Prof. Dr. Karaca, gazetecilere yaptığı açıklamada, tarımda zararlılara karşı kullanılan kimyasal maddelerin insan sağlığına ve çevreye verdiği zararların son günlerde kamuoyunda sıkça tartışıldığını hatırlattı. Tarım ilaçlarının ağır metaller ve kanserojen maddeler içerdiğini vurgulayan Karaca, bu maddelerin çeşitli yollarla insan bünyesine alındığını kaydetti.
Karaca, tarım ilaçlarının, kanser vakalarının artışında da etkili olduğunu belirterek, ''Tarımda zararlılara karşı kullanılan kimyasallar, ürünlerle insan bünyesine geçiyor. Annelerin sütünde bile zehre rastlanmış durumda. Anne bebeğini emziriyorum diye istemeden ona zehir vermiş oluyor'' dedi.
Çukurova Üniversitesi'nde 2008 yılında yapılan analizlerde 59 anneden alınan sütün 37'sinde 13 değişik tarım ilacı bulunduğunu söyleyen Karaca, ''Çalışmalar Türk Pediatri dergisinde de makale olarak yayımlandı. Ayrıca ünversitemiz öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Yasin Emre Kitiş'in hazırladığı ''Sebze Dünyası'' isimli makalede de bu konuya yer verildi.
Şuanda üniversitelerde bu konuyla ilgli çalışmalar devam ediyor''diye konuştu.
-Türkiye'de tek merkez-
SDÜ Ziraat Fakültesi bünyesindeki Biyolojik Mücadele Araştırma Uygulama ve Eğitim Merkezi'nin, Türkiye'de alanındaki tek merkez olduğunu anlatan Prof. Dr. İsmail Karaca, merkezde ortalama 20 yararlı organizma üretildiğini söyledi.
Bu rakamın, dünya geneline bakıldığında önemli bir potansiyel olduğuna dikkati çeken Karaca, temel çalışma alanlarının başında biyolojik mücadelenin geldiğine işaret etti.
Prof. Dr. Karaca, ileriki yıllarda çiftçilere verilecek eğitimlerle biyolojik mücadelenin yaygınlaştırılacağına inancını dile getirdi. Tarımda zararlılara karşı kimyasal yerine biyolojik mücadeleyi öneren Karaca, şöyle konuştu:
''Değişik yararlı böcekler üretiyoruz. Uğurböcekleri ve yararlı arıcıkların, zararlıların olduğu bölgede dağılmasını sağlıyoruz. Bu şekilde saldığımız yararlı böcekler, orada bulunan zararlıları tüketiyor ve böylece biyolojik mücadele yapılmış oluyor. Biyolojik mücadelede, kimyasal mücadelenin yarattığı doğal dengenin bozulması ve kalıntı olayı yaşanmıyor. En önemlisi, zararlılar bir süre sonra kimyasala karşı dayanıklılık kazanıyor. Ama bir gelinböceğine karşı dayanıklılık kazanmaları söz konusu değil. Gelinböceği zararlıyı bulduğu yerde yiyor. Bu nedenle biyolojik savaşımı uzun süreli düşündüğümüzde hem daha ekonomik hem daha başarılı bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.' '
SDÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Karaca Açıklaması
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Karaca, tarımda kullanılan kimyasal ilaçların, ürünlerle insan bünyesine geçtiğine dikkati çekerek, ''Annelerin sütünde bile zehre rastlanmış durumda. Anne bebeğini emziriyorum diye istemeden ona zehir vermiş oluyor'' dedi.