TÜRKİYE’DE radyo yayıncılığı 1927’de başladı. O zamanlar habere ‘ajans’ denir ve ajanslar toplu dinlenirdi. Ajans başladığında adeta hayat dururdu. 1960’lı yıllara kadar savaşları, darbeleri, tüm siyasi gelişmeleri, kazaları; kısacası ‘hayatı’ radyodan takip ettik.
Cam ekranın hayatımıza girmesiyle radyoların etkisi biraz daha azaldı. Radyolar da televizyonlar gibi 1990’larda Türkiye’de serbestlik kazandı. Özel televizyonlar gibi özel radyolar da peş peşe açılmaya başladı. Ve sıkı durun, bugün itibariyle tamı tamına 1.078 radyomuz var. 2006 verileriyle İngiltere’de 384, Almanya’da 327, Fransa’da 437 radyonun bulunduğu düşünülürse Türkiye’de tam bir radyo enflasyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye çapındaki 1.078 radyodan 35’i ulusal, 99’u bölgesel, 944’ü ise yerel yayın yapıyor. Bunlar karasal FM radyo lisansına sahip radyolar. Bunların dışında uydu yayını yapan 50’ye yakın radyo istasyonunun daha olduğunu belirtelim.
EN KÜÇÜK DİLİM RADYONUN...
Radyoların sayısı çok ama reklam pastasından çok ince bir dilim alabiliyorlar. Geçen yıl medyanın toplam reklam gelirleri 2 milyar 767 bin TL oldu. Bu pastadan radyo reklamları yüzde 3.18 pay alabildi. Bunun rakamsal karşılığı ise 88 milyon TL.
Krizin de etkisiyle medya reklamları bir önceki yıla göre yüzde 14.62 küçülürken, radyo reklamlarındaki küçülme yüzde 21.08 oldu. Kriz olsun olmasın medya reklamları içinde radyo reklamlarının payı yüzde 3 civarında. Radyo reklam gelirlerinin yüzde 60’nın da 35 ulusal kanal arasında paylaşıldığını belirtelim.
Bu kadar çok radyo olması ve reklam pastasının da küçük olması Türkiye’de radyoculuğun sağlıklı gelişimini engelliyor. Bunu gören RATEM (Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği), radyo reklamlarının artırmak için kolları sıvadı. RATEM öncelikli olarak Basın İlan Kurulu Kanunu’nda değişiklik yapılarak, kamu reklamlarının radyo ve televizyonlara verilmesinin önünün açılmasını istiyor. Bilindiği üzere Basın İlan Kurumu kanalıyla dağıtılan reklamlar sadece yazılı basına veriliyor. Bunların değeri ise yıllık 120 milyon TL’yi buluyor.
RATEM’DEN İKİ ÖNERİ
RATEM Başkanı ve Power Group Genel Koordinatörü Dursun Güleryüz, bu konuda bir yasa tasarısı hazırlayıp ilgili mercilere sunduklarını belirtiyor. Bu konuyu Basın İlan Kurumu’nun bağlı bulunduğu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a da ilettiklerini belirten Güleryüz, “Konuyu son olarak Kıbrıs’ta bir toplantıda Bakanımız Bülent Arınç’a açtık. Kendisi destek vereceğini belirti” diyor.
Dursun Güleryüz’ün yerel yayıncılığı teşvik etmek için de bir önerisi var. Fransa’daki uygulamadan örnek alınarak geliştirilen bu öneriye göre reklamveren, reklamlarının bir kısmını zorunlu olarak üretimini yaptığı bölgedeki yerel ve bölgesel yayıncı kuruluşlara verecek. Örneğin, Eti’nin Eskişehir’deki yerel kuruluşlara reklam verme zorunluluğu olmalı... Güleryüz, “Yerel radyoların desteklenip geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yolu da reklam gelirlerinin artmasından geçiyor” diyor.
SEKTÖRDE KAOS VAR
Aslında radyo sektöründe tam bir kaos var. Ne tam olarak reklam birim fiyatları biliniyor, ne de tam olarak hangi radyonun kaç sanayi reklam aldığı... RATEM için “Radyo Televizyon Yayıncılığı Sektör Raporu” hazırlayan Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Bilgili, şu açıklamayı yapıyor:
“1994’ten bu yana çarpık bir radyo piyasası oluştu. Örneğin, İngiltere’deki 384 radyo kanalına karşı Türkiye’de 1.078 sayısına ulaşıldı. Bir frekans kirliliği söz konusu. Bu kadar çok radyo olmasının bir olumsuz etkisi de reklam birim fiyatlarının düşmesi. Türkiye’de net rakam bilinmiyor. İngiltere’de radyo reklamlarının saniyesi 8-9 dolar. Bir de bizde radyolar RTÜK’e reklam gelirlerini beyan ediyor. RTÜK, yüzde 5 payını işte bu beyan üzerinden alıyor. Ancak radyoların doldurduğu beyannamelerde kaç saniye reklam aldıklarını öğrenebileceğimiz bir veri yok.”
Bazı sektör temsilcileri, radyolarında reklam birim fiyatının 4 ila 8 lira arasında değiştiğini belirtiyor. Aslında birçok yerel radyonun kâr etmediği biliniyor. Peki kar etmeyen bu kadar radyo nasıl yaşıyor? Can Bilgili, kurucularının bu radyoları sübvanse ettiğini söylüyor. Bilgili’ye göre, politik güç olabilmek ya da yerel bölgesinde etkin olabilmek için birçok şahıs radyo kurdu ve bunları yaşatıyor.
YATIRIM YAPMANIN İKİ YOLU
Aslına bakarsanız Türkiye’de yeni bir radyo kurmak mümkün değil. Daha doğrusu karasal yayın için frekans alma imkanı yok. Böyle bir ortamda radyoculuğa yatırım yapmanınsa iki yolu var. Birincisi, mevcut şirketlerden birinin hisselerini satın almak ya da ortak olmak. İkinci yol ise ikiz şirket kurup, radyo frekansı sahibi şirketin bütün hak ve kazanımlarını, RTÜK nezdindeki iş ve işlemlerini almak. Ancak bunu da RTÜK’ün onaylaması şart.
CANWEST ZARAR ETTİ
Peki Türkiye’de ulusal bir radyo kaça satın alınabilir? Sektör temsilcileri, ulusal bir radyo kanalının değerinin 10-12 milyon dolar arasında değiştiğini belirtiyor. Bu noktada TMSF’nin, Erol Aksoy’un kurduğu Radyo 5’i nisan ayı içinde Doğuş Grubu’na 5.2 milyon dolara sattığını hatırlatalım.
Son yılların en büyük radyo satışı da bu piyasa hakkında bir fikir verebilir. Hatırlanacağı gibi Kanadalı CanWest, Star Grubu’nun Süper FM, Metro FM, Joy FM ve Joy Türk radyolarının hisselerinin bir bölümünü 2007’de 65 milyon dolara satın almıştı. CanWest, geçen yılın ortasında bu hisselerini İsak Antika’nın da kurucuları arasında bulunduğu Spectrum Medya Grubu'na 33 milyon dolara sattı.
Halen TMSF’nin elinde satılık iki radyo kanalı var. Bunlar Cine 5 Medya Grubu çatısı altında ulusal müzik yayını yapan Show Radyo ile Radyo Viva. TMSF, Cine 5 kanalını 2 Ağustos’ta üçüncü kez satışa çıkaracak. Ancak bu paketin içinde radyolar yok. Cine 5 Medya Grubu Başkanı Levent Gültekin, “Bu iki radyo da iyi para kazanıyor. Giderleri az. Alanlar iyi bir yatırım yapabilir” diyor.
TMSF son olarak, Dinç Bilgin’in borçlarına karşılık devraldığı Le Chic FM’i sattı. Geçen hafta yapılan ihalede Kadıköy merkezli bölgesel yayın yapan Le Chic FM’e en yüksek fiyatı Dost Radyo TV verdi. 500 bin dolarlık satış Fon Kurulu onayına sunuldu. TMSF yetkilileri, halen satmayı düşündükleri diğer radyolarla ilgili şu bilgiyi verdiler: “ Kurumumuz tarafından Bursa TV/Bursa FM Ticari ve İktisadi Bütünlüğü 550 bin TL muhammen bedelle satışa sunulmuş olup, açık artırması 2 Ağustos 2010 tarihinde yapılacak. Olay Medya Ticari ve İktisadi Bütünlüğü bünyesinde yer alan Olay Radyo’nun açık artırma tarihi ise 10 Ağustos 2010 olarak belirlendi. Ayrıca henüz satışa sunulmayan Show Radyo Ticari ve İktisadi Bütünlüğü ile Viva TV / Radyo Viva Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün satışa sunulmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.”
MİLYON $’LIK YEREL RADYOLAR
RATEM Başkanı Dursun Güleryüz, bir radyonun değerinin nasıl belirleneceğiyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Radyonun değeri döneme ve radyonun bilançosuna göre değişir. İstanbul’daki yerel radyolarının değerleri 1-2 milyon dolar arasında değişiyor. Anadolu’da ise yayın yaptığı bölgede radyo sayısı azsa değeri yüksektir. Kayseri gibi bir sanayi şehrinde yayın yapan bir yerel radyo ile Erzurum’da yayın yapanın değerleri de farklıdır. Reklam potansiyelinin yüksek olduğu şehirlerdeki radyolar daha değerlidir.”
Radyo sahipleri, radyo yayıncılığında yabancı sermaye payının artırılmasını da dört gözle bekliyor. Bilindiği gibi, mevcut yasalara göre radyolara da yabancılar ancak yüzde 20 ortak olabiliyor. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarı Taslağı, televizyon yayıncılığında olduğu gibi radyo yayıncılığında da yabancı payının yüzde 50’ye çıkarılmasını öngörüyor.
PARAYI VEREN ÖLÇÜME KATILIYOR
Peki Türkiye’nin en çok dinlenen radyoları hangileri? Yerel radyolar arasında hangileri daha güçlü ve etkin? Bu iki sorunun yanıtını net olarak vermek mümkün değil. Nedeni malum, Türkiye’de radyolarla ilgili zorunlu bir ölçümleme sistemi yok. Buna rağmen, bazı radyoların dinlenme ölçümleri RİAK (Radyo İzleme Araştırma Kurumu) tarafından yapılıyor. Bu ölçümlere isteyen radyolar ücretini vererek katılıyor. Zaten sonuçlar da yine radyo yöneticileri ve reklamverenlerle paylaşılıyor.
Halen radyo izleme ölçümleri 23 ilde yapılıyor. Nisan 2010 ölçümlerine 70 yerel, 24 bölgesel, 27 de ulusal radyo katılmış. Yerel radyolar, aylık 100 TL vererek bu ölçümlemeye katılabiliyor. Ancak çoğu yerel radyo bunu göze alamıyor.
Bir radyo kanalı ne kadara kurulur?
Bir radyo kanalı kurmak için gerekli teknik altyapının maliyeti 20-25 bin dolardan başlıyor. Aldığınız cihazlara göre bu rakam 500 bin dolara kadar çıkabiliyor. Stüdyo cihazları, ses ve anten sistemleri olmazsa olmaz. Bunların neredeyse tamamının da Türkiye’ye ithal olarak geldiğini belirtelim.
Bir radyo kanalı için en az 10 kişilik kadro oluşturmak gerekiyor. Spiker, teknik adam ve reklamcı mutlaka gerekiyor. Yerel radyolarda ise çoğu zaman bu işler 4 kişilik bir kadroyla yürütülüyor. Radyoculuk sektöründe toplam 7 bin kişinin çalıştığı tahmin ediliyor.
Radyoculuğa en çok yatırım yapanlar
* Doğuş Grubu: Ulusal yayın yapan NTV Radyo, 13 Kasım 2000’de yayına başladı. Kral FM, Virgin Radio, NTV Spor Radyo, Virgin Radio, Radio N 101, Radio Eksen, Doğuş çatısı altındaki diğer radyolar. Doğuş Grubu son olarak nisan ayında TMSF’den Erol Aksoy’un kurduğu Radyo 5’i satın aldı.
* Power Grubu: Vakko’nun sahibi Hakko ailesinin sahip olduğu Power Grubu’nun dört radyosunda (Power FM, Power Türk, Power XL Lounge, Radyo Fenomen,) 150 kişi çalışıyor.
* Saran Holding: Sadettin Saran’ın sahibi olduğu Saran Holding; Radyo Tatlıses, Radyospor, Radyo Time ve Radyo Pink ile radyoculuğa yatırım yaptı.
* Spectrum Medya Grubu: Star Grubu’nun Süper FM, Metro FM, Joy FM ve Joy Türk radyolarının hisselerinin bir bölümünü Kanadalı CanWest’ten geçen yılın ortasında devraldı. İsak Antika’nın da kurucuları arasında bulunduğu Spectrum Medya Grubu çatısı altındaki Süper FM ve Metro FM ulusal; Joy FM ve Joy Türk ise İstanbul merkezli bölgesel yayın yapıyor.
* Number One Medya Grubu: Ali Karacan’ın sahibi olduğu Number One Medya Grubu’nun çatısı altında ulusal yayın yapan Number One FM ve Klas Radyo bulunuyor.
“Yerelde para kazanmak imkansız”
Osmaniye’de 6 yerel radyo var. Bunlardan sadece ikisi RİAK ölçümlemelerine giriyor. Bunlar, Mahmut Şahin’in sahibi olduğu Genç Akdeniz FM ve Radyo Vitamin... Mahmut Şahin, 38 yaşında bir girişimci. Sektöre yabancı değil. 1990’lı yıllarda ulusal radyoların bölgedeki aktarım işlerini (vericilerin kontrolü ve bakımını) yapıyormuş. Aynı zamanda CD, film ve elektronik eşya satan mağazaları bulunan Şahin, kendi deyimiyle radyoculuğa duyduğu sevgi nedeniyle bölgenin en eski radyolarından Akdeniz FM’i satın almış. 112 bin TL frekans bedeli ve 30 bin TL’de vergi borcunu ödemiş. Sonrasında ise bütün teknik teçhizatını kurarak radyoyu yayına geçirmiş.
Dört ay önce de Radyo Vitamin’i kuran Şahin, üçüncü bir radyo daha kurmak istiyor ve “Bölgedeki bazı radyoları da olanak olursa satın almak isterim” diyor. “Neden bu kadar radyo sahibi olmak istiyorsunuz” sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor: “Ben radyo sevgisi nedeniyle bu işe girdim. Ancak yerel radyoculukta para kazanmak çok zor. İki radyomda 8 kişi çalışıyor. Hedefimiz saniyesi 75 kuruştan reklam alabilmek. Düşünün buna bile ulaşamadık. Eğer 75 kuruştan reklam alabilsek, 25 saniyeden günde 10 tekrarla aylık bir reklamın fiyatı 400 TL. Bunu 50 TL’ye bile alanlar var. Tek başına bir radyoyla piyasayı belirleyemiyorsunuz. Bu yüzden yeni radyo sahibi olmak istiyorum. Ayrıca radyolarımız ancak marka olursa hak ettiğimiz kazancı elde edebiliriz.
Yerelde vericilerin elektrik borcunu ödeyemeyen bile çok radyo var. Bizim RTÜK’den bir talebimiz var. Kanuna göre, reklamlar günlük mesainin yüzde 10’unu geçemiyor. Ancak ben Osmaniye’den Ceyhan’a gidene kadar bir radyonun reklam yayınladığına şahit oldum. Sektöre böyle kalite gelmez. Ne olur RTÜK biraz denetim yapsın.”
Para dergisi
Sayıları bini geçen radyolar, reklam pastasından ancak yüzde 3 pay alabiliyor
Reklam pastasında en küçük dilim radyoların