Geçmişe nazaran günümüzde daha fazla gelişen ekonomik ağlar sayesinde dünyanın bir köşesinde meydana gelen bir afet ham madde, pazar ve üretim alanlarının farklılığı nedeniyle milyonlarca insanı sosyal ve ekonomik açıdan ilgilendiren etkilere sahip olabiliyor. Yani bu bölgelerin birinde meydana gelebilecek afetler, ticaretin temelini oluşturan ham madde, üretim ve pazar ayaklarından birinin aksamasına neden olacağından dolayı diğer bölgeleri de tehdit etmektedir. İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Uzmanı Serhat Yılmaz, afetlerin gerçekleştiği bölgelerin dışında, etkilerinin 1999 Marmara Depremi’nde olduğu gibi bazen ulusal; bazen de 1986 yılındaki Çernobil Faciası, 2011 yılında Tayland’da gerçekleşen sel ve su baskını veya Japonya’da gerçekleşen depremin ardından Fukuşima nükleer santralinde yaşanan kazalar gibi uluslararası ölçekte etkileri olabileceğine dikkat çekti.
Serhat Yılmaz, bir bölgede gerçekleşen afetlerin uluslararası boyutlara varan etkilerinin azaltılması için ‘yerel afet risklerini azalt, küresel afet direncini artır’ prensibi ile yaklaşmak gerektiğini vurguladı. Bunun için de kentlerde afetlerin olası etkilerine karşı dirençli ve sürdürülebilir planlama yaklaşımlarının uygulanmasına ihtiyaç olduğunu kaydeden Yılmaz, “Ancak bu şekilde afetin etkileri gerçekleştiği bölgede en aza indirgenerek daha geniş ölçeklerde vereceği zararlar engellenebilir” dedi.
‘Yerel yönetimler afet risklerinin azaltılmasında yetersiz’
Olası afetlerin etkilerine karşı dirençli ve sürdürülebilir kent planlarının uygulanmasının ise yerel yönetimlerin kapasitelerinin artırılmasından geçtiğini ifade eden Yılmaz, yerel yönetimlerin üzerlerine düşen rolü yeterince yerine getiremediklerinin altını çizerek, “Yerel yönetimler devletin kamu düzenini sağlamak için koyduğu kuralların uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu kurallar, hizmet etme yükümlülüğünde bulunan yerel yönetimlerin çalışma alan ve sınırlarını belirler. Bugüne kadar yaşadığımız afetlerden edindiğimiz tecrübelere baktığımızda ise, devletin eksikliklerinin haricinde, afet risklerinin azaltılması için alınan kararların uygulanmasında yerel yönetimlerin üzerlerine düşen görevleri yerine getirmede pek başarılı olmadığı görülmektedir” şeklinde konuştu.
Yılmaz, afetlere yönelik hazırlıklara yerel yönetimler açısından bakıldığında ise, yeterli teknik ve ekonomik kaynaklara sahip olunamamasının devletin aldığı kararların yerelde uygulanamamasının gerekçesi olduğunu söyleyerek bu sorunların toplumsal olarak afetlere yönelik zihinsel gelişimimizin şekillenmesindeki belirleyici unsurlardan biri olduğunu dile getirdi. “Bu anlayışın değişebilmesi için bireyden kent yönetimine kadar geniş bir yelpazede afet risklerinin azaltılması çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir” diyen Yılmaz, ‘Afetlere karşı hazırız’ diyebilmek için yerel yönetimlerin afetlere yönelik mevcut kapasitelerinin iyi değerlendirilip ihtiyaç duyacakları alanlarda güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Afet hazırlığında iş birliği önemli
Afetlere hazırlık çalışmalarının birey, hane, iş yeri, mahalle, ilçe ve il düzeyinde yapılması gerekliliği üzerinde duran Yılmaz, bunun yerelde görevli tüm kurum ve kuruluşların katılımını ve iş birliğini zorunlu kıldığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti; “Tüm bu katılımın ve işbirliğinin afet yönetiminde doğru bir şekilde çalışabilmesi ise yerel yönetimlerin koordinasyonu ile mümkündür. Bu nedenle gerek yönetim kademelerinde ve toplumsal düzeyde mevcut afet anlayışın değişmesi gerekse de yasayla planlama, yapılanma, yönetim ve denetim yetki ve yükümlülükleri bulunan yerel yönetimlerin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için kapasitelerinin artırılması gerekmektedir. Kapasite artırma çalışmaları sadece ekonomik ve teknik yatırım olarak algılanmamalı, mutlaka işin içine uzmanlarının dâhil edilmesini sağlamalıdır.”
Yasalarla yetki verilen yerel yönetimlerin sorumluluklarını yerine getirebilecek argümanlarla desteklenmesi gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, “Geçmişte yaşadığımız afetler bizlere ancak planlı ve koordineli bir şekilde afet öncesi zarar azaltma ve hazırlık çalışmalarını tamamlayan yerel yönetimlerim afetin etkilerinin kısıtlı kalmasını sağlayarak çok daha hızlı bir şekilde günlük yaşama dönebileceklerini göstermektedir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Serhat Yılmaz Açıklaması 'Yerel Afet Riski Azalırsa, Küresel Afet Direnci Artar'
Son zamanlarda sıkça yaşanan depremler sonrasında İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı afetlerin ulusal boyutlardan küresel boyutlara kadar geniş çaplı etkileri olabileceğine işaret etti. Yılmaz aynı zamanda afetlerin etkilerinin azaltılmasında yerel yönetimlerin kapasitesinin artırılmasının önemini “Yerel afet risklerini azalt, küresel afet direncini artır” yaklaşımıyla özetliyor.