Sanık avukatları ile müdahil avukatları ve darbeden zarar gören mağdurların katıldığı duruşmada Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, müdahillik taleplerini dinlemeye devam ediyor.Piyade Teğmen Ömer Yazgan'ın avukatı Şener Akyüz, müvekkilinin kurmaca bir mahkeme sonucunda idam edildiğini söyledi.
Akyüz, müvekkili ve ailesi adına müdahilliğinin kabul edilmesini istedi. 12 Eylül öncesi öğretmen olduğunu dile getiren İsa Tekin ise darbeden kısa bir süre sonra Diyarbakır'da gözaltına alındığını ve her türlü insanlık dışı işkenceye maruz kaldığını ifade etti.
Türkiye'nin bu dava ile darbelerle yüzleşeceğine vurgu yapan Tekin, darbecilere en büyük delilin Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi olduğunu ve burada insanlara 70 türlü işkence uygulandığını söyledi.
İnsanların makatlarına yangın tüpünün sıkıldığını anlatan Tekin, bu insanların yargılanmaları için her türlü delilin mevcut olduğunu ifade etti.
Tekin, Gayrimüslimlerin zorla sünnet ettirilmesi gibi benzeri akla hayale gelmeyen pek çok işkence metodunun uygulandığını anlattı. Temel Demirer de "iki bunamış insanın değil asıl TÜSİAD'ın yargılanmasını istediğini" söyledi.
Yargılanmasını istediği 22 ismi mahkemeye sunduğunu dile getiren Demirer, duruşmanın düzenin yargılanmasına dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti.
TÜSİAD adına Vehbi Koç'un Kenan Evren'e yazdığı mektubun suç olduğunu vurgulayan Demirer, insanların öldürülmesinin istendiğini ileri sürdü. Darbe olduğunda Çanakkale'deki 116. Jandarma Kışlası'nda göz hapsinde olduğunu söyleyen Rahmi Yıldırım, o dönem teğmen olduğunu belirtti.
Kenan Evren'in talimatıyla askerlikten atıldığını anlatan Yıldırım, kimseye işkenceye yapmadığını ifade etti.
Kendi acısını da öne çıkarmak istemediğini dile getiren Yıldırım, sadece darbenin sivil halka zarar vermediğini TSK'ya da büyük zararlar verdiğini kaydetti.
Darbecilerin kendi meslektaşlarına önce işkence ettiklerini, sonra polise işkence etmesi için verildiğini anlatan Yıldırım, hazırlanan iddianameyle bu hesabın sorulamayacağını belirtti.
Yenice bölgesinde Bayrak harekâtı ile öngörülen uygulamaları gerçekleştirmek için görevlendirildiğini anlatan Yıldırım, Şahinkaya'nın eşinin sahibi olduğu seramik fabrikasını korumakla görevlendirildiğini söyledi.
Kuruluşların adlarının önce verildiğini sonra da mahalli jandarma komutanlıklarıyla yönetim kurulu üyelerinin toplanmasının istendiğini dile getiren Yıldırım, onları spor salonlarında topladıklarını söyledi.
Sağcı solcunun fark etmediğini, ülkücüler de dâhil insanların düğün salonlarında toplandığını ifade eden Yıldırım, kimseye işkence yapmadıklarını kaydetti.
Kendinden önceki komutanın çalışan hanım emekçilerine uygunsuz davranışlar yaptığından görevden alındığını bildiren Yıldırım, uygunsuz davranışların ne olduğunun sorulması üzerine ise 'el koyma' şeklinde olduğunu söyledi.
Konuşmasını bitiren Yıldırım'a daha sonra Mahkeme Başkanı Süleyman İnce bazı sorular yöneltti. Bunun üzerine emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın eşi Sema Şahinkaya'nın Çanakkale'nin Çan ilçesindeki seramik fabrikasına yüzde 4 ortaklığı bulunduğunu duyduğunu dile getiren Yıldırım, emrindeki 48 kişilik bir birlikle fabrikayı koruduklarını ifade etti.
Fabrikada bir eylem, ayaklanma olur düşüncesiyle 1 ay görev yaptıktan sonra gözaltına alınıp tutuklandığını anlatan Yıldırım, 2,5 yıl Metris'te tutuklu kaldığını belirterek, Üçüncü-yol davasından yargılandığını ifade etti.
Kadınlara uygunsuz davranışta bulunan kendisinden önceki komutanın hakkında ise bir soruşturma başlatılmadığını dile getiren Yıldırım, komutanın sadece merkeze alındığını söyledi.
Şahinkaya'nın Ortağı Bulunduğu Seramik Fabrikası, 48 Kişilik Birlikle Korunmuş
12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın üçüncü gününde devam ediliyor.