Salgın Aile İçinde Ortak Deneyim Paylaşmanın Önemini Hatırlattı
Çocuklar Ülkesi KidZania İstanbul, uzaktan eğitimin avantajları ve zorluklarını; öğrencilerin dijital dünyaya bağımlılıkları ile çocukların, öğretmenleri ve aileleriyle olan iletişimlerine yönelik hazırladığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Koronavirüs salgında son dönemde artan vaka sayıları ve Kontrollü Sosyal Hayat önlemleri, tüm dünyayı etkiliyor. Özellikle eğitim çağındaki çocuklar bu durumdan çok etkileniyor. Salgınla birlikte 1 yıldan uzun süredir, dünya genelinde eğitim, vaka sayılarına göre, uzaktan ve yüz yüze olarak devam ediyor. KidZania İstanbul ile Yaratıcı Ebeveyn ve Beyin Akademi, salgın döneminde anne, baba ve öğretmen olmak ile çocukların bu dönemde dijital dünyayla ilişkisine yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. 500 ebeveyn ve öğretmenin katkılarıyla beslenen araştırmanın sonuçları, 30 Mart’taki‘Yeni Dünyada Ebeveyn Olmak’ ve 31 Mart’taki ‘Yeni Dünyada Öğretmen Olmak’ seminerlerinde açıklandı. Araştırma sonuçları, KidZania İstanbul CEO’su Ebru Timur’un ev sahipliğinde ve Nöro Sağlık Beyin Araştırmaları Merkezi Kurucusu Uzm. Dr. Kerem Dündar katılımıyla düzenlenen oturumda değerlendirildi.
Ebru Timur, çocukların yaşıtlarıyla birlikte dışarı çıkıp, zaman geçirmeyi özlediğini belirtti.
Çocukların salgın döneminde temel davranışlarında bazı değişikliklerin olduğuna da dikkat çeken Timur, sözlerine şöyle devam etti: “Araştırmamızın sonuçlarına göre; çocukların yarısından fazlasının beslenme alışkanlığı ve uyku düzeninde değişiklik oldu. Temel davranış değişikliği gösteren çocukların tamamında, uzaktan eğitim ve teknoloji aracılığıyla sosyalleşmeden dolayı dijital dünyaya bağımlılıklarını yüzde 100 arttığını söylediler. Bu dönemde çocuklardaki ekran kullanım süresi arttı”.
Timur, araştırmaya göre; ebeveynlerin çocukları hakkında en çok endişelendiği konuların başında fiziksel aktivite eksikliği (yüzde 72), sonrasında ekran bağımlılığı (yüzde 59) ve dikkat eksikliği (yüzde 51) geldiğini belirtti.
Ebru Timur, araştırma sonuçlarından öne çıkanları şu şekilde paylaştı: “Araştırma sonuçları, salgın dönemiyle birlikte geçilen uzaktan ve hibrit eğitim modeli sonucunda çocukların ekranda geçirdiği sürenin artmasının, özellikle ebeveynlerin dijital okuryazarlık ve güvenli içeriklere erişim konusuna daha çok önem vermelerine neden olduğunu ortaya koydu. Hem öğretmenler hem de ebeveynler, eğitim dışında çocukların ekran başında geçirdiği süreyi en fazla 1-5 saatle sınırlamak gerektiğini düşündüklerini vurguladı”.
Ailelerin yüzde 85’i çocukların hayal gücünün ne kadar önemli olduğunun farkında
Ebru Timur, araştırma sonuçlarının ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte geçirdiği zamanın arttığını ve birlikte farklı aktiviteler gerçekleştirmeye (yüzde 65) başladıklarını da ortaya koyduğunu söyledi.
Timur, ayrıca ebeveynlerin yüzde 66’sının çocuklarını daha iyi anladıklarını vurguladığını paylaştı.
Timur, sözlerine şöyle devam etti: “Araştırma sonuçları birlikte geçirilen zamanın artmasının, çocukların da aileleriyle daha açık konuşmalarını sağladığını gösteriyor. Çocuğunun hayallerini bilen ebeveynlerin oranı yüzde 77 olurken, çocuğunun hayal gücünün öneminin farkında olan ebeveynlerin oranı ise daha da fazla; yüzde 85. Ailelerin birbirlerini daha fazla dinlemesi, araştırmadan çıkan diğer önemli sonucumuz. Çocuklarının söyledikleri mantıklı olmasa bile aileler onları dinliyor ve istedikleri kadar soru sorması için destekliyorlar. Belki de bu dönemin ileride bize katacağı en önemli sonuçlardan biri insanların birbirini dinlemeyi öğrenmesi olacak. Çünkü ebeveynlerin yüzde 92’si de çocuklarına rahatlıkla kendi duygularını ifade edebiliyor”.
“Çocuklar için salgın dönemi farklı bir deneyim demek”
Nöro Sağlık Beyin Araştırmaları Merkezi Kurucusu Uzm. Dr. Kerem Dündar, sonuçları değerlendirirken çocukların salgın dönemini yetişkinler gibi olumsuz algılamadığını ve algılamak zorunda olmadıklarını da belirtti.
Uzm. Dr. Dündar, “Yetişkinlerin bu konuda kaygısı fazla, özellikle çocukları için kaygılanıyorlar. Çocuklar bu süreci kendilerine göre bir deneyim olarak yaşayıp atlatabilirler. Yetişkinlerin de bu dönemde çocuklarının kaygılanacağını düşünmekten çok çocuklarıyla paylaştıkları deneyimlerinin kalitesini iyileştirmeye çalışmaları daha doğru olacak. Evde kalmayı, online eğitime uyum sağlamayı yeni dünyaya adım atmak gibi deneyimleyen ebeveynlerin çocukları bu süreci daha rahat atlattı” dedi.
Uzm. Dr. Dündar’ın özellikle üzerinde durduğu konu ise dijital bağımlılık oldu. Uzm. Dr. Dündar, burada tartışılması gerekenin dijital dünya bağımlılığı değil içerik bağımlılığı olduğunu belirterek, “Yeni dünyada artık dijital ortamda, önemli olan bu yeni dünyada hangi içeriklerin çocuklar tarafından tüketileceğini yönetmeyi bilmek olacak” şeklinde konuştu.
Bir diğer sorunun da sosyalleşememek olduğunu aktaran Uzm. Dr. Dündar, salgının ebeveynlerin işle, çocukların ise sadece okulla sosyalleştiğini görmeyi sağladığını belirtti.
“Biz bunların yanına alternatif araçlar geliştirememişiz. Çocuklar okullarını değil arkadaşlarını özledi. Az sosyalleşmeye sebep olacak her şeyin kendisinin yıkıcı olabileceğini ön görüyorum. Önceliklerimiz fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılanması oldu. Orta vadede en önemli gündemlerimizden birisi de çocuklarımızın sosyal ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı olacak. Çocuklarımızın bu dönemi atlatması için çok üretici öğretmenlere ve çok üretici ebeveynlere ihtiyaçları var. Böyle bakamayan ebeveyn ve öğretmen eski fiziksel koşullarda bir şey ifade etse bile yeni dünyada maalesef eskisi kadar o ifade gücünü bulamayacak ve ihtiyaçları karşılamayacak” diyerek önümüzdeki dönemin ipuçlarını verdi.
“ÇOCUKLAR ÜLKESİNİN ÖNEMİ ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DAHA DA ARTACAK”
Ebru Timur, üreticinin eğitimin öneminin artmasının farkında olduklarını ve gelecek beş yılda eğlence sektöründe de kişiselleştirilmiş ve teknoloji ile entegre edilmiş deneyimlerin her alanda yükseldiğinin görüleceğini belirtti.
Timur sözlerine şöyle devam etti: “Sektörde çocuklu aile eğlencesi hızla büyüyecek ve farklılaşacak. Biz de Çocuklar Ülkesi’nde, çocuklar ve ebeveynlerden düzenli olarak geri bildirim alarak kendimizi geliştiriyoruz. Müthiş bir nesil geliyor. Tanımadıkları akranlarıyla güvenli ortamlarda onlara hizmet vermek bizim görevimiz. Çocuklar Ülkesi’nde özgürce gezen bu çocuklar beş sene sonra yarının yetişkinleri olacaklar. Gelecek için çocuklara rol model olarak ilham vermeye ve onları eğitmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Pozitif rol modellerin keşfedilmesinde ve bunda rol oynamak konusunda daha aktif olmalıyız”.
SEMİNERİN İKİNCİ GÜNÜNDE ÖĞRETMENLER GÖZÜNDEN SALGIN DÖNEMİ KONUŞULDU
Ebru Timur’un ev sahipliğinde ve Uzm. Dr. Kerem Dündar katılımıyla 31 Mart’ta gerçekleşen ‘’Yeni Dünyada Öğretmen Olmak’’ seminerinde de öğretmenlerin gözünden salgın dönemi değerlendirildi. Uzaktan eğitimin öğrenciler üzerindeki etkileri, öğretmenlerin karşılaştığı zorluklar ve öğretmenlerin meslekleri hakkındaki düşünceleri konusunda ilgi çekici sonuçlar paylaşıldı. Araştırma sonuçları, online eğitime erişimde yüzde 76 gibi yüksek bir oran olsa da öğretmenlerin sadece yüzde 31’nin eğitimin verimli olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Öğretmenler, öğrencileriyle salgın öncesinde olduğu gibi yüz yüze eğitime dönmek istiyor; öğretmenlerin de yüzde 83’ünün yüz yüze eğitime geçmek istediğini belirtiyor.