Reflü hastalığıyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Dr. Gülay Uysal, reflü hastalığının toplumda sık görüldüğünü söyledi.
Gastroözafagial reflünün hava hariç mide içeriğinin özofagusa doğru gelmesi ve geriye kaçması olduğunu belirten Uysal, fizyolojik olarak reflünün gün içerisinde defalarca gerçekleştiğini kaydetti.
Özellikle abartılı bir ana öğünden sonra reflü olmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Uysal, "Gastroözofajial reflü hastalığı ise bu olayın kişide semptom oluşturması ve özofagus mukozasında hasar oluşturması durumudur. Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak alevlenmeler ve durulmalarla seyreden kronik bir hastalıktır. Hastalığın etyolojisinde ise pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluşur. Özofagusu koruyan faktörlerle zarar veren faktörler arasındaki dengenin bozulması reflü hastalığının başlıca sebebidir. Alt özofagus sfinkter basıncının yetersiz olması, gereksiz sfinkter gevşemeleri, hiatus hernisi, ösafagusun asit temizleme kapasitesinin azalması, tükürük salgısının azalması, hasara karşı mukozal dayanıklılığın azalması, artmış asit salgısı, mide boşalımının gecikmesi gibi faktörler hassas kişilerde hastalığa yol açabilmektedir" şeklinde konuştu
Reflünün toplumda görülme sıklığının, erkek ve kadınlarda farklı oranlarda görülebildiğini belirten Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Birinci basamak sağlık kuruluşuna başvuran kadınların en sık yakınmasının yüzde 88,5 oranında reflüye bağlı yakınmalar olduğu saptanmıştır. Reflü insidansındaki artış obezite insidansı artışına paralel seyretmektedir. Reflünün en sık belirtileri retrosternal yanma, mide içeriğinin geriye gelmesi hissi ve zorlu yutmadır. Ayrıca bronkospazm, larenjit ve kronik öksürük gibi özofagus dışı belirtilerle de hasta doktora başvurabilir. Nadiren hasta göğüs ağrısından, ağrılı yutmadan, bulantıdan, boğazda düğümlenme, boğulma hissinden, tükürük artışından şikayet edebilir. Reflü hastalığı sadece hastanın semptomlarına göre tanı konulabilecek bir hastalıktır. Endoskopi ile kesin tanı konulur. İlaç tedavisi yanında yaşam tarzı değişikliği gereklidir. Tedavide ilaç dışı öneriler ve diyetin rolü önemlidir. Mide içeriğinin geriye kaçmasını önlemek için en önemli hareket tok halde uzanmamak, gece geç saatlerde yemek yememektir. Ayrıca yatak baş kısmının yükseltilmesi de reflü hastalarına önerilir. Beli çok sıkı kıyafetler giyilmemeli, tok halde spor yapılmamalıdır. Obezite reflü hastalığının ciddi bir risk faktörüdür. İdeal kiloya ulaşılmalı, fazla kilolar verilmelidir. Sigara kullanımı kesinlikle yasaklanmalıdır."
Hastanın baharatlı, acı, ekşi ve turşulardan da uzak durması gerektiğine dikkat çeken Uysal, "Ayrıca yağlı yemekler, çikolata, kahve, nane ve alkolden uzak durmalıdır. Salçalı yemekler, domates suyu, portakal suyu, kola gibi asidik sıvılar reflüyü arttırır sınırlanması gerekir. Hayat ışık hızında akıyor, bu koşuşturma sırasında geriye neler kaldı düşünüyorsunuz. Kendimiz sağlığımıza dikkat edelim kendimizi önemseyelim. Vücudumuz alarm verdiğinde belki de çok geç olabilir. Erken teşhis hayat kurtarır. Kendimizi sevelim" ifadelerini kullandı
'Reflü Tedavisinde Yaşam Tarzı Değişikliği De Gerekli'
Anamur 2 Nolu Sağlık Ocağı Aile Hekimi Dr. Gülay Uysal, reflü hastalığının toplumda sık görülen bir hastalık olduğunu ifade ederek, "Reflü hastalığı sadece hastanın semptomlarına göre tanı konulabilecek bir hastalıktır.Endoskopi ile kesin tanı konulur. İlaç tedavisi yanında 'yaşam tarzı' değişikliği gereklidir" dedi.