Sarkozy'nin Roman politikası utanç verici
Fransa’nın göç politikasıyla ilgili giderek irin toplayan tartışma, müthiş bir bi&...
Fransa’nın göç politikasıyla ilgili giderek irin toplayan tartışma, müthiş bir biçimde patlayıp ortalığa saçılıverdi. Uzun zamandır Nicolas Sarkozy hükümetinin, birçoğu Romanya ve Bulgaristan’dan gelen AB vatandaşları olan Romanları, Avrupa kuralları uyarınca ülkede üç aydan fazla kalmaları halinde otomatik olarak ikâmete hak kazanacakları için sınırdışı ettiğinden kuşku duyuluyordu. Brüksel Fransa’nın yaklaşımını eleştirdi, fakat bakanların ayrımcı bir şekilde davranmadıkları konusunda verdiği güvenceleri kabul etti.
Şimdi Avrupa Komisyonu’nun adaletten ve temel haklardan sorumlu üyesi Viviane Reding bu güvencelerle aldatıldığını iddia ediyor. Bunu geçenlerde Le Monde’a sızdırılan bir hükümet genelgesi takip etti. Genelge, aslında polise verilen emirde, göçmen yerleşimlerini dağıtırken Romanlara öncelik verilmesinin istendiğini ortaya koyuyordu. Reding olayı tümüyle utanç verici olarak niteledi ve Fransa’nın politikasını halkların 1930’lar ve 40’lardan sonra sürülmesiyle kıyasladı. Fransa’yı, anlaşma yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkemeye vermekle tehdit etti.
Kapışma, Fransa’nın kasımda dönem başkanlığı alacağı G20’de atağa geçerek yıpranan başkanlığını canlandırmayı umduğu bir dönemde Sarkozy’yi zor durumda bırakacak nitelikte. Avrupa Adalet Divanı’nın karşısına çıkarılmak küçük düşürücü olacaktır (gerçi böyle bir sonuç pek muhtemel görünmüyor).
Umulur ki, bu şekilde teşhir edilip utandırılmasının ardından Sarkozy Fransa’nın yaklaşımını yeniden düşünür. Kimse ülkenin kendi sınırlarına mukayyet olma veya orada bulunma hakkı bulunmayanları sınırdışı etme hakkını sorgulamıyor. Fakat AB üyesi sıfatıyla Fransa bir dizi temel ve önemli ilkenin altına imza atmış durumda. Buna, insanlara etnik kökenlerine dayanarak ayrımcılık yapmamak da dahil. Sarkozy ayrıca, göç gibi hassas bir meselede kullandığı tahrik edici söylemine ara verip bu konuda da kafa yorabilir. Ne tuhaf: Göçmenlerin vatandaşlığının ellerinden alınıp alınmaması, bir Macar göçmeninin iki dudağının arasında.
Siyasetçiler göçe dair endişelere kulak vermekte haklılar: Bu meseleyi görmezden gelenler, demagoglar tarafından bertaraf edilme riskiyle karşılaşır. Fakat bu tür sorunlarla iştigal etmenin iyi ve kötü yolları vardır. Siyasi kazanç sağlamak için etnik bir azınlığı utanmazca günah keçisi haline getirmek de kötü olan yoldur. Sarkozy Romanlara yaklaşımı nedeniyle bizzat kendi hükümetinin üyeleri tarafından eleştiriliyor. Reding’in kendisini dinlemeye zorlamasına ihtiyacı olmamalı. (Başyazı, 15 Eylül 2010)