Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 4‘ü İstanbul‘dan olmak üzere 35 milletvekili çıkarmayı düşündüklerini belirterek, "Cezaevinde bulunan arkadaşlarla dışarıda bulunan arkadaşlar arasında fikri veya siyasi açıdan bir fark yok. Sanıyorum, cezaevinde tutuklu olan 3 veya 5 arkadaşımız aday gösterilecek" dedi. BDP‘yi dinin içine bölücülük sokmakla eleştiren Başbakan Erdoğan‘a tepki gösteren Demirtaş, AK Parti‘nin Kürtleri teslim almak için imamları ve cemaatleri
kullandığını öne sürdü. Demirtaş, "Dini en çok istismar eden AK Parti‘nin kendisidir. Din sömürüsü yapan Başbakan‘ın ta kendisidir. Bölgeye imam göndermek MGK‘nın işi değildir. Bunların yaptığı siyasal İslamcılıktır, din değildir. İmamın ordusu vardı, AK Parti bir de imamlar ordusu yapıyor. MGK da, hükümet de anayasal suç işliyor" açıklamasında bulundu.
Bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının "Halkımız Seçeneksiz Değil, Seçimlere Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Olarak Katılıyoruz" adı altında Taksim Hill Otel‘de düzenlediği toplantıya katılan Demirtaş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın BDP‘yi dinin içine bölücülük sokmakla eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine, "Sayın Başbakan öncelikle taleplerimize cevap vermelidir. Bu ülkenin Başbakanı haftalardır meydanlarda halkın taleplerini
görmeyen, duymayan bir yerden ısrarla konuları maniple etmesi doğru değildir. Bu, acizliğin işaretidir. Taleplerle ilgili ne diyor, bunu açıklasın. Seçim barajıyla ilgili ne diyor. Siyasi tutuklular serbest kalacak mı, bunları açıklasın. Bunlara cevap veremeyen Başbakan, gittiği her yerde gündem saptırmaya çalışıyor" dedi.
Doğu ve Güneydoğu‘ya imam gönderilmesinin Milli Güvenlik Kurulu‘nda kararlaştırılmasını eleştiren Selahattin Demirtaş, "Bu, dinin siyasete alet edilmesinin daniskasıdır. Siz, imamları bile terörle mücadele argümanı olarak kullanıyorsanız, dinle ilgili hiçbir samimiyetiniz yoktur. Bunun adı samimiyetsizliktir, iki yüzlülüktür. İki yüzlülüğü siz yapacaksınız ama BDP‘yi suçlayacaksınız. Camiler, devletin evi mi? Camiler, Allah‘ın evidir. Orada insanlar istedikleri şekilde ibadet ederler. Bu şekilde sivil
itaatsizliklere yönelik, namaza yönelik, dine yönelik, sanki kendi tekellerindeymiş, devlet nasıl isterse insanlar öyle ibadet edermiş gibi bir anlayış, tamamıyla otoriter bir anlayıştır. Bugüne kadar dini en çok kullanan AK Parti‘dir. Dini en çok istismar eden AK Parti‘nin kendisidir. Din sömürüsü yapan Başbakan‘ın ta kendisidir. Devletin yaratmak istediği dini hiç kimse tanımak zorunda değildir" diye konuştu.
Demirtaş, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"İslamiyet bir tanedir, Kuran‘ı Kerim bir tanedir, peygamber bir tanedir. Din, halka aittir. Cuma namazı da meydanlarda kılınıyorsa, halk bu şekilde kendini ifade etmek istiyorsa Başbakan‘a düşen şey, buna saygı duymaktır. Bu nedenle Başbakan iki yüzlü politika yürütmeyi bırakmalı, taleplerimize cevap vermelidir. Bir kez daha çağrı yapıyorum. Halkımız terörle mücadele amacıyla gönderilen Fethullahçı, ırkçı, devletçi imamın arkasında saf tutmasın. Bunların özel timden, kontrgerilladan, Jitem‘den hiçbir
farkı yoktur. Bu tür imamları halkımızın kabul etmeyeceğini şimdiden söylemek istiyorum."
"Halka, devletin gönderdiği imamların bulunduğu camiye gitmeyin çağrısı mı yapıyorsunuz?" sorusu üzerine Demirtaş, "Ben, MGK kararları doğrultusunda özel görevlendirilmiş ve gönderilmiş imamlardan bahsediyorum. Şu anda görev yapan imamlardan bahsetmiyorum. Tabii ki resmi imamlar Diyanet‘e bağlıdır. Diyanet‘e bağlı olmayan imamlar da Türkiye‘nin her yerinde görev yapıyor. Dolayısıyla devletin ‘terörle mücadele için size imam gönderiyoruz‘ dediği yerde halk onu kabul etmek zorunda değildir. İmamlara
yönelik hiçbir fiziki saldırıyı tabii ki tasvip etmeyiz. Bizim halkımıza çağrımız budur. Madem ki MGK kararlarıyla imam gönderiliyor, dine karşı bu tür saygısızca davranışta bulunuluyor, bizim de tavrımız bu şekilde olur. Bölgeye imam göndermek MGK‘nın işi değildir. 12 Eylül darbecileri de solcuları bertaraf etmek için dini kullandı, bakın bugün hangi haldeler. Şimdi AK Parti, Kürtleri teslim almak için imamları ve cemaatleri kullanıyor" yanıtını verdi.
Selahattin Demirtaş, halka ‘camilere gitmeyin, namaz kılmayın‘ çağrısı yapmadıklarını ifade ederek, "Sizi teslim almaya çalışanlara, dini alet edenlere sesleniyoruz; ‘dikkatli olun‘ diyoruz. Bunların yaptığı siyasal İslamcılıktır, din değildir. Özel harekatçılar, Jitemciler yetmiyor, bir de imamları kullanıyorlar. Gönderilen imamların sayısını bilmiyoruz. MGK derhal bu kararını geri almalıdır. Hükümet de, bu kararı uygulamayacağını derhal çıkıp anlatmalı ve özür dilemelidir. Kimin kimin kullandığı ve
istismar ettiği ortaya çıkar. Hutbe haricinde metin okuyan, konuşmalar yapan, AK Parti‘nin siyasi faaliyetlerini ve örgütlenme çabasını yürüten, cemaati örgütleyen, ev ev dolaşıp AK Parti‘nin propagandasını yapanlar, bütün bunlar bilinmeyen şeyler değil. Bölge halkı hangi imamın ne olduğunu çok iyi biliyor. Bizim imamlara karşı, camilere karşı asla bir çağrımız yok. Saygısızlığımız olmaz. Bu görevle gelmiş imamların şahsiyetlerine de saygı duyarız ama bu misyonlarına saygı duymak zorunda değiliz"
açıklamasında bulundu.
"Vatandaşlar söylediğiniz şekildeki imamı nasıl anlayacak?" sorusuna "İmamın misyonu, cuma hutbesinden belli olur" yanıtını veren Demirtaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Başbakan bu durumu maniple etmek için ısrarla BDP‘yi suçluyor. Bu bir anayasal suçtur. MGK da, hükümet de anayasal suç işliyor. Toplumu teslim almaya çalışıyorlar. İnsanları örgütlemeye çalışıyor. Bu imamlar ev ev dolaşıp örgütlenme yapıyor. Eğer bir imam çıkıp cemaati övüyorsa, Fethullah Gülen‘i övüyorsa, AK Parti‘yi övüyorsa, dualar yağdırıyorsa burada imamın kimliği artık bellidir. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. İmamın ordusu vardı, AK Parti bir de imamlar ordusu yapıyor."
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmalarına ilişkin sorular üzerine, "Adayların açıklanmasıyla ilgili hazırlıklarımız devam ediyor. Cuma günü açıklamayı planlıyoruz. Nereden, hangi adayları destekleyeceğimiz cuma günü kamuoyuyla paylaşacağız. 12 Haziran‘da bir emek, demokrasi ve özgürlük bloğu olacak. Bir de diğerleri olacak. Bugüne kadar bütün halkların, özgürlüklerin varlığını inkar eden, baskı uygulayan haklara, özgürlüklere kavuşmasınlar diye tüm toplum üzerinde antidemokratik
uygulamalarla terör estirenler olacak, bir de biz olacağız. Türkiye, yeni bir hareketle 12 Haziran‘da tanışmış olacak" dedi.
35 milletvekili ile parlamentoda olmayı hedeflediklerini belirten Demirtaş, "Elbette bizim açımızdan gerçekleştirilebilir bir rakam. Baraj olmasaydı, sayı bunun iki katı olabilirdi. Bütün renklerin, bütün seslerin temsilini sağlamayı düşünüyoruz. Bağımsız adaylarla girdiğimiz her yerde blok, bu adayları destekleyecek. Girmediğimiz yerlerde de partiden kendi adaylarıyla girecekler. İstanbul‘un bir bölgesinden 2 aday, diğer bölgesinden de 2 aday sokmayı hedefliyoruz. Daha önce İstanbul‘dan 2 milletvekili
çıkarmıştır, bu sayıyı 4‘e çıkaracağız. Parti olarak giremiyor olmak, her birimiz açısından çok büyük dezavantaj. Bizim açımızdan 70 bin ile 80 bin oy arasında pek bir fark yok. En yüksek oyla her bir bölgede adayları meclise sokmayı düşünüyoruz. Bizim açımızdan kazanamamak gibi bir risk yok. Biz her yerde halkımıza güveniyoruz. Küçük şehirlerde de, büyük şehirlerde de bizim açımızdan dezavantaj oluşmuş değil" diye konuştu.
Selahattin Demirtaş, "Cezaevinde bulunan arkadaşlarla dışarıda bulunan arkadaşlar arasında fikri veya siyasi açıdan bir fark yok. Bizim için hiçbir fark yok. O arkadaşlarımız da cezaevinde siyaset yapıyorlar ve siyaset yaptıkları için cezaevindeler. Onların başvuruları da komisyonumuz tarafından değerlendiriliyor. Sanıyorum, cezaevinde tutuklu olan 3 veya 5 arkadaşımız aday gösterilecek" açıklamasında bulundu.
Selahattin Demirtaş: "Sanıyorum, Cezaevinde Tutuklu Olan 3 Veya 5 Arkadaşımız Aday Gösteri
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 4‘ü İstanbul‘dan olmak üzere 35 milletvekili çıkarmayı düşündüklerini belirterek, "Cezaevinde bulunan arkadaşlarla dışarıda bulunan arkadaşlar arasında fikri veya siyasi açıdan bir fark yok.



















