Sanatçı dünyayı değiştirmek ister

Dünya sanatının önemli isimleriden Sarah Morris'e göre sanat, dünya gerçeklerinden rahatsız olan ve onu değiştirmek isteyenlere hitap ediyor.

Dünya sanatının önemli isimleriden Sarah Morris, İstanbul'da. Morris'e göre sanat, dünya gerçeklerinden rahatsız olan ve onu değiştirmek isteyenlere hitap ediyor.

İstanbul dünyaca ünlü çağdaş sanatçıları ağırlamaya devam ediyor. Daniel Burren Rahmi Koç Müzesi'nde, İngiltere'nin en önemli sanatçılarından Tracy Emin İstanbul 74'te, Newsweek'in son yılların en etkileyicilerinden saydığı Sophie Calle, Sakıp Sabancı Müzesi'nde eserleriyle ağırlanıyor. Bu yıldız sanatçılardan biri de eleştirmenlerin yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olarak gördüğü ABD'li çağdaş sanatçı Sarah Morris. İlk kez eserleriyle Türkiye'ye konuk olan sanatçı, şehirlerin mimari yapılarını geometrik şekillerle resimlerine aktarıyor. Özellikle ABD metropolleri hakkında çektiği filmleri de resimlerine eşlik ediyor. Bu kapsamda sanatçının 'Two Erasing Principles' başlıklı sergisi galeri Dirimart'ta, Chicago adlı filmi, de Dirimart'ın yeni proje mekanı olan Garibaldi Binası'nda 22 Ekim'e dek sergileniyor. Filmde Chicago şehrinin kamuya ait alanlarını perdeye taşıyan sanatçı şehirde bir saatlik bir gezinti şansı sunuyor. Sanatçı, SABAH'a hayata ve sanata karşı görüşlerini anlattı:

SANATÇI DEĞİŞİMİ İSTER: "Bir sanatçı olarak göreviniz biraz da direnmek. Bugünkü dünyada kontrol edemediğimiz bir şekilde parçası olduğumuz çok baskın bir gerçeklik var. Bunu kabul ediyorum. Ama aslında mesele şu ki sanatçılar dünyanın gerçekliğinin var olan koşullarını yıkmak ve daha iyi bir yer yapmak istiyor. Şu çok açık ki biz sanatçılar gerçekliği değiştirmek istiyoruz. Ama bu çok daha başka mekanizmalara ve güçlere bağlı. Bu yüzden bunu sanatla yapmaya dünyayı farklı görmeye çalışıyoruz. Mutlaka sistemin bir parçasısın ama bununla nasıl başa çıktığın önemli. Bu sürekli devam eden bir mücadele. Sanatçı da bunun içinde yer alıyor. Bense, bütün bunlar arasında bazen hala kendimi öğrenci olarak düşünüyorum."

HİÇBİR ŞEHRİN TEK BİR KİMLİĞİ YOK:
"Bence her şehir başka bir şehirle direk olarak ilgili. Yani bir şehir kavramı var ve bunun izlerini tüm dünyadaki şehirlerde görüyoruz. Chicago Berlin'le bağlantılı, Berlin de bir başkasıyla. Bana göre hiçbir şehrin tek bir kimliği yok. Hiçbir şehir tek bir şeye referans vermiyor. Ben de bunu seviyorum. Bir şehir hakkındaki çalışmayı başka bir şehirde sunmak da bu yüzden çok anlamlı. Chicago'yu İstanbul'a getirmek tüm bu kimliklerin iç içe geçmesi anlamına da geliyor."

MUTLAKA İSTANBUL OLACAK: "İstanbul çok ilham verici bir şehir. Mutlaka burayla ilgili bir eser yapacağım. Ne zaman nasıl henüz bilmiyorum ama harika bir şehir. Dört beş yıldan beri buraya gelmeyi planlıyordum. Ama araya farklı planlar girmişti. Şimdi burada olduğuma çok memnunum."

FİLM ÇEKMEK PAHALI, RESİM YAPMAKSA YAVAŞ: "Filmlerimi resimlerim için manifesto olarak görüyorum. İkisi bazı açılardan birbirinin tamamen zıttı, ama çok da bağlantılı. Birinde ellerinizi kullanıyorsunuz. Renk, şekiller durumlar, adrenalin, müdahale, ilham bunların hepsi farklı bir şekilde resmin içinde var. Şehirlerin formlarını resimlerde bambaşka bir halde sunuyorum. Binalar ve yapılar bambaşka bir şekle bürünüyor. Ve resim çok heyecan verici. Filmde ise makineler devreye giriyor. Ama bundan çok daha önemli olan şey ikisinin arasındaki zaman farkı mevhumu. Resim yapma sürecinde çok yavaş bir işleyiş var ve bunu aceleye getirmeniz mümkün değil. Filmler çok daha hızlı, hemen yapmanız gerek. Çünkü çok da pahalı."

ALAIN DELON'LA FİLM ÇEKECEĞİM:
"Bir ara Alain Delon'la film çekeceğim. Onun oyunculuğunu çok ilginç buluyorum. Yakın zamandaki en önemli planlarımdan biri bu. Bir de Brezilya'da Rio Karnavalı sırasında çektiğim yeni bir filmi bitirmeye çalışıyorum. 2013'te de sergi planlarım var."

SANAT OKUMADIM, FELSEFE BENİ ONA GÖTÜRDÜ

Sarah Morris, sanat eğitimi almamayı tercih etmiş, onu sanata yönlendirense felsefe eğitimi olmuş: "Sanatta her zaman çok iyiydim. Ama politika felsefesi üzerine eğitim aldım. Beni sanata götüren de bu oldu. Adorno ve Benjamin okuldayken en çok ilgilendiğim filozoflardı. Sonra New York'a taşındım, sanatçılara özel bir programa katıldım, sanat camiasından bir sürü insanla tanıştım ve gerisi geldi," diyor.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile