Bu girişimin amaç ve gerekçelerini anlatan Rektör Özdemir, açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Küreselleşen dünyanın dinamikleri hepimiz için değişimi zorunlu kılıyor. Değişime direnenler ise kaybediyor. Sokaktaki bakkal ve esnaftan, bölgedeki ülkelere kadar bunun örnekleri her yerde görülüyor. Eğitim sektörü de değişime daha fazla direnemiyor. Yeni YÖK Yasa taslağına bir de bu açıda bakmakta yarar var. 30 yıl önce dikilmiş bir elbise yapılan tüm yamalara rağmen ‘Bölgesinde güç ve dünyada aktör’ olamaya çalışan Türkiye’ye dar geliyor. AB ülkeleri Lisbon Stratejisi ve Bologna Süreci ile bu değişimi yükseköğretim bazında yakalamak ve şekillendirmek istiyor. Bunun bir sonucu olarak Paris Üniversitesi, Padua Üniversitesi, Oxford Üniversitesi başta olmak üzere Avrupa’nın en köklü üniversiteleri değişime ayak uydurmaya çalışıyor. Gelişen ve dönüşen Türkiye’nin üniversiteleri buna daha fazla seyirci kalamaz.
Yeni yasa bu değişim talebini sonucu ve geç bile kalınmış. Bundan hareketle yükseköğretime erişim de çeşitlendirilmeli; hayat boyu öğretim felsefesi sözde kalmayıp, yeni yöntem ve seçeneklerle 'hayata' geçirilmelidir. Yükseköğretim görmek isteyen ama çeşitli sebeplerle çalışmak zorunda kalan ve hafta içi eğitim alamayanlara yeni imkânlar sunulmalıdır.” Rektör Özdemir Polonya örneği vererek mesajını şu ifadelerle tamamladı, “Geçen ay Erasmus antlaşmaları yapmak üzere Polonya’yı ziyaret ettik. Avrupa’nın en kültürlü ve eğitimli ülkelerinin başında gelen Polonya’da Hafta sonu da üniversitelerin dolu olduğunu gördük. Hatta bazı üniversitelerin hafta sonu öğrenci sayısı hafta içinden daha çok. Polonya’daki sistem girdi çıkışlı olmaktan çok, çıktı odaklı. Bunun anlamı ise, geleneksel hafta içi eğitime rakip değil ve onun formalitelerinden uzak; sadece hayat şartlarında hafta içi gidemeyenlere Bologna süreci kriterleri ile tamamen uyumlu ve aynı sayıda krediyi esas alan; ayni eğitimi aynı kalitede veren bir alternatif oluşturmak. Sistemin başarısı verilen eğitim çıktılarının ve performansın değerlendirilebilmesidir. Böylece isteyenler hafta içi üniversiteye gidiyor, hafta içi istemeyen yada çalışmak zorunda olanlar ise hafta sonu eğitimlerine devam ediyor; aynı hocalarda aynı dersi aynı kredide alıyorlar. Bir zamanlar ‘Uçan üniversite’ konsepti ile dünyaya örnek olan Polonya, şimdi ise hafta sonu üniversite anlayışına öncülük ediyor. Yeni YÖK Yasa Tasarısı tüm boyutları ile tartışıldığı bir süreçte, HKÜ Rektörü olarak bu bağlamda hafta sonu üniversite eğitimi imkânı da tartışılmalı diyoruz. İkinci öğretim ya da gece öğretimi olarak bilinen uygulamadan çıkarılacak derslerle çalışan vatandaşlarımıza yeni bir imkân sunulabilir. Burada asıl olan çıktı odaklı düşünmek ve eğitimin kalitesinden ödün vermemektir. Bu görüşümüzü çeşitli platformlarda seslendirdik ve seslendirmeye devam edeceğiz.
Gelişen eğitim teknolojileri ile eğitim sisteminin dışında kalan vatandaşlarımız hedef seçen yabancı üniversitelerin sayısı her gün artarken, yenilikçi düşünmek ve yeni imkânlar oluşturmak durumundayız. Bölgemizdeki siyasi ve toplumsal çalkantı ve değişimlerden dolayı Kuzey Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin gençlerinin ‘kaliteli bir eğitim’ arayışında olduğu ve gözlerinin de Türkiye’de olduğu unutulmamalıdır. Hem kendi insanımıza hem bölgede ve komşu ülkelerdeki gençlere kaliteli bir eğitim için yeni seçenek fırsatlar oluşturmalıyız. Eğitim sistemine dahil etmediğimiz/edemediğimiz her gencin sisteme ve topluma bir yük olduğu; bazen de sorunlar yumağı haline dönüştüğü yaşanan bir gerçek. Ünlü filozof Nietzsche’nin ‘Derisini değiştiremeyen yılan ölür’ sözü ile değişime ve yeni alternatiflere yaptığı vurguyu hatırlamanın tam zamanı diye düşünüyorum.”
Rektör Özdemir’den ‘hafta Sonları Lisans Programı’ Girişimi
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İbrahim Özdemir hafta sonları lisans programı açılabilmesi için bir girişim başlattı.