'Sanat, Yaşadığımız Hayatı Anlamlandırma Çabası'

Selman Kılıçaslan'ın ilk uzun metraj filmi 'Bütün Saadetler Mümkündür'ün uluslararası ilk gösterimi 23. Saraybosna Film Festivali'nde yapıldı Yönetmen Kılıçaslan: 'Filmde Ali bir kızdan hoşlanıyor ve o kızın peşine düşüyor. O kız için girdiği evde ihtiyaç sahibi yaşlı adamla baş başa kalıyor. Vicdani bir soru çıkıyor ortaya. Adamı bırakıp gidecek mi yoksa sahiplenecek mi?' 'Aslolan, olduğun yerde olabilmektir' gibi bir şey söylüyor. 'Bulunduğun yerden senin karşına çıkmış durumlar, şartlar, insanlar senin kaderindir ve bunlarla karşılaştıysan eğer muhakkak ki bu hikayelerden alacağın dersler vardır'

MUSA ALCAN - Yönetmen Selman Kılıçaslan, anlatmak ve paylaşmak istediği hikayelerin temelinde bir arayış olduğunun altını çizerek, 'Sinema serüvenimde bu arayış nereye oturur, bunlar üzerinde söz söylemek de hadsizlik olabilir. Tabii ki bir anlam arıyoruz. Yani sanat zaten yaşadığımız hayatı, varlığı, ölümü, nereden gelip nereye gittiğimizi anlamlandırma çabası.' dedi.

TRT TV Filmleri Projesi kapsamında çekilen ve Nisan'da İstanbul Film Festivali'nde ilk gösterimi yapılan 'Bütün Saadetler Mümkündür' filminin uluslararası ilk gösterimi ise 23. Saraybosna Film Festivali'nde yapıldı.

İsmini Ziya Osman Saba'nın şiirinden alan ve çekimleri Sakarya'da yapılan film, üniversite öğrencisi 'Ali', aşık olduğu 'Günce' ve 80'li yaşlarında, bakıma muhtaç 'Mevlüt Amca'nın çevresinde şekilleniyor.

Filmi yazıp yöneten Kılıçaslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk kez bir uzun metraj film çektiğini ve filmin gerçek bir hikayeden yola çıkılarak beyazperdeye aktarıldığını söyledi.

Ali ismindeki kuzeninin filmdeki 'Ali' karakterine ilham kaynağı olduğunu aktaran Kılıçaslan, kendisinin de aslında gerçek hikayenin içinde yer aldığını dile getirdi.

- 'Film bir olgunlaşma hikayesi'

Kılıçaslan, o zamanlarda lisede okuduklarını belirterek, 'Yakın arkadaş grubumuzla, arka sokakta Mevlüt diye bir amcayla tanıştık. Ali büyük bir ciddiyetle Mevlüt amcayı sahiplendi. Arka sokakta olduğu için her gün yemeğini taşıdı, evini süpürdü, sobasını yaktı, berber getirdi. Yani bütün ihtiyaçlarını gördü ve manevi olarak sıkı bir dönemiydi. Ali, bir nimet olarak gördü Mevlüt amcayı kendine. Mevlüt amca öyle ağır hasta değildi ama sekiz ay sonra vefat etti. O süreç Ali için ilginç bir dönem oldu.' diye konuştu.

Filmin fedakarlıklar üzerinden ilerleyen bir olgunlaşma hikayesi olduğuna dikkati çeken yönetmen, 'Filmde Ali bir kızdan hoşlanıyor ve o kızın peşine düşüyor. O kız için girdiği evde ihtiyaç sahibi yaşlı adamla baş başa kalıyor. Vicdani bir soru çıkıyor ortaya. Adamı bırakıp gidecek mi yoksa sahiplenecek mi? Gayriihtiyari sahiplenme kararı veriyor ve bu kararın içine düşüveriyor. Tabii ki iradi bir tarafı var ama aslında yaşadığı hadiseler sonrasında böyle bir noktaya geliyor.' ifadelerini kullandı.

Kılıçaslan, her insanın kendi doğrusunu aradığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

'Ali, filmde Sahaf Osman'la dertleşiyor. 'Her şey aynı, nasıl olacak?' diye soruyor. Hayret duygusunu yitirdiğinden bahsediyor ve bunun için yurt dışındaki bir okula gitmek istiyor. Aradığı şeyin orada olduğunu zannediyor. Osman da ona insanın gittiği yere kendini de götürdüğünü anlatmaya çalışıyor, 'Aslolan, olduğun yerde olabilmektir' gibi bir şey söylüyor. 'Bulunduğun yerden senin karşına çıkmış durumlar, şartlar, insanlar senin kaderindir ve bunlarla karşılaştıysan eğer muhakkak ki bu hikayelerden alacağın dersler vardır. Yüzünü, sırtını bunlara dönüp başka bir yerde bu hakikat aranmaz' demek istiyor aslında.'

- Hayata dair sorular soran Ali'nin filmi

Yeni projeler için hazırlıklar yaptığına işaret eden Kılıçaslan, 'Muhakkak ki anlatmak ve paylaşmak istediğim hikayelerin temelinde bir arayış var ama sinema serüvenimde bu arayış nereye oturur, bunlar üzerinde söz söylemek de hadsizlik olabilir. Tabii ki bir anlam arıyoruz. Sanatın hayattaki işlevi temelde böyle bir şey. Yani sanat zaten yaşadığımız hayatı, varlığı, ölümü, nereden gelip nereye gittiğimizi anlamlandırma çabası. Yaptıklarımız da buna dahil şeyler ama onun haricinde büyük ve özel bir anlam atfetmek büyük bir hadsizlik olur.' değerlendirmesini yaptı.

Başrollerini Kemal Uçar, Arif Erkin Güzelbeyoğlu, Nilay Erdönmez ve Ruhi Sarı'nın paylaştığı 'Bütün Saadetler Mümkündür', ulusal ve uluslararası festivallerde seyirciyle buluşmaya devam edecek.

Yapımcılığını Zülfikar Kürüm'ün üstlendiği filmin konusu ise özetle şöyle;

'Ali, okuduğu küçük şehirden ayrılarak öğrenci değişim programıyla yurtdışına çıkma hayalleri kuran bir mühendislik öğrencisidir. Aynı zamanda kendisini tanımaya çalışmakta, hayata dair sorular sormaktadır. Ali'nin bu sakin hayatı, bir türkü barda solistlik yapan hemşire adayı Gülce'den hoşlanmasıyla beraber hareketlenir. Gülce, para kazanmak için yaşlı ve yalnız bir adam olan Mevlüt amcanın bakıcılığını yapmaktadır. Gülce'ye yakınlaşarak onu tanımaya başlayan Ali, Mevlüt amcanın hikayesine de ortak olacaktır. Ali arayışlarını hayatındaki bu yeni hikayelerle sürdürür.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile