 Aralık sürecinde olduğu gibi. Bunlar kendi çocuklarını bile koruyamayacak zavallı tiplerdir ama onları da kurtaran bizler gibi devrimci savaşçıların çocuklarının açta açıkta kalması için sinsice uğraşacak denli alçak ve aşağılık sürüngenlerdir bunlar. Ne yapalım ki bunların mızmızlıklarını da çekmek zorundayız...

Bu darbe kalkışmasının geleceğini tam 1 hafta öncesinden 10 Aralık 2013 tarihinde Sabah gazetesindeki köşemde şöyle yazmıştım o savaş döneminde:

“Emniyet ve Yargı'ya yerleşmiş bir cunta Erdoğan'ı devirmek ve hapse atmak istiyor. 2004 üzerinden montajlanmış istihbarat operasyonları bu amaçla yapılıyor. İsimleri ve işledikleri suçların kanıtları devletin kayıtlarında olan darbeci polis şefleri ve savcılar var bu ülkede. Türkiye TSK dışında polis ve yargı içinde örgütlenmiş bir darbeci yapılanmayla ilk kez karşılaşıyor”

17-25 Aralık 2013 FETÖ darbe teşebbüsünün hemen öncesinde o dönem ürettiğim bu “Emniyet-Yargı Cuntası” kavramı çok tutmuş ve medyada çok tartışılmıştı.

Hatta 16 Aralık 2013 Pazartesi günü CNN Türk'ün Tarafsız Bölge programında ana konu “Emniyet-Yargı cuntası” kavramıydı. Konuklar da Nedim Şener, Orhan Kemal Cengiz, Adem Yavuz Arslan ve Hayko Bağdat'tı.

Darbeci polis şefleri ve savcılar yok etmek istedikleri herkesi izlemiş ve açığını arıyordu. Benimse darbeden bir gün önceki yazımın başlığı “Devlet Adamı değil devlet memurusun ey polis Şefi” idi. İşte biz bu Fetullahçı darbecileri eze eze yendik. Gerisi laf ü güzaftır.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile