CEMAL AŞAN - Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005'te Umut Kitapevi'ne bomba atılmasıyla ilgili davada yargılanan Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in avukatlarından Vedat Gülşen, dosyadaki tüm kararların hukuka aykırı şekilde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) isteği doğrultusunda verildiğini belirterek, davanın, FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) yıpratma taarruzundaki ilk adım olduğunu söyledi.
FETÖ soruşturması kapsamında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca (HSYK) açığa alınan Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın ifadesiyle gündeme gelen 'Şemdinli davası'nda müvekkillerinin yeniden yargılanması için Van 1. Ağır Ceza Mahkemesine başvuran Gülşen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, taleplerini 3 esas noktaya oturttuklarını anlattı.
Gülşen, müracaat dilekçelerinde, Sarıkaya'nın cumhuriyet savcısı olarak FETÖ soruşturmasını yürüten savcılığa verdiği beyanı esas aldıklarını kaydetti.
İtiraflarda belirtildiği gibi iddianameye savcılık iradesi dışında eklentiler yapıldığına dikkati çeken Gülşen, 'KOM Şube Müdürlüğü tarafından getirilen bilgiler ve Meclis Şemdinli Araştırma Komisyonunun beyanları eklenerek lokal olayın, başka bir şekle dökülüp siyasi bir boyutla Türk Silahlı Kuvvetlerine yöneltilmesini sağlamak amacıyla hazırlanmış bir kumpas davası olduğu beyanından hareketle bu talepte bulunduk.' dedi.
- 'İddia ve hüküm makamı birbirine karışmış'
Gülşen, yargılamanın yenilenmesi talebinde mahkeme başkanının hazırlanan iddianameye müdahale ederek eklemeler yapmasına dikkati çektiklerini aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Yargılamayı yapan, hüküm verecek makamda oturan Mahkeme Başkanı İlhan Kaya'nın iddianameye müdahil olarak, hazırlanmasında ve yargılanacak sanıkların suçun konusu ve mahiyeti itibarıyla yargılanan nevinin hukuki iddialarının tespit edilmesi süreçlerine karışmasını talebimizde dile getirdik. Hem iddia makamı hem de hüküm kuracak karar makamının bir kişide birleşmesi kabul edilemez. İddianameyi hazırlayanla, iddianamenin kendi mahkemesine düşmesine çaba göstererek hazırladığı iddia üzerine hüküm kurma yetkisini bir araya getirmek, yargılama yönünden önemli bir suçtur. Aynı zamanda önemli bir kumpas ve tuzaktır.'
Davanın, baştan sona yargı fonksiyonu kullanılarak büyük bir kumpasa işaret ettiğini belirten Gülşen, bunun sonucunda da TSK'nın yıpratılması ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a kadar varan 24 komutanın suçlanmasıyla teşekkül eden iddianameyle yargılama yapıldığını söyledi.
- 'FETÖ'nün TSK üzerindeki ilk taarruzu Şemdinli davası'
İddianamenin hazırlanmasına müdahil olan yargılama makamının, gösterdikleri delil, keşif ve bilirkişi raporlarını dikkate almayarak, yasaya aykırı şekilde reddettiğini savunan Gülşen, şunları dile getirdi:
'Tüm bunlar, olayın maksatlı bir şekilde gündeme getirildiğini ve yargılama kısmında büyük bir tuzak kurulmuş olduğunu gösteriyor. Devlet yargısı, FETÖ'cü hakim ve savcılar tarafından istenildiği gibi kullanılmıştır. Kendi ideolojik ve yapısal taleplerine, örgütün istediği yönde kararları ihdas etmek için ellerinden geleni yapmış ve bu yargı yetkisini de kötüye kullanmışlardır. Talebimizin üçüncü ayağı ise Yargıtay. Umut Kitapevi'nin bulunduğu pasajın maketi üzerinde yapılan incelemeler, keşif ve bilirkişi raporlarında böyle bir olayın yaşanmasının mümkün olmadığının belirtilmesine rağmen savunmalarımız dikkate alınmadı.'
- 'Yargıtay, delilleri değerlendirmedi'
Gülşen, 'Agiri' kod adlı PKK'lı teröristle Kandil arasındaki konuşmalarda Alman malı bombaların değiştirildiğinin açıkça belirtildiğine işaret ederek, 'Buna rağmen Yargıtay, bu delilleri değerlendirmedi çünkü Yargıtay da aynı kumpasın içindeydi. Kararın o şekilde çıkması, örgüt tarafından isteniyordu. Bu kararın ideolojik olarak TSK'ya yönelik sonuçlarından bu örgütün faydalanması gerekiyordu. FETÖ'nün TSK'ya karşı yargıyı kullanarak yapmış olduğu taarruz ve yargının kuvvetinden faydalanarak TSK'yı yıpratmasındaki ilk adım Şemdinli davasıdır.' diye konuştu.
Yargılamanın yenilenmesi talebinde belirttikleri hususlarla dosyadaki delillerin, beyanların, keşif ve bilirkişi raporlarının değerlendirilmesiyle mahkemenin yeni sonuca varacağını bildiren Gülşen, suçun sübut edip etmediğine karar verilerek yeni hüküm kurulacağını dile getirdi.
Gülşen, mahkemenin kanun çerçevesinde bağımsız yargı ve devletin güvenilir bir erki olarak sonuca ulaşmasını istediklerini ifade etti.
- Dosya, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine gidecek
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, FETÖ'cülerin gönderdiği bu gibi kararlarda adil davranmadığının FETÖ soruşturmaları kapsamında üyelerinin açığa alınmasıyla ortaya çıktığını savunan Gülşen, 'Dava döndüğünde Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine gidebilir. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi şu anda yetkili. Yargılamanın yenilenmesi talebi başladığında özel yetkili mahkemeler kaldırıldığı için suç yeri itibarıyla dosya Hakkari Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.' dedi.
- Yeniden yargılanma kararı
Avukat Gülşen'in davada mahkum edilen hükümlülerin yargılanmasının yenilenmesi amacıyla yaptığı başvuruyu değerlendiren Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 'yargılamanın yenilenmesi isteğinin kabule şayan olduğuna' kararı vermişti.
- Yargı süreci
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005'te Umut Kitabevi'ne bomba atılması sonucu bir kişi ölmüş, bir kişi yaralanmıştı. Olayın ardından Van 3'üncü Ağır Mahkemesinde dava açılmış, 19 Haziran 2006'da Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile terör örgütü PKK itirafçısı Veysel Ateş, 'adam öldürmek', 'çete kurmak' ve 'adam öldürmeye teşebbüs' suçlarından 39 yıl 5 ay onar gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanık avukatlarının itirazı üzerine temyiz incelemesini 16 Mayıs 2007'de tamamlayan Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, 3 sanık hakkında verilen kararı, usul ve görev yönünden bozmuştu. 13 Haziran 2007'de yeniden Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan davanın 14 Eylül 2007'deki duruşmasında mahkeme heyeti, 'görevsizlik' kararı vererek, dosyayı Van Askeri Mahkemesine göndermişti.
14 Aralık 2007'de sanıkların tahliyesini kararlaştıran Askeri Mahkeme, 22 Ocak 2010'da dosyanın Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, avukatların itirazı üzerine dosya, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmişti. Burada incelenen dosya, Anayasa'nın 145. maddesindeki 'askeri mahkemelerin görevinin sadece askeri suçlarla sınırlandırılması ve devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlara ait davalar her durumda, adliye mahkemelerinde görülür.' şeklindeki düzenleme göz önünde bulundurularak, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Dosyanın Van 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesiyle sanıklar 9 Haziran 2011'de yeniden tutuklanmış, 10 Ocak 2012'de görülen duruşmada da 'adam öldürmek', 'çete kurmak' ve 'adam öldürmeye teşebbüs' suçlarından 39 yıl 5 ay onar gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilen dosyanın 1 Ekim 2012'de görülen temyiz duruşmasında ise sanıklara adam öldürme suçundan verilen hapis cezalarını onayan daire, 'suç işlemek için kurulan örgütün üyesi olmak' suçundan verilen cezayı bozmuştu. Bozmanın ardından 23 Mayıs 2013'te Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme heyeti, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 1 Ekim 2012 tarihli 'bozma' kararına direnilmesini oy birliğiyle kabul ederek, yargılama ve toplanan deliller sonucunda sanıklar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş'in, 'suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmak' suçundan da ayrı ayrı 1 yıl 10 ay 27 gün hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti.
'Şemdinli Davası, FETÖ'nün TSK'yı Yıpratma Taarruzundaki İlk Adımdır'
Umut Kitapevi'ne bombalı saldırıyla ilgili yargılanan Astsubaylar Kaya ve İldeniz'in avukatı Gülşen: 'Devlet yargısı, FETÖ'cü hakim ve savcılar tarafından istenildiği gibi kullanılmıştır. Kendi ideolojik ve yapısal taleplerine, örgütün istediği yönde kararları ihdas etmek için ellerinden geleni yapmış ve bu yargı yetkisini de kötüye kullanmışlardır' 'FETÖ'nün yargının kuvvetinden faydalanarak TSK'yı yıpratmasındaki ilk adım Şemdinli davasıdır'