'Referandum Sonrası Irak Ve Bölge Siyaseti' Paneli

Güvenlik uzmanı Alabarda: 'Türkiye'nin ilişkileri tekrar kurmak için ne Barzani'ye gönül vermiş Kürtleri ne de başka unsurları ötekileştirmeden, IKBY'den referandumu dondurma beyanatı da geldiğine göre, bölgeyi ne İran’a ne Haşdi Şabi’ye ne de PKK’ya bırakmadan diplomatik hamleler yapması gerekiyor' Gazeteci Çubukçu: 'IKBY’dekiler, referandum sonrası bu derece bir tepkinin geleceği ve işlerin bu noktaya varacağını tahmin etmiyorlardı. ‘Evet, Türkiye bize tepki gösterir, birtakım ambargolar uygular ama bir süre sonra bunlar geçer biz bu referandumu yumuşak ve sancılı bir geçişle atlatırız.’ diyorlardı ' SETA Araştırmacısı Kurt: 'Referandum, mevcut jeopolitik durumun değişmesine yönelik bir girişim olarak okunmalıdır. Referandumun Türkiye açısından kısa vadeli riskleri; PKK etkinliğinin artması, göç dalgasının yaşanması ve üçüncü olarak mezhep odaklı silahlı gruplar olarak sıralanabilir'

Güvenlik uzmanı Yusuf Alabarda, "Türkiye'nin ilişkileri tekrar kurmak için ne Barzani'ye gönül vermiş Kürtleri ne de başka unsurları ötekileştirmeden, IKBY'den referandumu dondurma beyanatı da geldiğine göre bölgeyi ne İran’a ne Haşdi Şabi’ye ne de PKK’ya bırakmadan diplomatik hamleler yapması gerekiyor." dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nda (SETA) düzenlenen, "Referandum sonrası Irak ve bölge siyaseti" konulu panelde konuşan Alabarda, 90'lardan bu yana Kuzey Irak denildiğinde Türkiye'deki insanların aklına güvenlik açısından doğan sorunlar geldiğini söyledi.

Zaman içerisinde Türkiye ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki ilişkilerin stratejik boyuta geçtiğini belirten Alabarda, "Türkiye, 2008’den beri Barzani ile kazan-kazan ilişkisini sürdürdü, ta ki referandum sürecine kadar. Türkiye’nin referandumla beraber büyük güvenlik kaygıları duymasının sebebi, Suriye’deki kriz. Türkiye’nin zaten Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridoruna karşı bir mücadelesi vardı. Gezi Parkı eylemleri, 17-25 Aralık olayları, Mit tırları davası, şehir savaşları, Suriye’deki olaylar ve en nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimiyle zirveye çıkan durum, iktidarın tehdit algısını da değiştirdi." değerlendirmesini yaptı.

Alabarda, Türkiye’nin tehdit algısının, konformist kafa yapısıyla sürdürülemeyeceğini bugünkü siyasi iktidarın net bir şekilde bildiğini belirterek, "Dolayısıyla, referandum gündeme geldiğinde siyasi akıl, bunun Suriye’den arındırılmış olmadığını ve kendisine örülmek istenen Suriye’deki terör koridorunun irredantist (yayılmacı milliyetçilik) bir yapıyla Irak’la bağlanabileceğini ve koridorun böylece tamamlanmak istendiğini gördü." dedi.

- "ABD'nin referanduma karşı çıkması zamansal"

ABD'nin referanduma karşı çıkmasının, ilkesel olmaktan ziyade zamansal olduğunu söyleyen Alabarda, şu iddiada bulundu:

"Keza Irak’ın kuzeyindeki yapıyla Suriye kuzeyindeki yapı arasındaki organ uyuşmazlığını bir süreliğine daha ertelemesi gerekiyordu. Ne zamanki, Suriye kuzeyini de Irak kuzeyi gibi hazır hale getirirse, referandumu daha kapsamlı bir şekilde değerlendirebileceğini düşündüğünden itiraz etti."

Alabarda, referandum sürecine kadar Türkiye'nin Barzani ile stratejik ilişkilerini sürdürdüğünü vurgulayarak şöyle konuştu:

"Hatta Barzani’ye kurulmuş olan birtakım komploları yerinden çözdüğünden mütevellittir ki, iki yıl evvel Barzani Türkiye’yi ziyaret ettiğinde, ilk gidip ziyaret edip teşekkür ettiği birim, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olmuştur. Dolayısıyla Türkiye’nin Barzani düşmanı olduğu, bölgedeki insanlara düşman olduğu, İran’a alan açtığı şeklindeki durumun ben doğru bir tespit olmadığına inanıyorum. Türkiye'nin ilişkileri tekrar kurmak için ne Barzani'ye gönül vermiş Kürtleri ne de başka unsurları ötekileştirmeden, IKBY'den referandumu dondurma beyanatı da geldiğine göre bölgeyi ne İran’a ne Haşdi Şabi’ye ne de PKK’ya bırakmadan diplomatik hamleler yapması gerekiyor."

- "Referandum bir dönüm noktası"

Gazeteci Mete Çubukçu ise Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) 25 Eylül’de yapılan referandumu bir dönüm noktası olarak gördüğünü ve tarihi öneme sahip olduğunu söyledi.

Referandumdan sonra hiçbir şeyin bir yıl öncesine göre olmayacağını tahmin ettiklerini ifade eden Çubukçu, şunları anlattı:

"IKBY’de yaşayanlar, bu duruma daha farklı bakıyordu; biz dışarıda kalanlar ise daha farklı bakıyorduk olaya. Referandumun neden şimdi yapıldığına dair net ve tatmin edici bir cevap alamadık. IKBY’dekiler, referandum sonrası bu derece bir tepkinin geleceği ve işlerin bu noktaya varacağını tahmin etmiyorlardı. ‘Evet, Türkiye bize tepki gösterir, birtakım ambargolar uygular ama bir süre sonra bunlar geçer biz bu referandumu yumuşak ve sancılı bir geçişle atlatırız.’ diyorlardı. Öyle olmadı. Referandumun tartışmalı bölgelerde, Kerkük’ün de dahil edilmesinin sebebi, fiili durumu yaratıp, bir süre sonra resmi duruma çevirmek. Aslında atılan en tehlikeli adımlardan birisi buydu."

Çubukçu, süreci yerinden takip ettiğini, birçok uzman, bürokrat ve halktan kişilerle konuştuğunu belirterek referandumun neden şimdi yapıldığına dair şunları anlattı:

"Ulaşılması gereken en uzun sınırlara ulaştıkları için ve bir daha bu sınırlara ulaşılmayacağını düşündükleri için referandumu yaptılar. İki, kendileri söyler ki, ‘Kerküksüz bir Kürt devleti, anlamsız bir devlettir.’ Dolayısıyla Kerkük’teki durumdan yararlanmamız lazım, dediler. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Kerkük’ün referanduma dahil edilmesine itiraz etti ama son gün vazgeçti. Üç, DEAŞ’la mücadele çerçevesinde yükselen krediden yararlanmak istenmesi. Sonuncusu, IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin içte yaşanan siyasi, ekonomik ve demokratik birçok sorunu ancak böyle bir milli çıkışla örtmek istemesi ve tabii ki tarihe bu belgeyi bırakan bir lider olmak istemesi. KYB ve Goran (Değişim) Hareketi, son güne kadar referanduma karşıydılar. Son anda, 'milli meseleden' geri kalmamak için onlar da girdiler."

- "Barzani hala pozisyonunu koruyor"

SETA Strateji Araştırmaları araştırmacısı Veysel Kurt ise Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nden (IKBY) yapılan referadumu dondurma açıklamasının, 'Barzani'nin geri adım attığı' şeklinde okunmaması gerektiğini, zira Barzani'nin hala pozisyonunu koruduğunu öne sürdü.

Orta Doğu'da İsrail hariç II. Dünya Savaşı'ndan beri büyük bir jeopolitik değişikliğin yaşanmadığını belirten Kurt, "Referandum, mevcut jeopolitik durumun değişmesine yönelik bir girişim olarak okunmalıdır. Referandumun Türkiye açısından kısa vadeli riskleri; PKK etkinliğinin artması, göç dalgasının yaşanması ve üçüncü olarak mezhep odaklı silahlı gruplar olarak sıralanabilir." şeklinde konuştu.

Barzani'nin güç kaybetmeye devam edeceğini söyleyen Kurt, "Önemli olan Barzani'nin kaybedişinin ardından oluşacak güç boşluğunun kim ya da kimler tarafından doldurulacağıdır." dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile